Son Büyücü

Hadi

Hazer "Burası senin için rahat olur mu? Yoksa odanı değiştirelim." dedi.

"Buraya oda mı deniliyordu? Ben daha çok saray falan derdim." dedim.

Hazer bu dediğime gülümseyince "Senin gülümseme özelliğin falan da mı vardı? Tüm okulu gezdirirken suratsızdın. Artık hep bu mood açık kalsın. Yoksa bozuşuruz." dedim.

"Prensesin emri olduğu için mecbur gülümseyeceğim." demesi ile "Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordum. 

"Bugünlük dinlen. Yarın çalışmaya başlarız." dedi. 

Yatağa yattım ve "Canım sıkılıyor!" dedim.

"Peki. Ne yapmamızı istersin?" diye sordu. 

"Eğlenceli şeyler." dedim. 

"Gezintiye çıkmaya ne dersin?" diye sorunca "Üç evet ile kendimi buradan uğurlarım." dedim. 

"Hadi kalk." deyince hızlıca yattığım yerden kalktım. 

"Kendi güçlerini de bana gösterir misin? Bence de gösterirsin. Teşekkürler. Hadi gidelim." dedim. 

"Gösteririm ama okuldan çıkarken biraz sessiz olalım. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi falan sorgulayan fazla insan çıkabilir." dedi. 

"Gizli ajanlık güçlerimi ortaya çıkarabilirim." deyince Hazer bir an bir şey hatırlamış gibi gülümseye başladı. 

"Neye gülümsüyorsun?" diye sordum merakla. 

"Bunu daha önce de söylemiştin ve o zaman süs olarak duran beş vazoyu ve bir tabloyu kırmıştın. Ne olduğunu anlamak için gelen bir kadının da üstüne düşmüştün." dedi. 

"En iyisi ben ajanlık ile hiç uğraşmayayım." dedim. 

"Bence de sen ses çıkarmadan beni takip et." dedi. Odadan çıkınca sessizce onu takip etmeye başladım.

Ayağımın diğer ayağıma takılması ile yere yapışacaktım ki belimden tuttu ve "İyi misin?" diye sordu. 

"İyiyim. Merak etme." dedim. 

"Düz yolda da mı yürüyemezsin?" diye sordu. 

"Benim hiçbir suçum yok. Sağ ayağım şerefsizlik yapıp sol ayağımın önüne geçti ve sol ayağım ile adım atacakken sağ ayağıma takıldım." dedim. 

"Biliyor musun benim de her gün başıma gelir." dedi.

"Dalga geçme Hazer!" dedim sinirle. 

"Daha fazla sakarlık olmadan gidelim en iyisi." dedi ve bileğimden tutup yürümeye başladı. 

"Siz ikiniz nereye gidiyorsunuz?"