❦ 16-SİYAH İNCİ

7.8K 456 58
                                    

❦ 16-SİYAH İNCİ

#Bad Wolves – Zombie

#Hypnogaja – Here Comes To Rain Again

Yağmur seyrek damlalar halinde toprağa düşüyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yağmur seyrek damlalar halinde toprağa düşüyordu. Ağır çekimdeymişçesine yavaş yavaş buluyordu yeryüzüyle damlalar. Oğuz'un beş dakika dediği zaman harabeye dönmüş bir bina gibi üzerime yıkılıyordu. Beş günden az, beş saatten fazla bir zamana tekabül ediyordu. Einstein'ın Görelilik Kuramını bir kez daha doğruluyordum. Zaman ele avuca sığmayacak kadar esnek ve akışkan bir şeydi. Kimi zaman, şu an olduğu gibi, akmıyor; buzdan bir kılıç gibi bana doğru savruluyordu. Kimi zaman da saatler saniyeler gibi geliyordu.

Çenemi koltuğa yaslamış öylece dışarıyı izlerken sonunda bordo renkli bir pikap kulübenin önünde durdu. Şoför kapısı açıldığında dışarı orta boylu, kirli sakallı esmer bir adam çıktı. Adamla göz göze geldiğimiz anda bana kısa bir bakış atıp adımlarını arkadaki yolcu kapısına yönlendirdi. Kapıyı açtıktan sonra arabanın içine doğru eğilip bir süre orada oyalandı. Sonrasında paket haline getirdiği adamı çekiştirerek dışarı çıkardı. Huzursuzca adamın yüzünü seçmeye çalışırken arkamda Merih'in varlığını hissettim. Elini omzuma koyup beni yüreklendirircesine omzumu sıvazladı. Her ne kadar bunun etkili olmasını istesem de içimdeki korku diğer her şeye galip geliyordu.

Adam önce, Oğuz arkasında kulübenin girişine doğru yürüyorlardı. Adamın yüzündeki yaralardan kim olduğunu seçemiyordum. Oğuz kelimenin tam anlamıyla adamı kokuşmuş et yığınına benzetmişti. Yüzündeki morluklar ve hala kanamakta olan yaralarıyla tam olarak bu tabire uyuyordu.

Merih beni bırakıp kapıya yürüdü. Kapı açıldığı anda Oğuz onu salonun ortasına saman çuvalı gibi fırlattı. Böyle bir girişi beklemediğim için korkuyla yerimde sıçradım.

Merih onaylamaz bir ses çıkarıp "Onu korkuttun," dedi.

"Kusura bakma," dedi Oğuz çenesini kaşırken. Adamı tuttuğu elini kargo pantolonuna silip bana uzattı. "Ben Oğuz,"

Uzattığı elini tereddütle sıkıp karşılık verdim. "Gece," dedim. Bu isim daha dilimden dökülürken iğrenç bir his bıraksa da henüz kendimi gerçek ismimle tanıtacak kadar hazır hissetmiyordum. Aslında gerçek adım artık tarih olmalıydı. O kişiyi Gece'yle takas etmişlerdi. Gece ise son nefesini vermekle meşguldü. Belki kendime yeni bir isim bulmanın vakti gelmişti. Esved mesela. Merih'in dudaklarından dökülürken son derece masum ve hoştu. Yeni bir başlangıç için idealdi. Bunu bir ara düşünmeliydim.

"Tanıştığıma memnun oldum Gece," derken yerde pestili çıkan adamın kolunu ayak ucuyla kenara itip koltuğa oturdu Oğuz. Şimdiye kadarki gaddar tavırlarından hazzetmemiştim. Mama'nın adamına acıdığımdan değildi elbette. Sadece davranışlarında rahatsız edici bir şey vardı. "Merih bazı meselelerden bahsetti," diye devam etti konuşmasına. "Onları halletmeye geldim."

VisâlWhere stories live. Discover now