54.BÖLÜM - Kerem Sayer'in muhteşem(!) dönüşü..

137K 1.9K 691
                                    


Sürpriiiiiiiizzz!! :)

Hepinize vote ve yorumlar için çok çok teşekkür ederim :) Yorumlarınızı okudukça yazma isteğim daha da artıyor. Yeni bölüm vizelerim başlayacağı için daha önce de söylediğim gibi gecikebilir. Anlayışınıza sığınıyorum. İyi okumalar :)

Bu bölümü Ebru'ya ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Ebrucum :)

‘Damat yangın çıktığında önce kimi kurtarır? Annesini mi, eşini mi?’

Oha! Soruya gel.

Salondaki koltukta yayılmış elimdeki elmayı heyecanlı bir ifadeyle ısırarak, gözlerimi pörtletip televizyonu pür dikkat izlemeye devam ediyorum. Şimdi sıçtınız işte damatlar!

Bir haftadır boğazımdaki boyunlukla birlikte evde ‘Robocop’ misali dolanıyorum. Kerem sağ olsun işe gitmek yasak, evden çıkmak yasak, kıpırdamak yasak. Resmen eve kapadı beni Kas Yığını! Pencereden burnumu bile çıkarttırmayacak neredeyse. Benim de tek eğlencem televizyon oldu haliyle. Ama ben nerden bileyim bütün şizofrenik programları gündüz kuşağına koyduklarını?

‘Tabi ki de eşim beni kurtarır Seda Hanım.’ diyor çirkef gelin gözlerini süze süze gülerek. Zaten yarışmanın başından beri gerim gerim gerdi ortalığı yelloz. Allah buna bi çene vermiş ki sorma. Kadın biraz daha annesinin karnında kalsaymış sadece çene olarak doğacakmış!

‘Neden?’

‘Çünkü ben onun hayat arkadaşıyım, eşiyim. Biz bir hayatı paylaşıyoruz. Hem annesi de yaşadığı kadar yaşamış zaten bu zamana kadar.’

Hönk!

“Yelloz seniii!” diyorum kafamı iki yana sallayıp, gözlerimi kısarken. “Kadın 60 yaşına geldi diye ölsün mü?! Çirkef!”

‘Bence oğlum beni seçer.’ diyor sarı saçlı kokoş teyze gelinine inat yaparak. Utanmasalar canlı yayında çiğ çiğ yiyecekler birbirlerini.

Üzerindeki pullu yeşil elbiseyle koy teyzeyi sokağa, trafik lambası olarak çalışsın. Bir de gelmişin bu yaşa, o giydiğin dekolteli elbise olmuş mu şimdi? Hayır madem dekolte giyeceksin, o zaman ne diye altın günlerinde kısırları, börekleri yedin de şiştin bu kadar? Formunu korusaydın bari be teyzecim.

‘Neden?’ diye soruyor Seda Sayan hemen kaynanaya dönerek. Üzerindeki kırmızı elbisenin parıltısından geçici bir süre körlük yaşıyorum.

‘Çünkü onu ben doğurdum.’

Ay götüm!

Sanki herkesi başka biri doğurmuş da, dünyada bir ilke imza atarak bi tek o çocuğunu kendi doğurmuş. Bizi kim doğurdu acaba? Babamız değil herhalde.

‘Evet.’ diyor Seda Sayan hemen karşı taraftaki kurbanlık koyun gibi duran damada dönerek. Bu adam zaten ölmüş arkasından ağlayanı yok. Bu anneyle, bu eşle ömür mü geçer? Kurumuş kalmış gariban. Yazık. Nasıl beynini yiyorlarsa adamın artık..

‘Anneni mi kurtarırsın, yoksa eşini mi?’

Bittin oğlum sen. İşin yaş senin. Şu anda resmen ‘iki ucu boklu değnek’ deyiminin sözlükteki anlamı sensin. Eşini seçsen annen surat yapıp evlatlıktan reddedecek, anneni seçsen o şirret karın 3 ay boyunca yatakta ‘başım ağrıyor’ diyecek. Bakalım hangisi daha ağır basacak? Annenin emeği mi, yoksa yatak mı?

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin