Son Büyücü

Kaybolan Prenses

"Bu büyücü olamaz! İşe yaramaz damgası yemiş! İşe yaramaz damgası yiyen birisi nasıl büyücü olsun!" diye bağıran kıza döndüm.

Tam cevap verecekken vampir seçilenlerden bir çocuk "İşaretlenmemiş işe yaramazların da olduğunu unutma. Kızın büyücü olma ihtimali var. Bunun değerlendirilmesi lazım." dedi.

Kız burun kıvırırken hocalardan biri "Kız büyücü olsa bile onu eğitebilecek hiçbir büyücü yok." dedi.

"Büyücü büyücüdür." dedi bir başkası.

"İşe yaramaz damgası yemiş bir büyücü." dedi aynı kız.

Sinirle "İşe yaramazsam da yaramazım! Bu sana mı kalmış! Ne diye karışıyorsun?" diye bağırdım.

Açık havada şimşeklerin çakmasıyla korkuyla irkildim. Bugün güneşlik bir hava vardı. Benim bağırmam ile şimşek çakması herkesi korkutmuştu.

"Adın ne senin?" diye sordu kadın bir hoca.

"Alyeska." dedim.

"Kızın adı bile büyücülüğü temsil ediyor." dedi halktan biri.

"Burada neler oluyor!" diye bağırarak gelen kral ile herkes saygıdan dolayı önünde eğildi.

"Bu kızın bileğinde yerli soyundan olmasına rağmen işaret çıktı. Bu kargaşa ondan dolayı kralım." dedi hocalardan biri.

Kral şaşkınlığını üstünden attıktan sonra önümde eğildi ve "Alyeska aramıza tekrar hoş geldin." dedi.

Kral asla birinin önünde eğilmezdi. Bu herkesi şaşırtmıştı.

"Efendim?" dedim anlamayarak. Kralın yaşlı olduğunu biliyordum ama bu iyi sıyırmış. Hem adımı söylememiştim buna.

"Sen geldiğine göre yakında Selim de burada olur." dedi kral.

"Demek istediğinizi anlayamıyorum." dedim.

"Korktuğumuz başımıza gelmiş. Büyü hafızana zarar vermiş." dedi.

Başka bir hoca "Kralım biz ne demek istediğinizi tam anlayamadık. Bu halkınızı aydınlatabilir misiniz?" diye sordu.

"Kaybolan Prenses Alyeska!" diye bağırdı Kral. Acaba içmiş miydi? Belki de yaşlılıktan sıyırmıştır.

Kaybolan o prenses tam yüz elli yıl önce yaşamıştı. Sonra girdiği bir savaş esnasında kaybolmuştu. Öldürüldüğü düşünülüyordu. O kişinin ben olmama imkan yok.