20. Bölüm~Film

110K 3.1K 217
                                    


20. bölüm

"Söyleyecek misin gerçekten?" Saçlarını sıkıntıyla karıştırdı. "Söylemeyeceğim oldu mu?" Sesinde ki kızgınlık kalbimi yerinden sökmüştü. "Yine de benim için bir şey yapacaksın?" Enes'e bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum. Öğrencilerine rezil olmasını istemiyordum. Bunun dışında hiçbir şey benim için önemli değildi.

"O zaman isteğini şimdi söyle ama geçen gün olduğu gibi olmasın." Dişlerimi sıkarak konuşmuştum. Alaycı bir şekilde sırıttıktan sonra yanıma iyice yaklaştı. "O partiye benimle geleceksin." Emir verir tonda konuşup elimi ayağımı yerden kesmişti. Çaresizce kabul ettim "Tamam."

Aslında Mehmet kötü bir insan değildi. Sadece yalnızdı. Yalnızlığını paylaşacak bir insan arıyordu ve beni bulmuştu. O gün bana yardım ettiğinden beri ona daha fazla güveniyordum.

Ela gözlerinden gözlerimi hızla kaçırtarak yanından ayrıldım. Mehmet'le olan yakınlığımı Enes'in duymamasını istiyordum. Eğer duyarsa ne yapacak onu bile bilmiyordum. Her zaman ki sakinliğini koruyacağını umarak sınıfa girdim. Bir başka problemim daha vardı. Sanem!

Yanına oturup boğazımı temizledim. "Sanem sana bir şey söylemek istiyorum." Kısık kısık söylediğim bu sözcükleri duymasını umuyordum. "Söyle." Balköpüğü gözlerinin önündeki siyah rimel bir anlığına dikkatimi dağıtmıştı.

"Şey..." Gözlerimi ne diyeceğimi bilemez bir şekilde odanın içinde gezdirdim. Leyla ortalıklarda yoktu. Bizi dinleyen birinin olmadığından emin olduktan sonra yeniden Sanem'e doğru döndüm. "Bunu sakın yanlış anlama olur mu?" İyice meraklanarak "Neyi?"

Derin bir nefes aldım. "Partiye Mehmet ile gitmek zorundayım." İçimde ki endişenin gözlerime yansımamasını umuyordum. "Sorun değil," diyerek gözlerini kaçırdı. "Emin misin?" Ses tonu beni tedirgin etmişti. Aslında üzülmüştü ve içine attığı belli oluyordu. "Bak Sanem eğer..." cümlemi tamamlayamadan araya girmişti.

"Ona olan duygularımla dalga geçti. Artık onu sevmiyorum, emin olabilirsin." Mehmet'e çok kırışmıştı. Hiç karışmamayı, bu konu üzerinde daha fazla konuşmamayı düşünüyordum ki, içimdeki hiç susmayan melek yine rahat durmadı. "Üzme kendini, hem gerçekten bunu isteyerek yapmıyorum emin olabilirsin," dedikten sonra hafifçe sırtını sıvazladım. Gözlerini sabitlediği yerden kaldırıp gözlerimin içine baktı. "Umarım bende bir kavalye bulabilirim." derken tüm sevimliliği ile gülümsüyordu.

"Evet, herkes telefonunu öğretmen masasının üzerine bıraksın." Enes'in sesini duyan herkes telefonlarını masanın üzerine bırakmaya başlamıştı.-tabi ben de dâhil.- Elinde tuttuğu sınav kâğıtlarını masaya vurarak uçlarını düzeltti. Edebiyat sınavında on gözetmen olduğu bir sınıfa düştüğüm için sevinsem mi üzülsem mi bilememiştim.

"11.sınıf geometri sınavı olacak olanlar ellerini kaldırsın." Üst dudağını uzatarak konuşması beni hala mest ediyordu. İçine açık mavi bir gömlek giymişti. Onun üzerinde de lacivert bir ceket. Altında ki siyah pantolonu dar kesimdi. Bu haliyle mankenlere taş çıkaran bir görüntü sergiliyordu. Bugün saçlarını indirmişti. Alnına düşen siyah saçları onu olduğundan daha yakışıklı gösteriyordu. Kimi kandırıyorum ben. O her haliyle yakışıklıydı.

"12. Sınıf edebiyat sınavı olacaklar?" Usulca elimi kaldırdım. Sınıfta az sayıda 12.Sınıf öğrencisi vardı. Göz göze geldiğimizde kalbime kocaman bir iğne batırıyorlarmış gibi hissediyordum. Önüme kâğıdı koyduktan sonra dudaklarını birbirine bastırıp diğer öğrencilerin kâğıtlarını dağıtmaya devam etti. Hiçbir şey olmamış, her şey normalmiş gibi davranıyordu.

BELAGATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin