23.Bölüm~Seve Seve

105K 3.2K 263
                                    

23. Bölüm

Kulaklarım uğulduyordu. Uğuldamasının sebebi yanımızdan geçen arabalar değildi. Dudaklarımın titremesi de soğuktan değildi. Parmak uçlarıma kadar hissizleşmiştim. Beynim çalışmaz olmuştu. Enes'in bağırarak söyledikleri kafamın içinde yankılanıyordu. Ruhum büzülüp bir sandığa saklanmıştı sanki. Gözümün önüne abimin beni koruduğu hatıralar gelmişti. O anda üzerimdeki hissizlik eriyerek vücudumu terk etmeye başladı. Gözlerime dolan yaşlar ve kalp atışlarım hislerimin geri geldiğine bir işaretti. Biran yaşamım sonlanmış ama geri gelmişim gibi bir hıçkırık koptu boğazımdan. Yine de çok gürültülü çıkmamıştı.

Kendimi en kötüsüne alıştırmaya çalışmıştım ama gerçek gereğinden fazla kötü değil miydi? Öyle ki ruhumun saklandığı sandığın üstüne kocaman bir balyoz inmiş gibiydi. Boğulacakmış gibi hissettiğimde ağzımı araladım. Ağzımdan içeri giren soğuk hava boğazımda ki her bir hücreye değerek ilerdi. Kafamı koltuğa iyice yaslayıp gözlerimi yumdum. Gözyaşlarım sanki gözlerimi yummamı bekliyormuş gibi süzüldüler yanağımdan. Yutkunarak içimdeki savaşın durmasını emrettim. Yine de bildiklerini okuyorlardı.

Derin bir nefes daha alıp gözlerimi açtım. Gözyaşlarım yüzünden bulanıklaşan görüntüyü temizlemek için elimle gözlerimi sildim. İçimdeki savaştan yaralı kurtulan sağ melek omzuma tırmanarak çıktı.

Belki de Enes'e yanlış anlatılmıştır. Abin böyle bir şey yapmaz senin.

Derken, savaşa katılmaya dahi tenezzül etmemiş sol şeytan yattığı yerde bacak bacak üzerine atmış, bir kolunun kafasının altına koymuş ve ağzında gevelediği kürdanı çıkartmıştı.

Hiç kendini avutma abin pisliğin teki.

Gözlerim tekrar yaşlarla dolarken Enes'in sesi kulaklarımda yankılanıyordu. "Mutlu oldun mu şimdi?" Bu halime rağmen hala bana bağırıyordu. Hala bana kızgındı. Gözyaşlarımı ellerimin tersiyle sildim. İmkânı olmasa da toparlanmaya çalışmak zorundaydım. Bu üzgün ifademi uzaklara bir yerlere fırlatıp mutluluk maskemi takmam gerekiyordu. Kafamı aşağıya doğru eğerek son kez gözlerimi sıkıca yumdum. Ardından kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

Aşağıya bakan dudak kenarlarıyla öyle masum gözüküyordu ki... Sanki az önce bana bağıran o değilmiş gibiydi.

Gülümsemeye çalışarak "Gidelim mi?" dedim. Sıkıntıyla nefes alıp verdi. Gözlerinde görmeye başladığım öfke beni korkutuyordu. "İyiymişsin gibi davranma," diyerek bağırdı. Artık bana bağırması canımı sıkmaya başlamıştı. "Ne yapabilirim başka?" İçimdeki savaşta patlayan birkaç bomba sözlerime de yansımıştı. Hızla yüzümdeki mutluluk maskesini söküp atmıştım. Hissettiğim gibi davranmanın sırası gelmişti de geçiyordu.

"Ağla. Nasıl hissediyorsan öyle davran ki ben de sana nasıl davranacağımı bileyim." Ses tonu hala yüksekti ve gözlerinin içinde ki hiddet kanımı donduruyordu. Gözlerim bu sefer abimin yaptığı o iğrenç şeyden dolayı değil de bana bağırması yüzünden dolmuştu. Biri beni azarladı mı veya bağırdı mı hep dolardı gözlerim. Ağzımı açıp karşılık vereceğim sırada boğazıma oturan yumru buna engel olmuştu.

Kolumdan çekip beni göğsüne yasladı. Bir eliyle sırtımı sıvazlarken dudaklarının saçlarıma değişini hissettim. İçimdeki savaştan kalan kan gölünün kokusu gelmişçesine burnum sızladı. "Bağırmamalıydım..." dedi mırıldanır halde. Cevap vermek yerine gözyaşlarımın ardından kalan iç çekişlerimi dinliyordum. "Ne yapacaksın şimdi? "Ses tonu yumuşamıştı. Omuzlarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. Gözlerinde ki hiddet yok olmuştu. Siniri saman alevi gibiydi. Birden öfkeleniyor ama çabuk sönüyordu.

BELAGATWhere stories live. Discover now