28. Bölüm~Bize yakışmıyorsun.

102K 3.3K 613
                                    

28. Bölüm

Sadece Enes'e bakakalmıştım. Zamanın geri dönmesini istedim içimden. Geri dönmeliydi zaman yine bana kötü davranmalıydı ama yanımda olmalıydı. Kalbimi adımlarıyla heyecanlandırmalı ve dudaklarıyla beni ödüllendirmeliydi. Oturduğumuz nikâh masası geri gelmeliydi. Zorlada olsa evet demeliydim yeniden. Acıyla yutkundum. Ondan ayrılmaya hazır değildim. Bunun bir gün gerçekleşeceğini hissediyordum. Hissediyorduk. Yine de bu kadar çabuk olması iliklerimi yerinden sökmüşçesine bana acı çektiriyordu. Biliyorum. En doğrusu buydu. Çok önceden kabullenmiş olsam bile o anın içinde soluduğum nefes, tüm düşüncelerimi yıkıp geçmişti.

"Zeynep'i götürmeye geldim. Gözün aydın," dedi abim, soğuk sesini kullanarak. Kolumu kavradı. Enes'in hastalığını belli eden yorgun gözleri hala anlamsızca bize bakıyordu. Durduğu merdivenden aşağıya indi ve abimin yüzüne baktı. "Sen kimsin?"

"Ben abisiyim, Erdem." Sözcükleri sanki zorlukla söylüyordu. İkisinin arasında kalmış ben ise düşüncelerimle bir ringde dövüşüyordum. Bana öyle sert darbeler indiriyorlardı ki, yaşamımın sonuna gelmiş gibi can çekişiyordum. Boşta kalan kolumu Enes hızla çekti. Henüz yeni giymiş olduğu beyaz tişörtü, deterjan kokusundan arınmış ve onun kokusuna bürünmüştü. "Zeynep gitmeyecek," dedi. Hastalığın vermiş olduğu cızırtılı sesten kurtulmuştu. Öfkeliydi.

Kafamı kaldırdım ve abime baktım. Şaşırmıştı belli ki. Enes'ten bu tepkiyi beklemediği kesindi. Yine de şaşkın ifadesini toparlayarak öfkesini öne sürdü. "Dedene borcum olan parayı ödedim ve her şey bitti. "Dişlerinin arasından tıslayışı onu göründüğünden daha öfkeli kılıyordu.. Enes'in yanından bir adım kadar uzaklaştım.

Ağzımı açıp abimle gelmeyeceği söyleyeceğim sırada yine zil çalmıştı. Melodik zil kulaklarıma işkence sesleri gibi yayılırken öfke yüzümde kendini göstermeye başlamıştı. Sıcaklığını hissedebiliyordum. Raziye Teyze yaşadığımız bu andan ürken gözleriyle kapıyı açtı. İçeri giren kişi bana bugün ikinci şoku yaşatıyordu.

Elinde tuttuğu asayı tıklatarak yanımıza ilerledi Yaşar Bey. Mavi gözlerini, sessizliğe bürünmüş olan ben, Enes ve abime çevirdi. Abim ona bakarken ki gözlerinde nefreti hissedebilmiştim. Kapıda iki korumasını yeni fark edebilmiştim. Hiç vakit kaybetmeden lafa girdi." Enes evine geri dönebilirsin." Kalbim bir anlığına olsun Yaşar Bey'in ayrılmamıza mani olacağını ummuştu. Hayır, belki de inanmıştı. Sözleri karşında hayal kırıklığına uğramıştım. Boğazıma oturan yumruların ardı arkası kesilmezken sessizliğimi nasıl bozacağımı düşünüyordum. Bir şeyler söylemem gerekiyordu. Enes'in yanında kalmayı istiyordum.

"Dede daha ne kadar beni istediğin gibi yöneteceksin?" dedi Enes sert bir şekilde."Abimden sonra sıra bana mı geldi? Abim senin yüzünden öldü dede. Senin o bencil kişiliğin yüzünden. Bizi anlamsızca bir oyunun içerisine soktunuz." Gözlerini abime çevirdi. "Oyunun erken bitirmek isteyen taraf yaralandı. Diğer taraf etrafına tehdit saçtıktan sonra yerine kurulup yıkımını başlattığı hayalleri keyifle seyretti. Fakat yanıldınız dede. Sizin başlattığınız oyun sizin istediğiniz gibi sonlanamayacak." Enes'i dinledikçe içimde ufak da olsa bir umut doğmuştu. Enes'in beni bırakmayacağına inanmıştım. Bir yandan da Enes'in bir abisi olduğunu ve öldüğünü öğrenmenin şokunu yaşamıştım.

Enes'in sözleri Yaşar Bey'e bir hayli dokunmuştu. Öyle ki Enes'in sözlerini hazmetmek için bir süre konuşmadan bekledi. "Peki, bunu kimin için yaptığımı sanıyorsun. Hepsi oğullarım için. Abinin ölümüne üzülmedim mi sanıyorsun. Hayır! En ağır acıyı ben yaşadım. Abin kollarımda öldü. Onu ben öldürmedim. Onun acısı yüzünden hep sizin ailenizin üzerine yüklendim. Çünkü amcanın değil babanın başa geçmesini istiyordum.." Enes sinirli bir sırıtıştan sonra konuşmaya başladı. "Kumara alet edilen bir evlilikle mi babam başa geçecekti? Saçmalama dede. Sen her zaman bencildin. Bencil olmayıp aileni düşünsen kumar bile oynamazdın."

BELAGATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin