"Hayatımın bir bölümünü Doğuda geçirdim madam ve Doğulular, bildiğiniz gibi dünyada iki şeye değer verirler: Atlarının soyluluğuna ve kadınlarının güzelliğine."

"Ah! sayın kont," dedi barones, "kadınlan ilk sıralara koyma inceliğini göstermelisiniz."

"Görüyorsunuz ya madam, biraz önce bana Fransız âdetleri konusunda yol gösterebilecek bir eğitimci istediğimde haklıymışım."

O sırada Barones Danglars'ın en sevdiği oda hizmetçisi içeri girdi, hanımının yanma gelerek onun kulağına bir şeyler fısıldadı.

Madam Danglars sarardı.

"Olanaksız!" dedi.

"Ama bu gerçeğin ta kendisi madam," diye yanıt verdi oda hizmetçisi.

Madam Danglars kocasına doğru döndü.

"Bu doğru mu mösyö?"

"Ne, madam?" diye sordu Danglars gözle görünür biçimde sinirli.

"Bu kızın bana söylediği..."

"Size ne söyledi?"

"Arabacımın arabama koşmak için atları almaya gittiğinde ahırda onları bulamadığını söyledi; size soruyorum, bu ne anlama geliyor?"

"Madam," dedi Danglars, "beni dinleyin."

"Ah! sizi dinliyorum mösyö, çünkü sizin bana söyleyeceğiniz şeyi çok merak ediyorum; bu beyleri aramızda yargıç yapacağım ve durumun ne olduğunu onlara anlatmakla işe başlayacağım. Beyler," diye devam etti barones, "Mösyö Baron Danglars'ın ahırda on atı var; bu on atın içinde çok güzel iki tanesi, Paris'in en güzel atları bana aittir; onları biliyorsunuz Mösyö Debray, benim bakla km atlarımı! İşte tam Madam de Villefort'un yarın ormana gitmek için benden arabamı ödün alacağı, benim de kendisine söz verdiğim anda iki at ortadan yok oluyor! Mösyö Danglars bu atlardan birkaç bin frank kazanma olanağı bulmuş ve onları satmış olmalı. Ah! lanet olası vurguncular! Tanrım!"

"Madam," diye yanıt verdi Danglars, "atlar çok fazla sinirliydi, daha yeni dört yaşma basmışlardı, sizin için çok korkuyordum."

"Eh! Mösyö," dedi barones, "bir aydır Paris'in en iyi arabacısının benim hizmetimde olduğunu biliyorsunuz, onu da atlarla birlikte satmadıysamz elbet."

"Sevgili dostum, size aynılarını hattâ varsa daha güzellerini bulacağım; ama yumuşak, sakin ve artık bana böyle korkular vermeyen atlar."

Barones büyük bir küçümsemeyle omuz silkti.

Danglars evliliği aşan bu hareketi görmezden geldi ve Monte Kristo'ya dönerek:

"Sizi daha önce tanımamış olduğum için gerçekten üzgünüm sayın kont," dedi; "evinizi yerleştiriyor usunuz?"

"Evet," dedi kont.

"Size o atları önerebilirdim. Düşünün, onları yok pahasına verdim; ama size söylediğim gibi onlardan kurtulmak istiyordum: O atlar delikanlılara göre."

"Mösyö," dedi kont, "size teşekkür ederim; bu sabah oldukça iyi ve çok pahalı olmayan atlar satın aldım. Bakınız, görüyor musunuz Mösyö Debray? Siz meraklısınız sanırım."

Debray pencereye yaklaştığı sırada Danglars da karısının yanma gitti.

"Düşünebiliyor musunuz madam?" dedi ona alçak sesle, "bu atlar için bana aşırı bir miktar önerdiler. Bu sabah bana kahyasını göndermiş olan iflas edecek delinin kim olduğunu bilmiyorum, ama bu işten on altı bin frank kazandım; bana surat asmayın, size dört bin vereceğim, Eugenie'ye de iki bin."

Monte Kristo KontuWhere stories live. Discover now