~ On Sekiz ~

4.9K 473 172
                                    

Selamlar...
Bölüme geçmeden önce bir konuya değinmek istiyorum.

Murat ile Berrak nişanlı değiller, sadece nişanlanmaları bekleniyor onlardan. Bu yüzden Berrak hep müstakbel nişanlı olarak geçiyor.

Keyifli Okumalar dilerim ❤️

Hayatımın iplerinin ellerimden kayıp gittiğini hissettiğim günleri yaşıyordum. Hiçbir şeyin kontrolü artık bende değil gibiydi. Yıllardır kendimi uzak tutmakta usta olduğum her ne varsa bir anda dibimde bulmamın başka açıklaması olamazdı çünkü. Bana nefes kadar yakındı artık geçmişim. Kaçmaya çalışmam ise faydasızdı. İstesem de uzaklaşamayacağımı biliyordum.

Canan babaannenin son arzusunu dile getirdiği mektubunu okuduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edemezdim. Onun bu isteğini geri çevirmem imkânsızdı. Mantığıma uymasa da benden istenileni yapacak, o şirketin başına geçecektim. Böyle bir şeyin benim için büyük bir şans olduğunun da farkındaydım üstelik.

Zaten bir süredir işsizdim. Ayrıca başarılı bir şirketin genel müdür pozisyonluğuna sahip olmak ileriki yıllarda birçok kapının önümde açılmasına sebep olacak bir şeydi.

Geçen bir haftalık sürede tüm artıları ve eksileri yan yana koyup, ağır basan tarafın artı kısmının olduğunu da görmüştüm. Bu sebeple şu anda bundan sonra çalışacağım şirkete gitmek için hazırlanmakla uğraşıyordum.

Dün kızlarla birlikte alışverişe çıkmıştık. Bir şirket sahibesinin ve aynı zamanda genel müdürünün her zaman şık görünmesi gerektiğini düşünüyorlardı ki, bu konuda kesinlikle onlara hak veriyordum.

Boy aynasının karşısına geçerek son halimi inceledim. Bileklerimde biten dar paça siyah kumaş bir pantolon, askılı bir bluz ve onun üzerine de siyah ceketimi giymiştim. Saçlarıma da maşa yardımıyla hafif dalgalı bir görünüm kazandırmıştım. Makyajım ise oldukça sade tonlardaydı. Bence güzel görünüyordum. Ne fazla ne de az...

İçimdeki heyecanı dindirebilmek adına ise yapabileceğim hiçbir şey yoktu ne yazık ki. Bunu bilerek evden çıkıp bir taksiye atladım. İlk gün toplu taşıma araçlarında sürünmek istemiyordum ki yakın bir zamanda kendime bir araba almayı kesinlikle kafama koymuştum. Bir şirketin genel müdürü sıfatına sahip olmak sanki bunu mecburi kılmış gibiydi.

Şirketin bulunduğu plazanın önüne geldiğimde ilk önce dev binaya uzun uzun bakmaktan kendimi alamadım. Hayallerimin bile ötesindeydi burada bulunmak. Üniversiteden mezun olduktan sonra küçük ama başarılı bir şirkette tasarımcı olarak çalışmaya başlamıştım. Uzun bir sürede çalıştığım yerden memnundum da. Fakat sonrasında başkasına yer açmak için işten kovulmuş olmayı uzun bir süre hazmedememiştim. Yaşadıklarımı hak etmediğimi biliyordum ama herkes gibi benim de yerimin doldurulabileceğini acı da olsa kabullenmiştim en sonunda.

Şimdiyse buradaydım... Hayallerimde bile yer vermeye çekindiğim binanın önünde bir şirket sahibi olarak dikiliyordum.

Tüm bunları Canan Mercan'a borçlu olduğumu ise biliyordum.

Hayatımda sadece kısa bir zaman bulunmuş olsa da, tüm ömrümü etkileyecek kararlar almıştı o tatlı babaanne. Onun hakkını ne yaparsam yapayım asla ödeyemezdim.

Geldiğimin aksine daha kararlı adımlarla plazadan içeri girdim. Danışmaya kadar ilerledikten sonra bana gülümseyerek bakan kıza, "Merhaba, ben Asel Bilgin. Mercan Design'dan Filiz Hanım beni bekliyordu," dedim.

"Tabii Asel Hanım, Filiz Hanım'a geldiğinizi hemen haber veriyorum."

Yaka kartından isminin Derin olduğunu öğrendiğim kız eline telefonunu alarak bir numarayı tuşladı. Kısa bir görüşmenin arkasından tekrar bana doğru döndü. "Filiz Hanım geliyorlar. İstiyorsanız ilerideki koltuklara geçip bekleyebilirsiniz."

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now