27. Bölüm~Elma Suyu

95.9K 3.1K 395
                                    

27. Bölüm

"Elma suyu sıkıp getirir misin?" Gözleri bile tam açılmıyordu. Zaten küçük olan gözleri yarıya kadar inmişti. Sesi uyuşuk uyuşuk çıkıyordu. Beni öptükten iki gün sonra hasta olacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu. Hatta o gün bu kadar hasta olacağına inanmamıştım diyebilirim. Birden ateşi çıkmıştı. Önce önemsemeyip evde bulunan yöntemlerle düşürmeye çalışmıştık fakat iyice kötüleşince Taksi çağırıp hastaneye gitmiştik. Araba sürecek durumda değildi çünkü. Doktor iki ilaç vermişti. Bir de bir saat kadar serum vermişti

Biraz daha iyi olsa da, uyandığında gözünü dahi açamaz haldeydi. Yataktan kalkamamıştı. Bana yaptığı gibi kafasına ıslak bez koymuştum. Kahvaltısını ayağına kadar getirmiştim. Belini doğrultup yatağın başlığına sırtını dayadı. Kafasını taşıyormuş gibi öne eğdi ve koyduğum bezi aldı. Elimde tuttuğum tepsiyi dizlerinin üzerine koydum. Yarı açıkgözleriyle tepsiyi süzdükten sonra ise elma suyu istemişti.

"Çay daha iyi değil mi? "dedim ekmeğine reçel sürmeye çalışırken. Bunu yaparken tereddüt etmemiştim. Ne de olsa her sabah yiyordu. "Elma suyu daha sağlıklı." Uyuşuk sesi ile bunu söyledikten sonra elimde ki reçelli ekmeğe baktı. "Hasta insana çorba yapılmaz mı?" Burnunu çekip gözlerini kapattı. Hastayken iyice çekilmez olmuştu. Oflayarak tepsiyi dizlerinin üzerinden alıp aşağıya indim. Raziye Teyze'den çorba yapmasını rica ettikten sonra ben de meyve suyu sıkıcısını çalıştırıp birkaç tane elmayı içine attım. Anca bir bardağı doldurmuştu. Hasta insanların portakal veya mandalina suyu içmeleri gerekmez miydi?

Raziye Teyze çorbayı hazırlarken odaya çıkıp Enes'e baktım. Yatmıştı. Yavaşça yürüyerek yanına gidip komodinin üzerine koyduğu bezi elime aldım. Suya batırıp sıktıktan sonra alnına yerleştirdim. Beyaz teni iyice solmuştu. Kirpikleri sanki tarakla taranmış gibi düzgünce ayrılmıştı. Ona artık inanmamı söyleyen melek kanatlarını hafifçe boynuma değdirip oturdu. Gerçekten sana değer veriyor.

Bu düşünce ile gülümsemiştim. Şeytan cesaret edip kendini belli edememişti. Diz üstü çöküp yüzüne daha dikkatlice baktım. Pürüzsüz teninde gözlerimi gezdirdikten sonra gözlerimi dudaklarına çevirdim. Açık pembe renkteki dudaklarının kenarları her zamanki gibi aşağıya doğruydu. İçim burkulmuştu. Benim yüzümden bu hale gelmişti. Beni öpmesine her ne olursa olsa izin vermemeliydim.

"İnandın mı bana?" Gözlerini açmadan konuşunca irkilmiştim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Evet veya hayır diyecek kadar kesin bir cevap veremiyordum. Duygusal tarafım inansa da, mantıklı tarafım hala tereddütteydi. Afallasam da yavaşça ayağa kalkmayı başarabilmiştim. Sessizce adım atmak üzeriyken kolumda yakalamıştı. "Cevap ver." Güçlükle konuşuyor gibiydi. Buna rağmen kolumda ki parmaklarında biraz olsun güç kalmıştı.

"Henüz emin değilim," diyerek kolumu yavaşça çektim. Boğazımı temizledikten sonra tekrar konuşmaya başladım. "Çorba hazırdır ben onu getireyim," diyerek hızla odadan çıktım. Kalbimin olanları düşünmesine izin vermeden aşağıya indim. Raziye Teyze bir kepçe yardımıyla çorbayı bir porselen tabağa koyuyordu. "Çorbayı içtikten sonra içsin elma suyunu." Bir yandan da bunu söylemeyi ihmal etmemişti.

Haklıydı. Enes'in ne kadar saçma isteklerde bulunduğunu yeni anlıyordum. Çorbayı yerleştirdiği tepsiye, ben de kaşık, peçete ve ekmek koymuştum. Raziye Teyzeye teşekkür ettikten sonra tepsiyi elime alıp yukarıya doğru çıkmaya başlamıştım. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

Yanına yaklaştım ve çekinerek seslendim "Enes çorba hazır." Gözlerini yine tam açamasa da yarıya kadar açmıştı. Dirseklerinden güç alıp belini yatağın başlığına dayadı. Alnında ki bezi alıp kenara koydu. "Elma suyu..." diyerek uyuşukça konuştu. Yanına oturup tepsiyi dizlerine koydum. "Çorbadan sonra içsen daha iyi olur..." dediğimde çocukça ofladı. "Hadi iç," dediğimde yarıya kadar açabildiği gözlerini tam anlamıyla açabilmişti. Alt dudağı aşağıya sarkık bir şekilde yüzüme baktıktan sonra "İçirmeyecek misin?" Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Haklıydı kolunu zorlukla kaldırırken çorbayı nasıl içebilirdi ki?

BELAGATWhere stories live. Discover now