~ On Bir ~

4.1K 392 80
                                    


Hayırlı Ramazanlar ve Keyifli okumalar ❤️

Önümdeki içi kahve dolu karton bardağa boş gözlerle bakarken içimde tarifi imkânsız bir sıkıntı vardı. İstanbul'a geldiğim günden bu yana sık sık olan bir şeydi bu aslında. Alaçatı'daki o tasasız mutluluktan eser kalmamıştı artık.

Mutlu mu yoksa mutsuz mu olduğumu bile tam olarak anlayamadığım bir dönemdeydim.

Kocamın ailesi tarafından hâlâ kabul görmemiştim. Bir tek içlerinde Canan babaanne beni de bir torunu olarak görüp bağrına basıyordu.

Oysaki bir ay olmuştu...

Bir aydır kendimi Murat'ın ailesine sevdirmek için her şeyi yaparken buluyordum. Ama nedense yaptığım en ufak şey bile Semra Hanım'ın gözüne batabiliyordu. Ellerimden bir kahve bile içmek istemiyordu. Beni tümüyle yok sayıyor, oğlunun yanına yakıştırmadığını her davranışıyla belli ediyordu.

Sürekli şikayet eden bir eş olarak görünmek istemediğimden, Murat'a çoğu zaman bir şey söylemiyordum. İçimde bir yerlerde hâlâ her şeyin düzeleceğine dair umudu korumaya devam etsem de, gün geçtikçe dayanma gücüm azalıyor gibiydi.

"Asel'im, yine nerelere daldın?" diyen arkadaşımla silkinerek can sıkıcı düşüncelerden kurtulmaya çalıştım.

"Hiç ya, yarın Murat'ın ailesi evde bir davet veriyor da. Ne giysem diye düşünüyordum," diyerek yalan söylemeyi seçtim.

Bundan bir ay kadar önce arkadaşlarıma evlendiğim haberini verdiğimde, onlardan tıpkı beklediğim türde bir tepki almıştım. Selvi, "Aklını mı kaçırdın sen! Tanımadığın bir adamla evlenmekte ne demek oluyor?" diye beni azarlarken, içimizde en romantiğimiz olan Eylül, "O kadar çok mu aşıksın?" diye sormuştu. Onları hislerimin büyüklüğüne inandırmak zor olmamıştı. Özellikle Murat'ı onlarla tanıştırmamdan sonra içleri daha da rahatlamıştı.

Bu yüzden şimdi Murat'a ve onun ailesine karşı cephe almalarından korktuğum için, onlara o evde yaşadığım her şeyi özgürce anlatamıyordum.

Sanki karşıma geçip, 'Bak, yaptığın hatayı gör!' diyeceklerinden korkuyordum.

Her ne olursa olsun Murat'ı ve onunla geçirdiğim anları hata olarak nitelendirmeye hazır değildim.

Murat benim tek doğrumdu. Öyle de kalmalıydı.

"Son dersten sonra alışverişe gidelim o zaman!" diye heyecanla atıldı Eylül.

Aslında hiç alışveriş yapacak havada değildim ama gitmezsem, arkadaşlarımın bir şeylerden şüpheleneceklerinden adım kadar emindim.

"Bana uyar," dedim ve bakışlarımı Selvi'ye çevirdim.

"Olur, gidelim."

***

Okuldan çıkar çıkmaz bir alışveriş merkezine gelmiştik. İlk başta gönülsüz gezsem de, sonraları kafamın dağılmasında yardımcı olmuştu mağaza mağaza dolaşmak.

Birbirinden farklı elbiseleri denerken kızların fikirlerini almak hoşuma gidiyordu. En sonunda siyah, diz üstü biten, kayık yaka sade bir elbisede karar kılmıştık. İçerisinde çok zarif göründüğümü söylemişlerdi. Yarın akşam tanımadığım insanların karşısında sergilemek istediğim görüntü de buydu zaten. Güzel ve zarif olmalıydım. Herkesin gözünde Murat Mercan'ın yanına yakışmalıydım.

"Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordu Eylül alışveriş seansına bir son verdiğimizde.

Saate baktığımda çoktan akşam olduğunu görerek şaşırdım. "Saat altı olmuş bile. Bence yemeğe gidelim."

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now