--26--

57 5 0
                                    

Yiğit'in ağzından

Neden, neden yani? Neden benden ayrıldı ki? Daha bir gün bile sevgili kalamadan ne oldu da ayrıldı. Birde saçma sapan bir neden üreterek. İnanacağımı mı düşündü gerçekten. Altında başka bir neden var ama ne? Ne olmuş olabilir ki? Bomboş evde durmaktan sıkıldım. Annemlerin yanına gittim.

Annem bahçede oturmuş örgü örüyordu yine. Sessizce arkasına geçtim ve yanağından öptüm. Korkmuştu ama beni görünce korkusu kayboldu.

" Oğlum. Nerden çıktın sen?" deyip sarıldı bana.

" Özledim, bi geleyim dedim. "

" İyi yapmışsın. Aç mısın?"

" Anne yine başlama. Sizi görmeye geldim yemek yemeğe değil. Gül nerde?"

" Abiii"" diye bağırdı koşarak. O kadar hızlı sarıldı ki yere düştük. Çok özlemişim kardeşimi.

" Ee neler yapıyorsun bakalım?"

" Okula gidip geliyorum işte. Başka bir aksiyonum yok." Ne güzel bir yalan... Kardeşimle birbirimize saçma sapan sarılmışken babamın geldiğini gördüm.

" Hoş geldin oğlum."

" Hoş bulduk. Senin bu saatte evde ne işin var?"

" Kendime izin verdim bugün."

" İyi." Babam her zamankinden daha mutluydu. Bildiğim kadarıyla mutlu bir şey olmamıştı. Mutlu olmak için illa da bir şey olmasına gerek yok. Gül kolumdan tutup yukarıya çıkarttı beni. Abi kardeş konuşması yapacakmışız. Yatağın üstüne oturup Gül'ün konuşmasını bekledim.

" Ee."

" NE ee si."

" Meyra'yla nasıl gidiyor?"

" Sen nerden biliyorsun?"

" O hastanedeyken benim için önemli biri demedin mi? Ee sevgili oldunuz mu?"

" Olduk, hatta o kadar hızlı yaşıyoruz ki hemen ayrıldık."

" Neden?"

" Özel hayatımı sana anlatmayacağım Gül."

" Yaa, anlatsan ölür müsün?"

" Sen beni bırak derslerin nasıl" Gül susmak bilmeyerek anlatmaya başladı. Benimse aklım Meyra'daydı. Acaba patron onu benimle mi tehdit etmişti. Bir de patronun babamı tanıyor olması var. Babam onu tanıyor mudur? Sanmam. Babamın öyle bir adamla işi olamaz. Şimdiye kadar her şeyi kendi çabasıyla, azmiyle, başarısıyla kazanmıştı. Sırf benim kafamı karıştırmak için söylemişti. Babamı herkes tanır zaten.

" Sen beni dinlemiyorsun abi."

" Yok abicim, dinliyorum ben seni."

" Ne dedim ben en son?"

" Kankinle konuşuyordunuz."

" İyi, dinliyormuşsun." Kankisinden başkasıyla da konuşamaz zaten. Tahmin etmesi o kadar da zor değildi. Gül beni sonunda rahat bıraktı. Babamın yanına çıktım. Telefonda konuşuyordu. Geldiğimi fark etmemişti.

" Yardımların için sağ ol. Bi sorun çıkmadı ya... İyi, bir daha bulaşmaz. Dersini almıştır. Ben seni yine ararım." Deyip telefonu kapattı ve bana doğru döndü. Bana döndüğünde gülen yüzü silinmiş yerini endişe almıştı.

" Sen ne zamandır beni dinliyorsun?"

" Yeni geldim. Dinlemek gibi bir niyetim yoktu. Sadece bölmek istemedim. Sen kiminle konuşuyordun ki?" Neden bu kadar kızdı?

TakipteyimOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz