64.BÖLÜM - Siyah ya da beyaz..

109K 2.2K 312
                                    

Sürpriz! ^^

Hepinize güzel yorumlarınız ve voteler için tek tek teşekkür ederim :) Final haftamda olduğum için yorumlarınıza cevap veremiyorum maalesef. Ama hepsini okuduğumu bilmenizi isterim :)

İsteyenler bölümü sizin için seçtiğim bölüm şarkısıyla birlikte okuyabilir ^^ Keyifli okumalar ;)

Bu bölümü Seda'ya ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Sedacım.. :)

^^Kerem^^

Kulaklarıma dolan uğultular giderek artarken yüzümü istemsizce buruşturuyorum ve göz kapaklarımı zorluyorum. Birkaç başarısız olduğum denemeden sonra neyse ki açılıyorlar.

Gözlerimin ışığa alışmasıyla birlikte bir anda nerede olduğumu bilmediğimi fark ediyorum. Bembeyaz ışıklar, duvarlar ve bu bilindik ama garip koku..

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra nihayet nerede olduğumu kavrayabiliyorum. Aynı anda beynime üşüşen anılar kaskatı kesilmeme ve kalbimin bir anda hızla atmasına neden oluyorlar.

Araba, kaza.. Zeynep..

“Zeyneep!”

Yattığım sedyeden rekor bir hızla kalkarken odadaki iki hemşire koşturarak başıma üşüşüyor ve beni tutup tekrardan yatırmak için hamle yapıyorlar. Çırpınarak ellerinden kurtulmaya çalışıp doğrulmak için savaş veriyorum.

“Bırakın beni! Zeynep!” diye bağırıyorum bütün gücümle tekrardan. Sesim sanki bana yabancıymış gibi geliyor. Doktorlar hemşirelerin yanından geçip, hızlıca başımda dikildiklerinde çırpınmaya devam ediyorum hala. “Zeynep!”

“Hey, hey!” diyor doktorlardan bir tanesi beni durdurmaya çalışırken. “Sakin ol delikanlı, yaralısın.”

“Zeynep!” diyorum nefes nefese kalmış bir şekilde doktora acıklı bakışlar atarken. “Zeynep iyi mi?!”

“Zeynep kim?” diye soruyor yanındaki kır saçlı doktor arkadaşına dönüp beni yanıtsız bırakırken. Hemen araya giriyorum.

“Zeynep benim nişanlım! İyi mi?! Lütfen onu görmem lazım benim! Lütfen bırakın beni! Lütfen!”

Gözlüklü doktor şaşkınlıkla bana bakarken, kır saçlı arkadaşı ona kısa bir açıklama yapıyor.

“Aynı arabadan çıkan bayan..”

Gözlüklü doktor bir süre arkadaşına sessizce bakıp, kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra bana doğru dönerken korkuyla ikisini izliyorum. Ama yüzleri o kadar ifadesiz ki soluğum kesiliyor sanki.

“İyi mi?! O iyi mi?!” diye bağırıyorum çıldırmış bir şekilde çırpınırken. “Lütfen bir şey söyleyin!”

Gözlerimden yaşlar ardı ardına akarken, bir şey söylemek yerine elindeki iğneyi koluma saplıyor ve beni tekrardan karanlık bir bilinçsizliğe doğru sürüklüyor.

***

İçimdeki boşluk hissi hafifçe dağılırken gözlerimi araladığımda yine aynı yerde olduğumu kısa bir süre içinde fark ediyorum. Yerimden ışık hızıyla doğrulmaya çalışırken, koluma bağlanmış serum şişesi beni engelliyor. Damarımdaki serum hortumunu küçük bir küfür savurarak çekip, hızlıca ayağa kalkıyorum. Ayağa kalkmamla başımın dönmesi aynı anda gerçekleşiyor ve bu durum hafifçe sendeleyerek duvara tutunmama neden oluyor.

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin