~ On Dokuz ~

4.9K 508 191
                                    

Keyifli okumalar dilerim ❤️

4 Yıl Önce

Mevsimlerden kış olmasına rağmen güneşli bir hava vardı İstanbul'da. Selvi zaten her konuda olduğu gibi bugün de şanslıydı. En azından korktuğu gibi düğün gününde gelinliği çamura bulanmayacaktı.

"Çok heyecanlıyım! Heyecanımı yatıştıracak bir şeyler söyleyin bana!"

Pencereden dışarıya odaklı olan bakışlarımı gelinliğinin içerisinde tıpkı prenseslere benzeyen arkadaşıma çevirdim. Dudaklarım istemsizce bir gülümsemeyle kıvrılırken, yanına doğru yürüdüm. Eylül hâlâ aynada görüntüsünü kontrol etmekle meşguldü. Halbuki buna hiç ihtiyacı yoktu. Şarap rengi elbisesinin içerisinde nefes kesici görünüyordu.

Selvi'nin yanına geçip otururken ellerini tuttum. "Bence bu anın tadını çıkarmalısın Selvi'm. Çok güzel görünüyorsun, hem de sevdiğin adamla evleniyorsun. Senin heyecandan yerinde duramaman kadar doğal bir şey yok."

"Haklısın ama kalbim duracak gibi hissetmem de normal mi?"

Bu soruya verebileceğim bir cevabım yoktu aslında. Çünkü bu zamana kadar onun yerinde hiç olmamıştım. Evliliğim bile aceleye gelmiş, kıyılan sade bir nikâhla dünya evine girmiştim. Düğün yapılmamıştı.

O zamanlar bir düğün istemediğime ise emindim. Şimdi Selvi'nin bu mutlu anlarına şahit oldukça içimde bir burukluk hissetmeden edemiyordum ama.

Birçok şeyin içimde kalmış olduğunu daha iyi görebiliyordum.

Mehmet, ailesiyle gelip Selvi'yi anne ve babasından istetmişti. Benim ise böyle güzel bir anım olamamıştı. Belki bir anne ve babaya sahip değildim ama o zamanlar Melahat annem vardı hayatımda. Beni ondan bile istememişti Murat. Böyle bir arzum da hiç olmamıştı zaten.

Neden sanki o zamanlar aşkın gözümü bu kadar kör etmesine izin vermiştim ki?

"Asel, iyi misin?"

Uzun süredir sessiz kalmamdan dolayı endişelenen Selvi'ye gülümsedim. Böyle güzel bir günü ona zehir edemezdim.

"İyiyim."

Selvi bir anda kendi heyecanını unutmuş gibi bana endişeli gözlerle bakmaya başladı. "Sonra da iyi olacaksın, değil mi?"

Yüzümdeki zayıf gülümseme de silindi o an. Bizi bir süredir biraz uzağımızda dinleyen Eylül de diğer yanıma geçip oturdu. Arkadaşlarımın benim için endişelendiklerini görebiliyordum. Bugünün gelmesinden ne kadar korktuğumu onlara asla söylememiştim oysaki.

"Deneyeceğim," diye fısıldadım.

"Bazen seni yanımda olmaya zorladığım için kendimi dünyanın en kötü arkadaşı gibi hissediyorum. Ama sensiz de evlenmek istemiyorum ben! Bencilim Asel, ne olur affet beni. Keşke böyle olmak zorunda olmasaydı. Keşke Mehmet'e âşık olmasaydım diyemiyorum ama keşke siz hiç ayrılmasaydınız. Benim için hâlâ birbirinize aitsiniz siz."

Gülmekle kızmak arasında kaldığım o kısa sürede, Eylül de konuştu. "Ben de Selvi gibi düşünüyorum. Sizin evliliğiniz bu kadar kolay bitmemeliydi."

"Bu konuyu açmayalım lütfen. Senin yanında olmayı ben de istiyorum Selvi. Eski kocamla senin düğününde karşılaşacak olmak benim için kötü olsa bile, senin yanında kalmaya devam edeceğim. Ama lütfen daha fazla konuşmayalım bunu."

"Sadece karşılaşmakla kalmayacaksınız ama. Murat, Mehmet'in nikâh şahidi olacak, sen ise benim."

"Eminim bu durumla başa çıkabilirim Selvi. Sonuçta kötü bir şekilde ayrılmadık biz."

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now