27

73 1 0
                                    

YÜKSELİŞ VE DÜŞÜŞ

Bu karşılaşmadan birkaç gün sonra Albert de Morcerf, kontun, büyük serveti sayesinde çok kısa süre oturduğu konutlarına bile verdiği saray görüntüsünü kazanmış olan Champs-Elysees'deki evine ziyarete gitti.

Kızlık adı Herminie de Servieux olan Barones Danglars'ın, imzaladığı bir mektupta konta teşekkürlerini sunmasının ardından, baronesin şükranlarını bir kez daha dile getirmişti Albert.

Yanında, arkadaşının sözlerine, kuşkusuz resmi olmayan, ama sezgileri sayesinde kontun, kaynağından kuşku duymadığı birkaç övgü sözcüğü ekleyen Lucien Debray de vardı.

Kont, Lucien'in çifte merak duygusu ile onu görmeye geldiğini, bu duygunun yarısının Chaussee-d'Antin sokağı kaynaklı olduğunu düşündü. Gerçekten de kont, otuz bin franklık atlar veren, Operaya bir milyon değerinde elmaslar takmış bir Yunanlı köle kız ile gelen bir adamın evinin içini kendi gözleriyle göremeyen Madam Danglars'ın, olayları hep onun gözleriyle görmeye alıştığı bir kişiyi bu evin içi hakkında bilgi vermekle görevlendirdiğini, yanılmaktan hiç korkmadan, tahmin edebilirdi.

Ama kont, Lucien'in ziyareti ile baronesin merakı arasında en küçük bir bağıntıdan kuşkulanmamış göründü.

"Baron Danglars ile sürekli bağlantınız var mı?" diye sordu Albert de Morcerfe.

"Evet var sayın kont; size ne söylediğimi biliyorsunuz."

"Bu hep geçerli mi?"

"Her zamankinden çok," dedi Lucien; "bu yoluna konmuş bir iş."

Lucien konuşmaya karışan bu sözcüğün ona bu konunun kesinlikle dışında kalma hakkı verdiğini düşünerek bağa kelebek gözlüğünü gözüne yerleştirdi ve bastonunun altın tepeliğini kemirerek silahları ve tabloları inceleyerek odada dolaşmaya koyuldu.

"Ah!" dedi Monte Kristo; "sizi dinlerken bu kadar çabuk bir çözüm bulunacağını ummamıştım."

"Ne yapalım? İşler umulduğu gibi gitmez; siz onları düşünmeseniz de onlar sizi düşünür; geri döndüğünüzde işlerin ne kadar yol aldığını görür şaşarsınız. Babam ve Mösyö Danglars Ispanya'da birlikte çalışmışlar, babam orduda, Mösyö Danglars yiyecek içecek işlerinde. Devrim sırasında her şeyini yitirmiş olan babam siyaset ve askerlik alanında, hiçbir zaman bir mirasa sahip olmamış Mösyö Danglars da siyaset ve ticaret alanında, başarılı geleceklerinin temellerini atmışlar."

"Gerçekten de öyle," dedi Monte Kristo, "ona yaptığım ziyaret sırasında Mösyö Danglars bana bundan söz etmişti sanırım;" ve bir albüm karıştırmakta olan Lucien'e bir göz atarak sözlerini sürdürdü, "Matmazel Eugenie sevimli değil mi? Adının Eugenie olduğunu anımsıyorum sanki."

"Çok sevimli ya da daha doğrusu çok güzel," diye yanıtladı Albert, "ama benim hoşlandığım bir güzellik değil. Ben alçağın tekiyim."

"Şimdiden onun kocası imişsiniz gibi söz ediyorsunuz ondan."

"Ah!" dedi Albert, Lucien'in ne yaptığını görmek için çevresine bakarak.

"Biliyor musunuz," dedi Monte Kristo sesini alçaltarak, "bana bu evliliğe pek istekli değilmişsiniz gibi geliyor."

"Matmazel Danglars benim için çok fazla zengin," dedi Morcerf, "bu beni ürkütüyor." "Hıh!" dedi Monte Kristo, "işte iyi bir neden; siz de zengin değil misiniz?"

"Babamın elli bin Fransız lirası kadar bir geliri var, evlenirken bana belki bunun on ya da on iki bin lirasını verecek."

"Doğrusu bu biraz az," dedi kont, "özellikle de Paris'te; ama dünyada her şey para değildir, iyi bir isim ve yüksek bir toplumsal konum da iyi bir şeydir. Adınız ünlü, konumunuz kusursuz, hem sonra Kont de Morcerf bir asker, insanlar Bayard'ın dürüstlüğü ile Duguesclin'in fakirliğinin bağdaştığını görmekten hoşlanırlar; çıkar gözetmeme soylu bir kılıcı parlatabilecek en güzel güneş ışığıdır. Ben tam tersine, bu birleşmeyi uygun buluyorum: Matmazel Danglars sizi zenginleştirecek, siz de onu soylulaştıracaksı-mz!"

Monte Kristo KontuWhere stories live. Discover now