Son Büyücü

Şartım

Beraber düşman ülkenin sarayına gelmiştik. Selim cebinden bir yüzük kutusu çıkarıp bana doğru kutuyu açtı.

"Hadi yüzükleri takalım. Tekrar evlilik için hazırlıklara başlayalım." dedi.

Benim parmak ölçüme olan yüzüğü elime aldım ve "Bir şartım var." dedim.

"Seni dinliyorum prensesim." dedi Selim.

"Seni sevmeyi deneyeceğim. Sevemezsem de bu şartlar ile devam edersek evleneceğim ama bizim ülkemizin vatandaşı olacaksın. Hatta kral olacaksın." dedim.

Selim elimi öptü ve "O zaman burada zaman kaybetmeyelim. Ülkene gidelim." dedi.

"Tacımı ormanda düşürdüm. Onu almamız lazım." dedim.

"Adamlarıma söylerim. Onlar alır. Sen merak etme." dedi.

Bu dediğime tebessüm edip avucumda duran yüzüğü parmağıma geçirdim.

Selim de kendi yüzüğünü parmağına geçirirken ayağa kalktım.

Selim elimi tuttu ve "Gidelim." dedi.

Beraber saraydan çıkıp benim ülkemin sınırlarına girdik. Herkes bize bakarken yere bakıyordum.

Savaş hazırlığına gidermiş gibi hazırlanan Elisler yanımıza hızla geldi.

"Alyeska iyi misin? Arel olanları anlattı. Senin adına çok endişelendik ve bu şeref yoksunlarına haddini bildirmeye geliyorduk." dedi Elis.

"Hiçbir şeyim yok. Selim ile konuşup tekrar nişan yüzüklerimizi taktık. Hatta düğün yakın bir zamanda." dedim.

"Bak bir zorlama varsa söyle. Burada Selim'in canını alırız." dedi Akay.

"Yakında kralınız olacak birisi hakkında daha olumlu konuşun. Kararım kesindir. Bu kararı almamda tek etki halkım için büyücülerin neslini devam ettirmek istemem." dedim.

"Biliyorum. Daha önce yaptığım kahpelikti. Aşk adamı değiştirebiliyor. Düzgün birisi olmak için çalışacağım." dedi Selim.

"Şimdi Hazer'i huzuruma getirin. Onun da daha önce Selim'in yaptıkları gibi suçları olduğunu öğrendim. Doğruluğunu kesinleştirdikten sonra alması gereken cezalar var." dedim.

"Ne!" diye bağırdı Hira. Herkesin aksine şaşkınlığını dile getirmişti.

"Bana yaklaşmasının sebebinin kendisine aşık edip planına oyuncak etmek olduğuna dair asılsız bilgiler var. Şimdi sarayına geçiyorum. Hazer de huzuruma gelsin." dedim.