~ Bir ~

8.1K 506 75
                                    

Merhabalar efendim ❤

Aslında bu kadar kısa bir zaman içerisinde bölüm eklemeyi düşünmüyordum ama aklım bu hikâyemizle o kadar meşgul ki, daha fazla kendime engel olamadım :) Elimde biraz birikmiş bölüm mevcut. Ve hâlâ çalışkan bir şekilde yazmaya devam ediyorum. Bölümlere gelecek yorum ve vote sayısı, yeni bölümün gelme hızını arttıracaktır, bunu da söylemeden geçmeyeyim :)

Umarım beğenirsiniz yeni hikâyemizi.

Keyifli Okumalar

Günümüz

Yağmurlu bir günde çevredekiler ıslanmamak için üstü kapalı bir alan bulma derdindeyken, siz tam tersini yaptınız mı hiç hayatınızda?

Yağmur damlalarının sizi ıslatmasına izin vererek başınızı göğe doğru kaldırdınız mı?

Sanki bu şekilde hayata kafa tutuyormuş gibi hissetiniz mi hiç?

En önemlisi de içinizin huzurla dolmasına izin verdiniz mi?

Kısacası şu hayat koşuşturmacasının içerisinde sadece bir dakika durup, kendinize dinlenmek için fırsat tanıdınız mı?

Benim için bu kadar basitti işte hayatı sessize almak.

Yağmurlu günlerde dışarı çıkar, yüzümü göğe doğru kaldırırdım. Saç diplerimden, ayak parmaklarıma kadar yağmur damlalarının beni ıslatmasına izin verirken, hiçbir şey düşünmemeye çalışırdım. Sadece huzurun o tatlı sesi doluşurdu kulaklarımdan içeriye.

Bunu yaparken de dışarıdan bakanlar tarafından deli gibi göründüğümün ise elbette farkındaydım. Çoğu zaman bunu umursamasam da, umursadığım anlar oluyordu ne yazık ki. Bu sebeple maalesef her yağmur yağdığında kendimi şemsiyesiz bir halde dışarıda bulamıyordum.

Bazen çok istesek bile kafamıza estiği gibi davranamıyorduk. Hayat her zaman bize istediklerimizi altın bir tepside sunmuyordu ne yazık ki. Kurallarımız vardı her birimizin. Başkaları tarafından konulan, bizler tarafından sürekli uygulanan...

Fakat tüm bu kısıtlamalara rağmen sıradan bir pazar sabahı sadece dolaşmak için sahil kenarına kadar gelmişken de önüme çıkan bu fırsatı değerlendirmeden edememiştim.

Başımı göğe doğru kaldırıp gözlerimi sıkıca yumdum. Yağmur taneleri teker teker yüzüme inerken istemsizce kendimi gülümserken bulmuştum.
Içim birden huzurla dolmuştu. Her yağmur yağdığında böyle hissederdim ben, sonuçta yağmur bereket demekti. Şu anda da bu bereketten ben de fazlasıyla nasipleniyordum.

O sırada beni görenler muhtemelen deli olduğumu düşünüyor olmalıydılar. Gerçi cok akıllı biri olduğumu da söyleyemezdim. Zaten akıllı olmanın da insana bir fayda sağladığını görmemiştim bu yaşıma dek.

Günümüzün insanları o kadar sığ görüşlere sahipti ki, akıl yerine bir kadında güzel fiziği tercih eder olmuştu birçoğu.

Sırf bu yüzden işimden olmamış mıydım zaten?

Aslında çirkin bir kadın olduğumu söyleyemezdim ama erkeklerin istedikleri gibi bir cazibeye ve işveye sahip olmadığım da bir gerçekti. Onların istedikleri gibi bir kadın olamıyordum. Olmak da istemiyordum gerçi.

Yaptığım işe gelecek olursak, ben bir moda tasarımcısıydım.

Şimdi diyeceksiniz ki, tasarımcı olmakla cazibenin ne alakası var?

Bence de bir alakası yok aslında ama eğer çalıştığınız şirket sahibi, yerinize daha güzel ve işveli bir çalışan bulduğu için sizi kovuyorsa, çok alakası olduğunu anlamış bulunuyorsunuz acı bir şekilde.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now