~ Otuz Beş ~

4.7K 472 108
                                    

Merhabalar :)
Nasılsınız?
Size Final'den önceki bölümü getirdim. Bir sonraki bölümümüz Final Bölümü olacaktır.

Keyifle okuyun ❤️

Murat'ın bir hafta kadar daha hastanede kalması gerekmişti. Gerekli görülen tüm kontrolleri yapılmış, çok şükür ki ciddi bir soruna rastlanmamıştı.

Korkulanın olmamasından dolayı ben de çok rahatlamıştım.

Murat'ın hastanede olduğu sürede ise yanından bir an olsun ayrılmamıştım. Zaten Murat da refakatçi olarak yanında benim kalmamı istediğini hem ailesine hem de hastane personeline açık bir dille söylemişti.

Bu durumdan en hoşnutsuz kişi elbetteki Semra Hanım olmuştu. Murat hastane yatağında yatarken annesinin bana karşı takındığı tavrı anlatmamıştım fakat bu sefer kesinlikle anlatacaktım. Bunun için sadece onun tümüyle iyileşmesini bekliyordum.

Hastaneden taburcu olduktan sonra ise birlikte Alaçatı'ya geçmiştik.

Murat, Mehmet'ten bizim için eşyalı bir ev bulmasını rica etmişti. Tıpkı evlendiğimiz o yaz olduğu gibi yazlık bir evimiz olmuştu.

Murat kendini tam anlamıyla toparlayana kadar benimle baş başa vakit geçirmek istiyordu. Ailesini ise artık iyi olduğu gerekçesiyle İstanbul'a geri dönmeye ikna etmişti.

Bebek haberini ise onlarla paylaşmamıştı. Muhtemelen ailesinin bu haber karşısında pek sevinmeyeceklerinin farkındaydı. Açıkçası sevinip sevinmeyeceklerini umursamıyordum bile. O hastane koridorunda olanlardn sonra Mercan ailesi benim için tamamen bitmişti.

Içlerinden sadece bir kişi önemliydi benim için artık. O da çocuğumun babası, delice aşık olduğum adamdı. Murat Mercan'dı.

Eve gelişimizin ikinci gününde ziyaretimize Demir ve Öykü küçük kızlarıyla birlikte gelmişlerdi.

Demir hâlâ Murat'a karşı sert bir tutum içerisinde olsa da, benim hatrım için elinden geldiğince Murat'a iyi davranmaya çalışıyordu.

"Asel hala?"

Beren'in kulağıma doğru yaklaşıp ismimi fısıldaması karşısında tüm dikkatimi ona vermiştim.

"Efendim boncuğum?"

"O amca neden sana balım diyor? Sen bal değilsin ki!"

Duyduğum soruyla gülüşümü engelleyemedim. Üstüme dönen bakışlara 'bir şey yok,' dercesine başımı salladıktan sonra tekrar Beren'e doğru döndüm.

"İsmimin anlamı bal demek. O yüzden bana balım diye hitap ediyor güzelim. Hem ben de seni boncuğum, kara kuzum diye seviyorum. Yani bir tür hitap şekli bu."

"Anladım," dedikten sonra tekrar dikkatini Murat'ın üstüne çevirmişti cimcime. Anlaşılan babasının aksine Murat Mercan fanı olma yolunda hızla ilerliyordu.

Misafirlerimiz 'hasta ziyareti kısa olur' diyerek çok fazla oturmadan gitmişlerdi. Onlar gittikten sonra Murat balkondaki koltuklara kurulurken, ben de mutfağa geçip bulaşıkları halletmiştim.

Murat'ın yanına geçmeden önce ise bir tepsiye birkaç atıştırmalık ve daha sabah hazırlamış olduğum limonalataları koymuştum.

Balkona çıktığımda Murat'ı sessizce önündeki deniz manzarasını seyrederken buldum.

Elimdeki tepsiyi küçük sehpaya bırakıp yanına oturdum. Anında tek kolu havalanıp beni sarmıştı. Başım göğsünü bulurken o da yüzünü saçlarıma gömdü.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now