Üvey annesini tanıyan Valentine acı bir ürpermeyle titredi, bu da yatağı salladı.

Madam de Villefort hemen duvarın gölgesine çekildi ve orada yatağın perdesinin arkasına sığınarak sessiz ve dikkatli, Valentine'in en küçük bir hareketini gözetlemeye başladı.

Valentine, Monte Kristo'nun korkunç sözlerini anımsadı; kadının diğer elinde bir tür uzun ve keskin bıçağın parıldadığını görür gibi oldu. O zaman iradesinin tüm gücünü toplayıp gözlerini kapamaya çalıştı, ama her zaman o kadar kolay olan bu işlev, duyularımızın bu en ürkek işlevi, o anda yapılması neredeyse olanaksız bir şeydi, doymak bilmeyen bir merak gözkapaklarım açık tutmak ve gerçeği anlamak için çaba harcıyordu.

Ama sessizliğin içinde Valentine'in düzenli soluk alıp verişinden çıkan sesin yeniden başlaması ile onun uyuduğundan emin olan Madam de Villefort kolunu yeniden uzattı ve yatağın başucuna toplanmış perdelerin arasına yarı gizlenmiş durarak, şişenin içindekini sonuna kadar Valentine'in bardağına boşalttı.

Sonra en küçük bir gürültü çıkarmadan gitti, öyle ki Valentine onun gidişini duymadı bile.

Valentine sadece kolun kaybolduğunu görmüştü, hepsi bu; bu kol, yirmi beş yaşında genç ve güzel bir kadının ölüm akıtan soğuk ve tombul koluydu.

Madam de Villefort'un odasında kaldığı bu bir buçuk dakikada, Valentine'in hissettiklerini açıklamak olanaksızdı.

Kitaplıktan gelen tırnak tıkırtısı genç kızı duyularını yitirmiş gibi içine gömüldüğü uyuşukluktan çekip çıkardı.

Çaba harcayarak başını kaldırdı.

Kapı yine sessizce, ikinci bir kez menteşeleri üzerinde döndü ve Monte Kristo Kontu göründü.

"Pekala! Hâlâ kuşkunuz var mı?" diye sordu kont.

"Aman Tanrım!" diye mırıldandı genç kız.

"Gördünüz mü?"

"Ne yazık ki evet!"

"Tanıdınız mı?"

Valentine bir inilti kopardı.

"Evet," dedi, "ama inanamıyorum."

"O zaman ölmeyi ve Maximilien'i de öldürmeyi yeğliyorsunuz!..."

"Tanrım, Tanrım!" diye yineledi genç kız neredeyse kendini kaybederek; "ama evden gidemez miyim, kurtulamaz mıyım?"

"Valentine, sizi izleyen el sizi her yerde bulur: para gücüyle hizmetçileriniz kandırılır ve ölüm kılık değiştirmiş olarak, kaynağından içtiğiniz suda, ağaçtan kopardığınız meyvede, her görünüm altında karşınıza çıkacaktır."

"Ama siz dedeciğimin önleminin bana zehire karşı bağışıklık kazandırdığını söylememiş miydiniz?"

"Bir zehire karşı ve henüz güçlü bir dozda kullanılmamış zehire karşı; zehir değiştirilecek, dozu da artırılacaktır."

Kont bardağı aldı ve dudaklarını değdirdi.

"İşte bakın," dedi, "bunu yapmış bile. Artık sizi brüsin ile zehirlemiyor, basit bir uyuşturucuyla zehirliyor. Bu zehirin içinde eritildiği alkolün tadını biliyorum. Eğer Madam de Villefort'un bu bardağa biraz önce boşalttığı zehiri içmiş olsaydınız ölmüştünüz."

"Aman Tanrım!" diye haykırdı genç kız, "benden ne istiyor?"

"Nasıl! Siz o kadar tatlı, o kadar iyisiniz ve kötülüğe o kadar inanmıyorsunuz ki, bunu anlayamıyorsunuz değil mi Valentine?"

Monte Kristo KontuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin