--35--

46 5 0
                                    


Böyle olmak zorunda değildi. Hatayı nerden yaptım? Onu takip ederek mi? Ama ben onu takip etmesem bile o beni takip edecekti. Sonra bizim okula gelmişti. Yani bir şekilde hayat bizi bir araya getirecekti zaten. Kadere niye karıştık ki? Şimdi Yiğit ameliyat masasında canı için mücadele verirken bunları sorguluyordum. Herkes her şeyi öğrenmişti artık. Polis ifademi almak istediğinde her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım.

Hastaneye Kenan Şahin'de gelmişti. Okan'dan ona haber vermesini istedim. Ne kadar kötü biri de olsa sonuçta onun oğlu ve burada olması gerekiyordu. Polise verdiğim ifadeden dolayı Kenan Şahin'i tutukladılar. Annesi ve kız kardeşi gelmişti sonra hastaneye. Tabi bu durumda annem ve babamda tüm yaşadıklarımı öğrenmişlerdi ve beni sorgulamak için eve geçmemizi bekliyorlardı.

Arkadaşlarım da geldikten sonra anne ve babamı daha fazla durduramadım. Yiğit'in ameliyattan çıkmasını beklemeyi çok isterdim ama mümkün olmadı. Babam işini gücünü bırakıp beni evde karşısına oturttu. Neler olduğunu tekrar anlattım. Kızıp bağırıp çağırmadı, anlamaya çalıştı. Ama ne kadar anlamaya çalışsa da bir baba olarak başıma bir şey gelmesinden korkmuştu ve ev hapsi cezası almamı engelleyememiştim. Hastaneye gitmek için izin aldığımda ise kesinlikle çıkmamın yasak olduğunu bir kez daha yüzüme vurdu.

Odama geçip Şahnaz'ı aradım. En azından durumu hakkında bilgi alıp içimi rahatlatırdım.

" Yiğit'in durumu nasıl? Çıktı mı ameliyattan?" diye sordum telefonu açar açmaz.

" Yok bekliyoruz. Sizinkiler çok kızdı mı? Kızmakta da haklılar. Bizden niye sakladın be kızım yardım ederdik bir şey yapardık mutlaka." Şahnaz'da sitem etmekte haklıydı ama şu an sadece Yiğit'i düşünüyordum.

" Ne biliyim, o an öyle olması gerekiyordu. Olan oldu zaten geçmişi değiştiremem. Ben yine cezalıyım gelemiyorum. Beni haberdar et mutlaka tamam mı? Saat başı ara beni." Bir şekilde haber almalıydım.

" Tamam, ben sana haber veririm." Deyip kapattı telefonu. Şimdi ne yapacağım? Böyle boş boş beklemek, elden bir şey gelmemesi ne kadar kötü. Ona bir şey olmaması için dualar ettim.

Annemde biraz sonra yanıma geldi. Babamdan ona konuşma fırsatı kalmamıştı. Bir şey demeden yanıma oturdu, saçlarımı okşadı.

"Ne yapmış olursan ol bize karşı dürüst ol tamam mı? Annen babandan başka kimse senin iyiliğini istemez ve yanında olmaz. " artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Anneme sarılıp ağladım. İnsanın en rahat ettiği yer annenin koynu. Huzuru içime çektim. Onlara böyle bir hayal kırıklığı yaşattığım için hem pişmanlık yaşıyordum hem de kendime kızıyordum. Annemden sadece özür dileyebildim. Geçmişi değiştiremem. O an için yaptığım doğru gelmişti ama destek almalıydım. Ama pişman olmadığım bir şey varsa o da Yiğit'i tanımış olmak. İşte bundan asla pişman olmam.

*** ***

Şahnaz ikinci arayışında Yiğit'in ameliyattan çıktığını söylemiş durumunun iyi olduğunu belirtmişti. İçim nasıl rahatladı anlatamam. Yiğit'i bugün yoğun bakımda tutacaklarını da söyledi. Kontrol ve tedbir amaçlı olduğunu düşünerek kendimi avuttum. Annesi ve kardeşi de ne kadar üzülmüşlerdir. Keşke daha önce oraya varıp Yiğit'i kurtarabilseydim.

Akşamüstüne doğru kapı çaldı. Açtığımda karşımda Şahnaz, Ceylin, Mücahit, Furkan ve Bedir vardı. Arkadaşlarımı küçücük odama sıkıştırırken içeriden sandalye getiriyordum. Onlar da ne olduğunu az çok öğrenmişlerdi. Bir şeyler salkıdığımı zaten biliyorlardı ve parçaları birleştirmek zor olmamıştı.

İlk konuşan Bedir olmuştu. " Kızım sen harbiden paratoner gibisin, belayı çekiyorsun. " diyerek yorumunu yapmıştı.

Sonra konuşan Ceylin oldu. " Peki, şimdi ne olacak? "

TakipteyimWhere stories live. Discover now