--33--

64 2 0
                                    


Annem biraz olsun kendini toparladığında onu oturma odasına oturttum. Odama geçip Yiğit'i aradım. Benden önce gazeteyi görmüştü sonuçta. Belki bir şeyler biliyordur. Benim anlamadığım şimdiye kadar okulda olan kutlamalardan, yarışmalardan bile bahsedilmemişken birden bire bizim gazeteye çıkmamız. Normalde olsa belki de bu kadar kurcalamam ama o kadar çok şey yaşadım ki paranoyak oldum. Her şeyin altında başka bir şey arar oldum. Hepsi de senin yüzünden Yiğit Şahin.

" Uyanabildin mi?" diyerek açtı telefonu.

" Bu gazetedeki haberi kim yayınlamış? "

" Bende bilmiyorum. Sana haber vermek için aramıştım. Ama annen benden önce davrandı."

" Bak ben ne diyorum. Bu gazeteyi arayıp sorsak olur mu?

Öğrenebilir miyiz kimin yayınladığını?"

" Senden sonra gazeteyi de aradım. Gizliymiş, söyleyemezlermiş. "

" Nasıl söylemezler yaa. Şikayet ederim deseydin."

" Dedim zaten Meyra. Söylemiyorlar işte."

" Sen söyletememişsindir. "

" Yok canım. Sen söyletebilirsin yani."

" Evet, söyletirim. Ne var yani." Dedim emin olmayarak. Ben neden Yiğit'le konuşurken gaza geliyorum yaa.

" O zaman şöyle yapalım. Madem kendinden bu kadar eminsin. Var mısın yarışmaya. Haberi yapanı bulmaya çalışacağız. İlk kim bulursa da o, diğerinin dediğini yapacak. Ne olursa olsun."

" Tamam, varım. Akşama kadar zamanımız olsun."

" Tamam. Görüşmek üzere." Deyip telefonu suratıma kapattı. Hemen çalışmalara başladı mı yani? Eğer bu yarışı Yiğit kazanırsa bana bütün sırlarımı anlattırır. O yüzden ondan önce davranmam lazım. Hemen dolabıma koştum. Kırmızı tişörtümü, siyah taytımı giydim. Annemin iyi olduğundan emin olduğumda da evden çıktım. Anneme de gerçekleri söyledim. Haberi kimin yaptığını bulmaya gidiyorum dedim.

Aradım, sordum ve gazetenin yerini buldum. Tabi beni içeri almadılar. Durumu anlattım ama nafile. Ben güvenlikle konuşurken yanımıza bir kadın geldi.

" Buyrun nasıl yardımcı olabilirim size?" dedi kadın güler yüzle. Sonunda biri benimle adam gibi konuştu. Elimdeki gazeteyi uzatarak haberi gösterdim ve konuşmaya başladım.

" Bu haberde yazılan okulda okuyorum ben. Fotoğraftaki kız da benim. Ben bu haberi kimin yaptığını öğrenmek istiyorum. Başıma biraz bela oldu da."

" Bu haberde ne var böyle anlamadım. Genç bir delikanlı da sordu." Al işte. Yiğit bu kesin. Benden önce davranmış inek.

" Ona ne söylediniz peki?"

" Hiçbir şey söylemedim. Lütfen zorluk çıkartmadan gider misiniz?" kadın beni kibarca kovdu. Bende daha fazla uğraşmak istemedim, çıktım binadan. Yiğit bir şey öğrenemediyse nerede olabilir acaba? Zengin bebesi sonuçta bir şekilde bulur haberi yapanı. Benim ondan önce davranmam lazım. Saksıyı çalıştırdım hemen. Ve aklıma Okan geldi. Bana etse etse o yardım eder. Hemen telefonumu çıkarttım. Telefonu elinde tutuyordu herhalde hemen açtı. Benim de işime geldi. Konuyu uzatmadan anlattım. Zaten dün yanımızdaydı. Yangın meselesini biliyordu. Hemen yanıma geleceğini söyleyip telefonu kapattı.

Biraz bekledikten sonra Okan geldi. Hemen arabasına atladım.

" Neden bu haberi yapanın peşindesiniz ki? Yiğit'le neden yarışıyorsunuz?"

TakipteyimOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz