41.BÖLÜM - Benim falım fallanmış!

157K 2.1K 578
                                    

Yorumlar ve votelere teşekkürler her zamanki gibi :) Hepinizi çok çok sevdiğimi söylemek istiyorum :) Umarım bu bölümü beğenirsiniz ;) Thor'umuz Turşu'sunu kurtarmaya geliyor bu bölüm ;) Ve tabi olaylar, olaylar.. :) Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen :)

Bu bölümü Şevval'e ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Şevvalcim :)

Melis ve ben salondaki kanepede dip dibe oturmuş, birbirimizi sakinleştirmek için çabalarken, Kerem ve Barış’ın gelmesini bekliyoruz. Melis yanıma biraz daha sokularak bana tedirgin bir ifadeyle bakıyor.

“Zeynep?”

“Efendim?”

“Sanki şuradan bir ışık geçer gibi oldu. Fark ettin mi?”

Geçmesin Allah’ım, ne olur geçmesin oradan ışık falan!

“Yok geçmedi.” diyorum kafamı hızlı hızlı iki yana sallarken. “Bakma oraya Melis. Hem zaten Kerem’ler şimdi gelecek.”

“Of! Çok geç kalmadılar mı?”

“Daha Kerem’i arayalı 8 dakika oldu.” diyorum telefonumun saatini kontrol ederken. “2 dakikası daha var.”

“Çok korkuyorum ben. Sanki burası çok sessiz..” diyor Melis tedirgin bir şekilde etrafı süzerken. Daha sonra da kocaman gözlerle bana doğru dönüyor. “Oradan bir şey mi geçti?!”

Ebeninki geçti Melis! Tövbe tövbeee!

“Melis Allah aşkına bi sus!” diyorum gözlerimi kocaman açarak. “Bu şekilde konuşmaya devam edersen, ruhumu teslim edeceğim birazdan şuracıkta!”

“Ruh demesene ya!” diyor hemen kızarak. “Zaten korkuyorum.”

“Ben çok mutluyum şu anda zaten! Hiç korkmuyorum! Bi huzurluyum, bi huzurluyum ki sorma! Neredeyse Nirvanaya ulaştım, ulaşacağım! diyorum gözlerimi devirerek kafamdaki dehşet senaryolarını düşünmemeye çalışırken. “Bir an önce gelseler artık ya!”

“Bir kere daha mı arasak acaba?”

“Arayalım.” diyorum hemen telefonuma doğru uzanırken. Tam bu sırada sessiz evde yankılanan sesle birlikte ikimiz de koca bir çığlık atıyoruz. Yankılanan sesin kapı zilim olduğunu bile ancak fark ediyorum. Resmen beyin loblarım yer değiştirdi korkudan!

“Geldiler!” diyor Melis hemen ayağa zıplarken. Daha sonra da el ele tutuşup, güçlerimizi birleştirerek kapıya doğru koşturuyoruz. Biri bizi böyle görse en yakın hastaneyi arayıp, acil yardım çağrısında bulunur yemin ederim!

Kapıyı açıp karşımda Kerem’i gördüğümde ise mutluluktan Mahmut Tuncer gibi halay çekesim geliyor. Kerem daha tek kelime bile edemeden çocuğa can havliyle öyle bir sarılıyorum ki, neredeyse nefes borusunu tıkıyorum!

“Şş..” diyor bana sıkıca sarılıp tek eliyle saçlarımı okşarken. Daha sonra da sakinleştirici bir ses tonuyla fısıldıyor. “Geçti. Buradayım.”

“İyi ki geldin Thor.” diyorum neredeyse ağlamak üzere olan bir ses tonuyla ona sarılmaya devam ederken. “O kadar çok korktum ki.”

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin