26. Bölüm~Allak Bullak

94.6K 3.1K 260
                                    

26. Bölüm

Tuttuğum nefesimi bırakamıyordum. Bana böyle sözler söylemesine alışmıştım gerçi, ama bana bağlanması garip geliyordu. Mantıklı olan tarafımın çalışmaya başlayan gıcırtılarını duydum. Benden bir şeyler bekleyen gözlerine manasızca baktım.

"Hayır bağlanmadın." Şaşkınlıkla açılan gözleri devam etmemi bekliyordu. "Senden boşansam direkt kendini Mine'nin kollarına atarsın." Bu sözleri mantıklı tarafım haykırırken duygusal tarafım onun ağzını kapatmaya çalışıyordu. "Ne de olsa ona hayransın. Tıpkı sana olduğum gibi..." Cesaretimin tükenmek üzere olduğunu baş ağrım bir kez alnıma tekme atınca anlamıştım.

Söylediği sözleri anlamsız kılmıştı sözlerim. Öyle ki diyecek bir şey bulamadan sadece gözlerimin içine bakıyordu. Onu böylesine şaşkınlık içinde bırakmak istemezdim ama içimde kalan sözleri söylemem gerekiyordu. Söylemem gerekenler henüz bitmemişti. Aklımdakileri biriktirdiğim torbamı baş aşağıya çevirip silkeledim. Bir iki tane daha kelime çıkmıştı içinden.

"Kitaplığını gördüm Enes..." Gözlerimi ondan kaçırarak yatağın ayakucu hizasında ki banyo kapısına çevirdim. "Açıp baktığım her kitabın başında ona olan aşkından bahsetmişsin..." Bir şey söylemesine izin vermeden devam ettim. Bir daha böyle şeyleri söyleyecek cesaretim olmayacağına emindim. Şu an bile son kırıntılarını kullanıyordum. "Bana duyduğun sadece yakınlık, başka bir şey değil."

Kaç gündür aklımda gezen sorunun cevabı ağzımdan süzülüvermişti. Gerçekten de öyle olduğunu hissediyordum. Birlikte belirli bir zaman geçiren iki insanın birbirine duyduğu yakınlıktı bizimkisi. Üvey anne ve babasının yanında yaşayan bir çocuk bile zamanla onlara ısınır ve yakınlıkduyardı. Yine de öz ailesinin yerini tutmayacağını adı gibi bilirdi. Ben de Enes'in üvey eviydim. Ona tüm sevgimi verebilecek kadar cömerttim. Onu korumak için elimde olan her şeyi feda edebilirdim. Yine de benim yanımda Mine'nin yanında olacağı kadar mutlu olamazdı. Mine onun öz eviydi. Bazen beni tüm gücüyle çekiyor bazen ise geri itiyordu. İçinde neler yaşadığını, neler düşündüğü kestiremiyordum. Üvey evine alışmaya ve onu sevmeye başladığı belliydi, fakat onun için bir utanç kaynağı olduğum gerçeğini değişmiyordu.

Mısra'nın yanında bile mahcupluğu üzerinden atamamıştı. Biz yan yana gezerken herhangi bir öğrencisi bizi görse ne düşünürdü kim bilir. En azından Mehmet'i susturmayı başarabilmiştik. Fakat başka bir öğrencisinde bu işe yaramayabilirdi. Enes'in dediği gibi sonumuzun ne olacağı belli olmadığı için beni iyice kendine bağlayacak cümleler kurup kalbimi sarhoş etmeyi bırakmalıydı.

Sonunda duygusal tarafım mantıklı tarafımın ağzını bantlamış ve susturmuştu. İçten içe bunları düşünürken Enes'in sesi beni gerçek dünyaya geri getirdi. "Nereden çıkarttın bunu?" Sesindeki öfke düşüncelerimi haklı çıkartıyordu. Gözlerine baktım. Hiddetliydiler... Biraz sonra yumuşayacak siyahımsı gözlerine uzun uzun baktım. "Çıkartmadım hep vardı. " Ayağa kalktı. Rahat konuşmasına engel olan ağzındaki maskeyi çıkarttı. Bu yapması hataydı. Ona hastalık bulaştırmak istemiyordum.

"Neden böyle yaptığını bilmiyorum," dedi gözlerini kısarak. Gece lambasının pembemsi ışığı yüzüne vuruyordu. "Çünkü zorundayım," dedim onu kırmak istemediğim için sözcükleri cımbızla seçiyordum artık. Yine de olmuyordu söylemek istediklerimin kibar versiyonu yoktu. Mantıklı tarafım ağzında ki bandı yırtıp atmıştı.

"Bana değerli olduğumu hissettirsen de, bana sarılsan da, güzel sözler söylesen de, hatta beni öpsen bile aklının hala Mine'de olduğunu bilmek canımı acıtıyor. Seninle zorla evlendirildiğim için bana duyduğun nefretin hala içinde bir yerlerde olduğunu biliyorum."

BELAGATWhere stories live. Discover now