3. Bölüm~Karıcığım

148K 4.4K 510
                                    

3. Bölüm

Ailemin söylediklerini yeni yeni idrak etmeye başlamıştım. Şaşkınlığımın gözlerimden okunduğuna emindim. Söyledikleri şeyi mantığım kabul etmiyordu. Daha on sekiz yaşında bir kızdım. Törelerin hüküm sürdüğü bir yerde de yaşamıyordum. Kendi halinde, birini incitmekten korktuğu için çoğunlukla yalnız başına yaşayan bu kız için evlilik de neyin nesiydi? Hayat maratonundaki ilk turu bugün bitirmişim gibi hissederken ikinci turun başlayışı hızlı olmuştu. Bir dakika. Ben bu yeni tura başlamak istiyor muydum? Fikrimi dahi almadan başlatmışlardı hazırlıkları. Kabul edeceğimden bu kadar emin miydiler yoksa zorlada olsa illa gerçekleşecek miydi bu evlilik?

"Üzgünüm kızım. Bunu sana daha önce söyleseydik kabul etmeyecektin. Bu yüzden sana söylemeden hazırlıkları başlattık." Derin bir nefes alıp devam etti annem. "Hem formaliteden bir evlilik olacak merak etme."

Şaşkınlığımdan fırsat bulamayan sinirlerim ayağa kalkmaya başladı. Her ne olursa olsun önce fikrim alınmalıydı. Bu şey bu kadar basit olamazdı. Eşya mıydım ben? Düşüncelerim alınmaksızın evlendirileyim ya da istedikleri gibi davranayım? "Anne ne söylediğinizin farkında mısınız?" Sinirime göre gayet yumuşak bir tonda konuşmama devam ettim. "Abim benim bile haberim olmayan bir evliliğin hazırlıklarına mı gidiyor? Yani benden evlenmemi bekliyorsunuz?" Ses tonum yavaş yavaş yükselişe geçmişti. "Ben daha on sekiz yaşındayım. Ne evliğinden bahsediyorsunuz?" Babam bir şey söyleyeceği sırada onlara bir soru yönelttim. "Neden peki? Nereden çıktı bu evlilik?"

Babam bana hemen cevap vermişti "Yakut Holding'in sahibi Yaşar Bey torununu seninle evlendirmek istiyor." Yakut, Enes Hoca'nın da soyadıydı. Gerçi bunu şu anda düşünmek de ancak bana yakışan bir hareketti. Babam sözlerine devam etti. "Kendisi sen doğduğundan beri bunu söylüyordu. Seni çok severdi. Şirketlerinin bir kolu Ankara'da olduğu için her üç ayda bir buraya uğrarlardı. Uğradıkça şirketimizle olan bağlarının güçlenmesinin yanında iyi bir aile dostu olmuşlardı. Sonra hastalandı ve Ankara'dan çekildiler. Şirketimizle olan iş bağı da aile bağı da kopmuş oldu. Sonra oğlu Ahmet Bey şirketin başına geçti. Şimdi Yaşar Bey'in hastalığı baya ilerlediği için ölmeden torununun düğününü görmek istiyormuş. Beni aradılar işte. Düzgün bir aile kızı olduğun ve eski aile dostluğumuzdan dolayı seni münasip görmüş. Bunun yanı sıra evlilik bizim şirketimize de büyük getiri sağlayacak." Bu uzun konuşmasını gözümü kırpmadan dinlemiştim. Dedikleri bir nebze olsun katlanılabilirdi. Fakat yine de saçmalıktan öteye gidemiyordu.

Bir adamın huzurlu ölme isteğinden dolayı evlenmek pekâlâ anlaşılabilirdi. Ama iş ilişkilerinden dolayı iki genci evliliğe sürüklemek akıl mantık işi değildi. Sözde evleneceğim kişi, bu işi nasıl kabul etmişti. Huyunu suyunu bilmediği bir kızla formaliteden evlenecek de olsa hayatı bir nebze olsun kısıtlanacak, değişecekti. Bu esnada aklıma bir şey takılmıştı. Bu evliliğin formalitesi neresindeydi? Boşanmak için adamın ölümünü mü bekleyecektik? Aklımdan geçirdiğim bu soruyu direk olarak babama yönelttim.

"Bu işin formalitesi nerede baba?"

Boğazını temizleyip anneme baktı. Annem biz babamla konuşurken susuyordu. Düşünceli ve birazcık kaygılı gözüküyordu.

"Ahmet Bey ile konuştuk. Yaşar Bey seneye bu vakitler oğullarının zoruyla tedavi görmeye gidecek. Bu sırada evliliğini anlaşmazlık adı altında bitirebileceğiz. Lütfen kızım bir sene dayanabilirsin. Bir senede şirketimizin durumu da düzelir. Biliyorsun şu sıralar iflasın eşiğinde olmasak bile işçi maaşlarını geciktirmeye başladık."

Babam açıklamalar yaptıkça olaya karşı tutumun değişiyordu. Birden işçilerini öne sürerek vicdanımı da altüst etmişti. Yine de tam ikna olmamıştım. Bu sene girilecek bir üniversite sınavım vardı. Bana göre hayatımın ikinci tur koşusu o zaman başlıyordu. Fakat bu olay fazla ani gelişmişti. Bu sabahki itirafın ardından babamların bana bunları söylemesi garipti. Eğer kabul edersem okuldan ayrılma konusunu annemlere söylemek zorunda kalmayacaktım. Nedenini sorduklarında Enes Hoca'yı es geçip bahaneler arayışında bulunmayacaktım. Bu kabul etmek için geçerli bir sebep olabilirdi. Yine de... Bilmiyordum işte.

BELAGATWhere stories live. Discover now