~ Yirmi Beş ~

4.9K 513 180
                                    

Merhaba...
Kısa bir aradan sonra geri döndüm ama gördüğüm kadarıyla yorum ve beğeni sayısında hiçbir artış olmamış.

Keşke okuyan herkes sol alt köşedeki yıldıza dokunsa da, bana da moral olsa.

Bu bölüm biraz kısadır ama merak etmeyin, yeni bölümü fazla geciktirmeyeceğim.

Keyifli okumalar olsun ❤️

Dudaklarımın üstünde hareket eden dudaklar tüm hareket kabiliyetimi elimden almış gibiydi. İlk başta omuzlarına götürdüğüm ellerimle onu kendimden uzaklaştırmaya çalışmış olsam da, dudaklarımın gittikçe daha tutkulu öpülmesi karşısında iyice güçten düşmüş gibiydim.

Bu durumda olmamamız gerektiğini bilmek bile çare olmuyordu şu anda bana.

Tek yapabildiğim aklımı başımdan alan dudaklara karşılık vermemekti. Elimden geldiğince Murat'ın kollarının arasında hareketsiz bir şekilde durmaya çalıştım. Bir süre sonra Murat bu tek taraflı öpücüğüne bir son verdiğinde ise rahatlamıştım. Buna rağmen dudakları hâlâ dudaklarımın üstündeydi. Benden uzaklaşamıyormuş gibi çaresizce derin soluklar alıp veriyordu.

Aklımı toparlayabilmem için onun bir an önce benden uzaklaşması gerekiyordu. Bu şekilde durmaya devam ettikçe ben kendimi kontrol etmekte açıkçası çok zorlanıyordum.

Murat dudaklarını tekrar dudaklarıma sürttü yavaşça. Sanki kendime ne denli zor hakim olduğumun farkındaymış gibiydi. Ellerimin altındaki omuz başlarını sıktım. İtmeye yeltenmek istediğimde bu sefer alt dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.

Hiç adil oynamıyordu. Ona karşı zaafım olduğunun farkındaydı ve bu durumu sonuna kadar kullanıyordu.

"Senden sonra kimseyi öpmedim, kimseyi seni sevdiğim gibi sevemedim," diye fısıldadı dudaklarımın üstüne doğru.

Bana böyle cümleler sarfetmemesi gerekiyordu. Ona karşı koymak benim için yeterince zordu zaten. Bu durumu daha da zorlaştırmaya hakkı yoktu.

"Adın gibi, dudakların da bal gibi," dediğinde küçük bir öpücük daha kondurdu dudaklarıma. O anda tek gözümden bir damla yaş süzüldü. Dudakları çok geçmeden o yaşı da sildi. "Ağlama. Senin ağlamana dayanamıyorum. Sırf sen daha fazla üzülüp ağlama diye gittim ben, ama daha fazla gitmeye gücüm yok, Asel. Lütfen sana gelmeme izin ver. Daha fazla kapı önünde bırakma beni. Sensiz yoluma devam edemiyorum ben."

Kalbim bu sözler karşısında titriyordu. Mantığımın sesi ise gittikçe kısılıyor gibiydi. Duygularım dümeni ele geçirmek üzereydi.

Murat önce alnıma, sonra da iki gözümün üstüne öpücüklerini bırakırken, son direncimi de kırmayı başardı. O an her şeyi boşvermeye karar verdim. Ne geçmiş, ne bugün ne de gelecek önemliydi artık benim için. Sadece anı yaşamak istiyordum. Tıpkı yıllar önce olduğu gibi içimden geleni yapmak istiyordum.

Ellerim geniş omuzlarından yukarı doğru çıkarken, sabah uyandığımda bu geceden dolayı büyük bir pişmanlık duyacağıma emindim aslında, ama bunu bilmek bile ellerimi Murat'ın ensesindeki saçların arasından geçirmeme, ardından da parmak uçlarımda doğrulup tutkuyla dudaklarına kapanmama engel olamamıştı.

Benden bu atağı beklemeyen adam ise önce kaskatı kesilmiş, ardından inleyerek dudaklarımı öncekinden bile daha büyük bir açlıkla ele geçirmişti. Şimdi onun elleri benim belimde, benim ellerim ise hâlâ ıslak olan saçlarının arasında dolanırken delicesine öpüşüyorduk. Yılların özlemini bir an önce gidermek ister gibi aceleciydik. Ayrıca yıllardır birbirimize fazlasıyla hasrettik de. Bu nedenle farkında olmadan sert davranıyorduk. O an canım yanıyor olsa bile hissedemiyordum. Aklımda olan tek düşünce Murat'ı ne kadar çok özlemiş olduğumdu.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now