-0.1-

65.1K 2.4K 3K
                                    

Çıkış zili çaldığında yaslandığım yerden dikelip minik bir tebessümle bana doğru koşan bebeğimi izledim.

"Taehyung!"

Kıkırdayıp kucağıma atlamış, boynuma doladığı minik kollarıyla başımı boynuna eğip derin bir nefes almıştım.

"Çok özledim seni, iki hafta oldu Delta'm."

"Jeongguk, burnumda tüttün. Aklım hep sendeydi, benim tatlı omegam."

Etraftaki bakışları gözmezden gelerek kucağımdaki bedeni indirmeden evimize yürümeye başladım.

Kasabamızdaki tek delta olarak, olduğum yeri korumak benim görevimdi. Generaldim, savaşlara gidiyordum, Alfa Kral'ımızın en sadık yardımcısıydım. İki haftalığına barış antlaşması için gittiğimiz Çin klanından yeni dönmüştük ve üzerimdeki askeri kıyafetleri bile çıkarmadan soluğu bebeğimin yanında almıştım.

Henüz on sekizinde, klanımıza göre geçtiğimiz yıl reşit olmuş bu omega, onu ilk gördüğüm andan beri aklımda ve kalbimde taht kurmuş, minicik bedeniyle ne isterse onu yaptırmıştı. Kucağımda sessizce durup burnunu boynuma bastırıyordu. Etrafta ağır botlarımın ve belimdeki zincirlerin çıkardığı sesten başka ses yoktu.

"Seni çok özledim, beni böyle bırakıp gitmenden hiç hoşlanmıyorum."

"Miniğim, benim görevim bu."

"Beni de götür yanında? Korkuturum hepsini, her şey bir hırlamama bakar."

"Öyle mi? Hırla bakayım bana, ona göre karar vereyim."

Sevimli sevimli sırıtıp tavşan dişleri belli olacak şekilde ince sesiyle mırlamış, içten içe hissettiğim duygularla yanaklarını ısırmamak için dişlerimi sıkmama neden olmuştu.

" Aman Tanrım, korkudan öleceğim. "

" Dalga geçmesene! Ben sevimli bir omegayım! Şiddete hayır!"

"Sen benim gördüğüm, tanıdığım en şirin omegasın."

Normalde düşmanlarına karşı acımasız ve merhamet yoksunu olan ben, bu minik beden için deli oluyordum. İstemsizce gülümsüyordum onu gördüğümde.

"Başka omega tanıma da görme de zaten!"

Evimizin kapısına geldiğimizde kucağımdan binbir zorlukla inmiş, çantasından çıkardığı anahtarla kapının kilidini açmıştı. Aramızdaki boy farkı çok sevimliydi, kafası tam göğsüme denk geliyordu. Minik bedenini kucaklayıp ayaklarımın üzerine bıraktım. Bebek kıkırtılarıyla kollarımdan sıkıca tutup ayaklarımın üzerinde duruyordu. Eve öyle yürüyüp girdik, en sonunda beni kolumdan tutup koltuğa çekiştirince zorluk çıkarmadan peşinden gidip koltuğa oturdum ve küçük bedenini kucağıma çektim. Kollarını tekrar boynuma dolamıştı, yanağını boynuma yaslayıp derince nefesler alıyordu.

"Taehyung, artık uzaklara gitme lütfen. Ben evde tek kalmaktan çok korkuyorum."

"Güzel bebeğim, nerede benim cesur omegam? Benim buna müdahale edemediğimi biliyorsun, Kral ne isterse o olur. Bu sıralar uzak görevlerim yok, ama istersen gittiğimde seni babanlara bırakabilirim?"

"Ben buradayım ama sen yoksun. Ben hiç böyle hayal etmemiştim."

Mırıltısıyla kaşlarımı hüzünle çatıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Bizim hayalimizdi bu, bebeğim reşit olduktan sonra yanıma taşınacaktı. Büzdüğü dudaklarını görünce yüzüm düştü, kafasını kaldırıp burnunun ucuna minik bir öpücük bıraktım. Gözlerimin içine baktığında hafifçe gülümsedim.

Delta×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin