12. Bölüm~Nefesten Sığınak

125K 3.3K 233
                                    

12. Bölüm

Bir, iki, üç, dört, beş... İçimden saydığım tam beş saniye boyunca gözlerime bakmıştı. Sığınağım olan nefesi bana huzur veriyordu. Yüzünde hafif bir tebessüm görmüştüm. Sıcak, içten ve samimi bir tebessüm... Tüm yalanını affettirebilecek o tebessüme kanmamam lazımdı. Parmağımın hala dudakları üzerinde olduğunu anlayınca elimi hızla çektim. Utanmıştım. Uçları aşağıya doğru bakan dudakları hafifçe aralanınca iki ön dişinin hafif uzunluğunu görmüştüm. "Bu cesareti neye borçlusun," dediğinde ağzım hafifçe açılmıştı. Yanaklarımın ısındığını hissediyordum.

"Ben... Ben özür dilerim," dedim kekeleyerek. Utangaçlıkla arkamı döneceğim sırada hızla elini belime koymuştu. Şaşkınlıkla gözlerim açılırken beni kendine doğru çevirmişti. Ellerini belimden çektiğinde konuşmaya başladı. "Sana yalan söylememin karşılığını bana sarılarak alabilirsin." İçimde binlerce halatın koptuğunu hissediyordum. İki elini birleştirip kafasının altına koyduğunda hala bana dönüktü. Bana bakan zeytin gibi gözleri usulca kapandı. Söylediklerinin şokunu atamayan ben, hala ona bakıyordum. "Her hayranıma yapmam bunu." Gözleri kapalı konuşuyordu. "Son beş saniye bir, iki üç, dört..." Ani bir hareketle kolumu beline koydum. Dudakları hafifçe tebessüm ettikten sonra hemen normale döndü.

Elimin altında bir bez parçası ile kapatılmış teni duruyordu. Yüzlerimiz arasındaki mesafe ne çok yakın ne de çok uzaktı. Yinede nefesini duyabiliyordum. Huzurlu sığınağımla birlikte gelen uyku göz kapaklarımı ağırlaştırıyordu. Gözlerim ağırlığa karşı pes edip kapanırken dudaklarımdan mırıltı halinde "İyi geceler." cümlesi çıkmıştı. Bana karşı söylediği yalanı hala affetmiş sayılmazdım. O yalan yüzünden kendimi bir pislik gibi hissetmiştim.

Uyandığımda yanımda Enes yoktu. Ağzımda oluşan acımsı tat ile yüzümü buruşturup banyoya doğru ilerledim. Dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadıktan sonra pijamalarım ile aşağıya indim. Mine ve Raziye Teyze kahvaltı hazırlıyorlardı. Mine, elinde tuttuğu tepsideki bardakları masaya yerleştiriyordu. Raziye teyze ise tabakları koyuyordu. Gözlerim Enes'i aradı fakat salonda da yoktu.

Adımlarımı hızlandırıp aşağıya tamamen indiğimde Mine'nin gözleri beni buldu. "Günaydın uykucu gelin." Kocaman gülümsemesi ile yüzüme bakıyordu. Bense daha sabah mahmurluğu içerisindeydim. "Enes okula gitti bile. Hadi sen de hemen kahvaltını yap, okuluna git." Doğruya bugün yeni okula gidecektik. Hızlıca masaya oturdum.

Tabak ile bıçağın birleşerek çıkardığı ses eşliğinde kahvaltımızı yapıyorduk. Raziye Teyze de bize katılmıştı. Ağzıma attığım zeytini ağzımda dolandırırken aklımda dönüp duran düşüncelere odaklanmıştım. Mine sabah erken kalkıp Enes'i uğurlamıştı. Hayal edince bile karnıma ufak iğneler batıyordu. Şimdi ise bana kahvaltı hazırlamış, beni adeta bu eve yabancı kılmıştı.

Çayımdan bir yudum aldım. Aşırı kıskanç davranıyordum. Mine, Enes'i sevmiyor, sadece kardeşi gibi görüyor diyerek kendimi telkin ettikten sonra ayaklandım. "Elinize kolunuza sağlık, ben hazırlanmaya gidiyorum." Mine gülümseyerek "Afiyet olsun,"demişti. Her ne kadar zorlada olsa ona karşı gülümseyebilmiştim.

Okulun üniforması var mıydı bilmiyordum. Bu yüzden bugünlük serbest gidecektim. Dolabı biraz eşeleyip üzerime siyah bir pantolon ve mavi bir gömlek buldum. Kendi valizimi daha açmamıştım.

Kıyafetlerimi giymeden pencereyi açıp havayı kontrol ettim. Soğuktu. Aralığın son demlerini geçiren İstanbul epey soğuktu. İçeri girip gömleği yerine koydum. Onun yerine kalın, kahverengi bir kazak çıkarttım. El çantamın içindekileri boşalttım ve içine birkaç kalem attım.

BELAGATWhere stories live. Discover now