--21--

106 9 1
                                    


Babam beni kesecek. On iki olmadan önce evde ol dedi ama ben bütün geceyi Okanların evinde geçirdim. İstediğimden değil mecbur kaldığımdan. Bi de yalan söyledik. Ama benim içime doğmuştu bir şeyler olacağı. Dün gece bitmek bilmedi. İş adamları yemeğini batırmasaydım, restorandı, Aslıhan'ın elbisesini yakmasaydım iyiydi aslında...

Okan'ın kıyafetleri bana büyük geldi. Kollarını, paçalarını kıvırdım. Mutfakta su içerken Okan'ın annesi Çiğdem teyzenin sesini duydum. Birisiyle konuşuyordu. Dinlemek istemedim ama konuştuğu kişinin sesi bir yerden tanıdık geldiği için dinlemeye başladım. Bu Yiğit'in sesi. İyi de burada ne işi var? Yiğit yalanımızı çıkartmadan benim duruma müdahale etmem gerekiyor. Mutfaktan bir puma kadar hızlı koşarak çıktım. Kapının önünde konuşuyorlardı.

" Yiğit." Diye bağırıp konuşmalarını böldüm. Susup bana baktılar.

" Yiğit abi valla çok sağ ol. Seni de buraya kadar yordum. "

" Abi mi? " dedi. Şok oldu.

" Çiğdem teyze, bu benim teyzemin oğlu Yiğit. O da Okan'ın annesi, Yiğit abi." Böylece tanışmış oldular.

" Öyle mi? Gel içeri. Meyracım bende sana uygun birkaç kıyafet bulayım. Böyle gitme."

" Teşekkür ederim." Dedim ve Çiğden teyze gitti.

" Bi açıklama bekliyorum. Dün gece neredeyse restorandı yakıyordun. Sonra birden Okan'la ortalıktan kayboldunuz. Neler oldu çabuk anlat."

Dün akşam on bir suları...

Yemeğin sıkıcı geçeceğini düşünüyordum ama masadakiler oldukça eğlenceliydi. Arada bir göz ucuyla Yiğit'e bakıyordum. Bakışlarını bir an olsun üstümden çekmedi.

" Meyra, benim bi kaç kişiyle görüşmem gerekiyor. Benimle gelir misin?"

" Tamam." Kaç kişiyle tokalaştım sayamadım. Çoğu burnu havada insanlardı. Okan ve babasının bunların arasından sıyrılmaları büyük şans. Yiğit'lerin masasına doğru yürümeye başladık. Okan birkaç kişiyle görüşürken biz Yiğit'le bakışıyorduk. Okan birden Yiğit'e döndü.

" Ben Okan Kuşkonmaz. Siz de ünlü iş adamı Kenan Şahin'in oğlu Yiğit Şahin'siniz dimi?" Yiğit önce bi güldü.

" Evet, Kenan Şahin'in oğluyum." Deyip tokalaştılar. Tokalaşmadılar güç gösterisi yaptılar sanki. " Burada iki kişilik yer var. Buyurun burada oturun." Dedi. Kavga çıkmasa bari.

" Olur, oturalım." Dedi Okan. Bunların arasında neden sürekli bir gerginlik var?

Masada çıt çıkmıyordu. Sadece bakışmalar hakimdi. Birden slow müzik çalmaya başladı. Masadakiler dansa kalktı.

" Bu dansı bana lütfeder misin?" diye sordu Okan.

" Benimle dans etmek o kadar da iyi bir fikir değil. Hele de ayağımda şu topuklular varken senin ayağını parçalarım şimdi."

" Ayağıma basmana izin vermem hadi. " Ayağa kalkınca kırmak istemedim. Çantamı masada bırakıp dansa kalktım. Aslıhan'da Yiğit'i dansa kaldırmak istedi ama bir azarla karşılaştı.

" Patronla Kenan Şahin'in arasında ne var?" belki Okan biliyordur dedim.

" Hangi Kenan Şahin? Yiğit'in babası mı? Patronla ne gibi bir bağlantısı olabilir ki?"

" Yiğit'in teslimata müdahale ettiği gün patron Yiğit'e babana selam söyle dedi. Tanışıyorlardır diye düşündüm."

" Bakarım. Şimdi bunları konuşmayalım. Dansın tadını çıkaralım." Deyip beni döndürdü. Sonra sert bir şekilde Okan'a çarptım. Yiğit de önündeki içki bardağını kafasına dikti. Ard arda slow şarkılar çalınca hiç oturmadan dansa devam ettik. Biz gülüp eğlendikçe Yiğit sinirden küplere biniyordu. Burnundan soluyarak yanımıza geldi.

TakipteyimOn viuen les histories. Descobreix ara