29. Bölüm~Bana İnan.

126K 3.4K 656
                                    

29. Bölüm

Bir şey söylemek yerine uzun uzun gözlerimi seyretti. Gözlerimizin buluştuğu saniyeler beni zorlamak için her yolu deniyordu. İki yanıma düşen koyu kahverengi saçlarım boynumu bir hayli terletmişti. Başımda bulduğu boşluğa oturan ağrı ise ayrı bir meseleydi.

"Zeynep..." dedi ve alt dudağını içeri doğru kıvırdı. Gözlerini kaçırarak bir şeyler düşündü. Etrafa yayılmış olan sözcükleri bulmak onun içinde zordu anlaşılan. Birleştiremediği sözcükleri gözlerini kapatarak geriye doğru itti. Ardına yaslandı ve beni kolumdan çekerek omzuna yatmamı sağladı tekrar. Şaşkınlığım mutluluğumun arasına yavaşça girmeye başlamıştı. "Çok acelecisin Zeynep," dedi gözlerini açmadan. Bu cümlenin taşıdığı anlamlardan bir tane almak yerine ben de gözlerimi kapattım ve kokusunu içime doğru çektim. Üşüyen bedenini hissettiğim an artık buradan gitmemiz gerektiğini anladım.

"Gidelim mi?" dediğimde sanki bu soruyu beklermiş gibi ayağa kalkıp elimi tutarak ilerlemeye başladı. Bu sırada ona bir soru yöneltmiştim. "Abin mi vardı senin Enes?" Mırıldanır gibi cevapladı. "Evet, Hatta biliyor musun onun için öğretmen oldum." Kafamı şaşkınlıkla ona çevirdim. "Nasıl yani?"

"Abim öğretmen olmayı çok isterdi. Fakat dedemin ve babamın baskıları yüzünden şirkette bir yere yerleştirildi. Hâlbuki şirkette olmayı en çok ben istiyordum. O ise daha çok mütevazı bir yaşam tarzından yanaydı. Fakat en sonunda kör bir kurşunun kurbanı oldu. Hayalleri de bedeni gibi kaybolup gitti. Ölümü beni çok yıkmıştı. Belki de onu bir nebze olsun anlamak için öğretmen olmak istedim. Fakat anladım ki tıpkı onun dediği gibi kitaplar dünyanın görünmediğimiz tarafının aynasıydı."

Söylediklerinden sonra susmuştum. Sessizce eve yürürken başka bir şey daha sordum. "Ayrılmazsak neler olur?" Kafasını yana yatırıp "Muhtemelen zorla götüreceklerdir." Kafamı salladım. "Gerçekten ayrılıp yeni bir başlangıç yapabilecek miyiz? Sadece ayrılmasak..." O sırada aklıma bin bir türlü bahane geldi. Ayrılmayı istemeyen tarafımın getirisiydi bunlar fakat pekte akla yatkın değildi çoğu.

Yine de gururumu ayaklarımın altına alıp sordum. "Hamile olduğumu söylesek?" Yürümesini durdurduktan sonra yüzüme dik dik ama boş bir ifade ile baktı. Böyle bakınca oldukça utanmıştım. Söylediğim sözün altında kalıp ezilmiştim. "dokuz ay sonra doğmayan çocuk için ne diyeceksin?" Kafamı yere eğip "Düştü deriz," dedim. Susmaya devam edince yüzüne bakma cesareti buldum. Sadece ufacık bir şekilde gülümsemişti. "Olmaz Zeynep," demişti. Başka da bir şey dememişti.

Ertesi gün Mehmet ve Sanem ile vedalaşmıştım. Hala ayrılacakmışız gibi hissetmiyordum. Belki diyordum sürekli içimden. Belki bir mucize olurdu. Mehmet önce sessizliğini korumuş ardından ise sözlerini sıralamıştı. "Her şey için hem özür dilerim hem de teşekkür ederim Zeynep. Seninle uğraşmamamın sebebi kendime yakın görmem ve bir nebze olsun eğlenmek içindi. Eğleneyim derken her şeyi daha berbat hale getirdim. Belki bir daha görüşürüz ha?" dedi gülümseyerek. Aynı gülümseme ile karşılık verdim. "Belki."

Sanem ise bağırıp çağırmıştı. Enes'e kızmıştı. Beni nasıl bıraktığına dair bir ton laf edip ardından kabullenmişti. Bana sarılırken ağlamıştı. Fakat ben hala ağlayamıyordum. Akşam olunca ise yüreğimi kısa bir süreliğine terk etmiş burukluk yerine geri gelmişti. Odaları tek tek dolaşıp içlerinde yaşadığımız anıları gözlerimin önüne getirdim. Belki bir keseyi doldurmazdı fakat minik kadife kutuya sığacak kadar küçük ve değerliydi. Raziye Teyze'ye son kez evden çıkarken sarılmıştım. Onunda gözleri yaşlıydı. Anlayamıyordum. Herkesin bu kadar çabuk kabullenmesini anlayamıyordum.

Yukarı çıkıp Enes'in yanına gittim. Uyuyordu. Bu sırada önünde durduğum dolaptaki düşünceler bana bir hamlesini yapıp dolabın kapağını aştılar. Dökülen düşüncelerinden altında ezilmeye başlamıştım. Boğazıma oturan yumrular yerlerini aldılar.

BELAGATWo Geschichten leben. Entdecke jetzt