74.BÖLÜM - Bize her yer balayı..

109K 2.3K 326
                                    

Hepinize çok çok teşekkür ederim ^^ Yorumlarınız gerçekten motivasyon kaynağım. Yazma isteğim sayenizde artıyor :) Bölümü beğenmeniz dileğiyle ^^ Keyifli okumalar :)

Bölüm gifi için Rabiacığıma çok çok teşekkürler ^^

Bu bölümü Ayperi'ye ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Aypericim.. :)

^^Zeynep^^

Önümdeki harika deniz manzarasının keyfini sürerken üzerimdeki elbiseyi çıkartıyorum ve yatın arka kısmındaki minderlere uzanıp güneşlenmeye başlıyorum.

Oh be!

Geldiğimizden beri Kerem’in kıskançlıkları nedeniyle doğru düzgün denize giremediğimizden aralıksız çemkirmelerim sonucu böyle bir çözüm buluyoruz. Kerem bizim için koca bir yat kiralıyor ve sadece ikimiz denizin engin maviliklerine açılıyoruz. Bu sayede hem ben rahat rahat yüzüp, bikinilerimle oh oh güneşlenebiliyorum, hem de Kerem kıskançlık krizlerine girmiyor. Böylelikle de sorun şipşak çözülüyor tabi.

Kerem yatı durdurup bizi bir başka harikalıktaki koya getirdiğinde uzandığım yerden hafifçe doğrulup bu büyüleyici manzarayı süzüyorum. Daha sonra da tekrardan yatıp tam tepedeki güneşin tadını çıkartmaya devam ediyorum.

Kerem’in kıskançlık krizleri yüzünden az kalsın beyaz peynir gibi geri dönecektim İstanbul’a. Bir insan tatile gelip yüzmedikten ve hafif bronzlaşmadıktan sonra neyleyim ben o tatili? Kabe’ye gidip nur görmemek gibi bir şey bu.

Gözlerim kapalı ve güneşlenerek bir beş dakika daha geçirdikten sonra vücudumun yavaş yavaş ısınmaya başladığını hissediyorum. Millet sabahtan akşama kadar sere serpe yatarak nasıl güneşleniyor anlamıyorum arkadaş! Ben beş dakikada bunalıp kendimi denize atmak istiyorum sürekli. Sorun bende mi acaba?

Biraz daha sabret kızım Zeynep. Azıcık bronzlaş bari. Un kurabiyesi gibi dönme İstanbul’a litfin. Bak Eda Taşpınar’a.. Kadın deniz sezonunun açıldığı ilk günden, kapandığı son güne kadar plajdaki o şezlongdan hiç kalkmıyor. Yapışıyor oraya resmen, şezlongla bütünleşiyor. Sonra da Eminönü’nde 5 liraya saat satan o zenci abiler gibi geziyor bütün sene. Senin ondan ne eksiğin var?

Kendi kendimi ikna çabalarıma içten içe devam ederken göbeğime aniden temas eden buz gibi bir şeyle yerimden sıçrıyorum. Kerem ise koca bir kahkaha patlatıyor. Doğrulup gözlerimi açtığımda yanıma uzanmış Kerem’in elindeki buzlu vişne suyu bardağını görmem bir oluyor.

“Ya Kerem ne yapıyorsun?” diyorum dudaklarımı büzerek. “Ödüm patladı.”

“Hahaha.. Çok tatlı zıpladın çekirgem benim.”

He çekirge he.. Bu çekirge sana bi zıplayacak göreceksin sonra Kirim!

“Of! Ne fenasın.” diyorum gülerek elindeki vişne suyunu alırken. Daha sonra da memnuniyetle kocaman bir yudum içiyorum. Oh be! Kendime geldim resmen. “Aklımı aldın.”

“Sen de benim aklımı başımdan alıyorsun.” diyor hemen yanıt vererek. Bu ses tonunu ve yüzündeki bu ifadeyi artık adım kadar iyi bildiğim için bardağı kafama dikip bir yudum daha aldıktan sonra uzandığım minderden kalkıyorum.

“Oldu o zaman biz kalkalım.” diyorum alaycı bir ifadeyle Kerem’e bakarken. “Hasta ziyaretinin de kısa olanı makbuldür zaten.”

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin