~ Yirmi Üç ~

4.9K 487 290
                                    

Merhaba, mutlu Pazarlar ❤️

Bu bölüm biraz geçiş bölümü oldu. Gelecek bölüm biraz hareketleneceğiz ama :)

Keyifle okuyun ❤️

Murat'ı ilk tanıdığım günlerde etrafıyla arasına görünmez duvarlar örmüş biriydi. Kimsenin kolay kolay yanına yaklaşmasına müsaade etmezdi. Sessizce kafeye gelir, kahvesini içer ve kitabını okurdu. Uzunca bir süre bu durum devam etmişti üstelik.

Belki de bu yüzden dikkatimi çekmeyi başarmıştı. Bana gizemli gelen her şeyin peşine düşmek gibi saçma bir huyum vardı zamanında.

Beni bile yanına kolay kolay yaklaştırmamıştı. Elinden geldiğince insanlardan uzak durmaya çalışmıştı, tabii en çokta benden... Benim farkıma varması, yanında bulunmama izin vermesi bile zaman almıştı.

Şimdiyse durum tam tersiydi.

Çocuk yetiştirme kurumuna gittiğimiz günden sonra bulabildiği her fırsatta yanımda olmaya çalışıyordu Murat.

Önceden ayda bir geldiği şirkete iki günde bir gelmeye başlamıştı. Tabii bu durum tüm çalışanların da dikkatini çekmişti. Yüzüme karşı bir şey söylenmese de, büyük patronun eskisinden daha sık şirkete gelip gitme nedenini bana bağlıyorlardı.

Murat asla beni rahatsız edici hareketler de bulunmasa da, şirkete geliş sebebi olduğumu düşünmek bile beni rahatsız edebilecek bir şeydi aslında. Onunla bu kadar sık görüşmek istemiyordum. Çünkü onunla görüştüğüm her an aramıza ördüğüm duvarda çatlaklar meydana geliyordu.

Kalbim onun yakınlığı karşısında savunmasız kalırken, mantığımı dinlemek benim için gittikçe zorlaşır oluyordu. Bu yüzden elimden geldiğince sohbetimizi iş ile sınırlı tutmaya çalışıyordum.

"Valla sen de iyi sabır varmış Asel. İyi dayanıyorsun Murat'a."

Bir akşam üstü benim evimde buluşmuştuk kızlarla. Onlara son bir ayda yaşadıklarımı hiçbir detayı atlamadan anlatmıştım. Eylül'e göre, Murat'a hâlâ delice âşık biri olarak duygularıma direnme konusunda çok başarılıydım. Selvi ise genelde yorumsuz kalmaya çalışıyordu. Sonuçta ikimize de yakın olan tek kişi o'ydu.

"Ondan boşanmaya karar verdiğim günde de ona karşı duygularım vardı Eylül. Maalesef aşk tek başına yeterli olmuyor." Ağzıma bir tane çilek attıktan sonra konuşmaya devam ettim. "Hayır yani, onu da anlamıyorum. Yıllarca Berrak'la gezmemiş gibi, karşıma geçmiş ilan-ı aşk edebiliyor bana! Başka bir kadına ümit verip, beni sevdiğini söylüyor! Bu durumun beni etkileyeceğini düşünecek kadar da aptal üstelik!"

Son sözlerimi öfkeyle söylemiştim. Berrak aklıma her geldiğinde sinirden deliriyordum çünkü. Aralarında bir şey olmadığını söylemiş olsa da, dışarıdan görünen çok ama çok başkaydı işte. İnsanların ağzına laf vermesi bile Murat'a karşı tepkili olmam için yeterli bir sebepti.

"Berrak gerçekten bir arkadaştan fazlası değil gibi," diye mırıldandı Selvi. Bazen Murat'ın avukatlığını yapası tutuyordu işte tıpkı şu anda olduğu gibi.

"Öyle arkadaş mı olur? Kadın gittiği her yerde peşinde! Senin, benim ya da Eylül'ün var mı öyle 'yakın' arkadaşları?" diye sordum yine aynı sinirle.

"Demir var ya?" dedi bu sefer Selvi.

Elimde olmadan güldüm. "Demir benim ağabeyim gibi. Bunu sen de biliyorsun Selvi."

"Berrak da onun kız kardeşi gibidir belki."

Kırmızı şarabımdan bir yudum aldım. En yakınım olan kişi bile Murat'ın yaptıklarına kılıf uydurmakla meşgulken ben kime neyi anlatıyordum acaba? "Bu kadar yeter! Murat konusunu kapatıyoruz. Bundan sonra onunla aramızda hiçbir şey olamaz. Bu konuda çok kararlıyım."

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now