~ On Üç ~

3.8K 405 142
                                    

Merhaba, yine ben geldim ❤️

Her ne kadar çok okuyan olmasa da yazmadan duramıyorum ben :)

Keyifle okuyun ❤️

Akşamın geç bir saatinde çalışma odasında oturmuş proje ödevini bitirmeye çalışıyordum. Çalışıyorum diyordum çünkü yaptığım hiçbir çizimi beğenemiyordum. Bir kağıdı daha elimde buluşturup çöp kutusuna yolladığımda bakışlarım o gece defalarca kez olduğu gibi masanın üzerindeki saati bulmuştu. Gece yarısına az kalmıştı.

Murat ise hâlâ dönmemişti.

En son öğlen konuşmuştuk. Tek bildiğim yurtdışından gelen iş ortakları ile akşam yemeğine çıkacaklarıydı. Geç kalacağını bana haber vermek istemişti. Fakat bu kadar gecikeceğini asla düşünmemiştim.

Elim bir kez daha telefonuma uzandı. Rehberdeki ismine tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm. 'Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor...' sesini duyduğumda sıkıntıyla oflamadan edemedim. Yavaş yavaş içime endişe tohumları ekilmeye başlanmıştı üstelik. Saat çok geç olmuştu.

Ellerimi sinirle saçlarımın arasından geçirirken biraz daha bu şekilde beklemeye dayanamayacağımı biliyordum. Ani bir kararla odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladım.

Zorunda kalmadıkça Mercan ailesiyle bir araya gelmemeye çalışıyordum aslında. Canan babaanne harici kimseyle anlaşamıyordum bu evde. Onların da benimle anlaşmaya gönülleri yoktu zaten.

Salondan içeri girdiğimde Semra Hanım ve kızı Selin'i sohbet ederlerken buldum. Beni fark ettiklerinde yüzlerindeki gülümseme soldu ve birbirlerine imalı bir bakış fırlatmayı unutmadılar.

Bu kadınların benimle olan dertlerini anlayamıyordum. Üç ay olmuştu. Murat ile evlenmemizin üzerinden üç ay geçmişti. Ama bu sürede onların tavırlarında hiçbir değişiklik olmamıştı.

"İyi akşamlar," dedim yanlarına yaklaşırken.

Aslında akşamı geçeli çok olmuştu, resmen saat gece yarısını gösteriyordu.

Boş tekli koltuğa geçip oturdum. Konuya nasıl girmem gerektiğini bilemiyordum. Üstelik karşımdaki ikili işimi hiç kolaylaştırmıyorlardı. Ben yanlarına geldiğimden beri suspus olmuşlardı.

"Saat geç oldu ve Murat hâlâ eve gelmedi. Telefonuna da ulaşamıyorum. Acaba başına bir iş gelmiş olabilir mi?" diye sormayı başardım sonunda.

Selin ve Semra Hanım benim bu sorum üzerine birbirlerine bakıp gülümsediler. Sanki benim bilmediğim bir şey biliyor gibiydiler.

"Eminim endişe etmeni gerektirecek bir durum yoktur ortada," dedi Semra Hanım.

"Bence de endişelenmene gerek yok. Ama eğer çok merak ediyorsan, yanındakilerden birini arayıp nasıl olduğunu sorabilirim. İş ortaklarıyla yemeğe çıkacaktı değil mi?"

Sonunda rahat bir nefes alarak başımı salladım. "Evet, yemeğe gideceklerdi."

"Tamam, şimdi nasıl olduğunu öğreniriz."

Selin telefonunda bir numarayı tuşlayarak kulağına götürdüğünde ben de meraklı gözlerle onu izlemeye devam ediyordum.

"Alo, Berrak abla?" dediğinde kaşlarım çatıldı. Berrak'ın bu konuyla olan ilgisini anlamamıştım. "Ağabeyime ulaşamıyoruz da, senin yanında mı acaba?"

Selin bir süre durup karşıdan gelen cevabı dinledi. "Öyle mi? Peki ne zaman eve gelir?"

Oturduğum yer birdenbire dikenden bir yatak olmuş gibi ayağa fırladım. Murat'ın o kadının yanında olduğuna inanamıyordum. İnanmak istemiyordum.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now