26.BÖLÜM: KARŞILIKLI SUSKUNLUKLAR

283 11 1
                                    

Hepinize iyi okumalar canlarım. 🌙

 🌙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Aynadaki yansımama bakarken hala kendimi garip hissediyordum, bunun tek nedeni omuzlarıma kadar ancak değen kısa saçlarımdı. Bu görüntüden memnun olmadığım için değildi hissettiğim gariplik, aksine hoşuma gidiyordu ama hayatımda ilk defa bu kadar kısa saç kullandığım için üstünden günler geçmesine rağmen kendime dudak bükmeden bakamıyordum. Derin bir nefes verdim ve dudaklarımı rahat bıraktım, parmaklarımla saçlarımın ucunu tutarken gözlerimin önüne Çağan gelmişti. Büyük bir dikkatle saçlarımı kesmiş olsa da hala dengesiz bir hizaya sahipti ki bu beni güldürse de bir ara işini bilen birine müdahale ettirmemin iyi olacağını aklıma not ettim. Elimi aşağı indirdim ve giydiğim kıyafetlerime bir kere daha göz gezdirdim. Üstüme beyaz, ince bir body, altıma ise açık renkte bol paça bir kot pantolon giymiştim. Yüzüme herhangi bir şey sürmemiş olmama rağmen iyi görünüyordum, saçlarım ise zaten açık bir şekilde kulaklarımın arkasında duruyordu. Yüzüm gibi kendimi ruhsal anlamada da iyi hissediyordum, bunun için birçok neden olmasına karşılık benim için en önemlisi Betüş'ün tamamen Ankara'dan taşınmış olmasıydı.

Onunla en son ki konuşmamızın ardından tam bir hafta sonra buraya taşınmıştı, anlattığına göre aralarında büyük bir tartışma yaşanmasına rağmen İbrahim'le birlikte yaşamaya razı olmuştu. Havaalanında onu ben almaya gitmiştim, gelişinin üstünden iki gün geçmiş olmasına rağmen adamakıllı görüşüp konuşmamıştık çünkü Betüş'ün işleri başından aşkındı. Hem düzenini kurup hem de bazı kişisel işlerinin bitirdikten sonra ancak bugün görüşmek için fırsat bulabilmiştik, gelişinin şerefine hep birlikte akşam yemeği yiyecektik. Bu yemeği düzenlenmesine memnundum, günlerdir çocukları da görmemiştim ve emindim ki onlarla birlikte zaman geçirmek sadece bana değil, hepimize iyi gelecekti.

Salonda telefonla konuşan Çağan'ın da benim gibi düşündüğünü umdum. Onunla birlikte, bir hafta önce koltuktayken yaptığımız konuşmadan sonra yakınlığımız bozulmamıştı. Hala ara sıra canını bir şeyler sıkıyor ve belliydi ki ablası tarafından rahat bırakılmıyordu ama o bir şekilde üstesinden gelebiliyordu. Keşke onu sıkan her şeye bir son verebilsem diye iç geçirirken en azından uzun zamandır beklediğim yakınlığımıza geri kavuştuğumuz gerçeğine sığınmaya çalıştım. Zaten hiçbir sorunun olmamasını dilemek anlamsızdı, hayat maalesef sadece güzel anılara sahibi olmamıza izin vermiyordu. Bu düşünceme karşın yeniden dudağımı büktüm, ardından daha fazla oyalanmamak için arkamı dönerek yatak odasından çıktım. Kısa sürede salona girdiğimde Çağan ayaklanmıştı, daha ben ona seslenip seslenmeme kararı verememişken telefonunu kapattı ve bana doğru gelmeye başladı. Kapıda durduğumu fark edince birden şaşırdı ama bu kısa sürdü, hızlı adımlarla gelmeye devam ederken rahat bir ifadedeydi.

"Kiminle konuşuyordun?" diye sordum birlikte dış kapıya doğru giderken, oldukça uzun bir konuşma olduğu için merak etmiştim.

"İşlerle ilgili," dedi sanki bu soruyu bekliyormuş gibi bir netlikle, uzanıp ceketini giydiğinde dediğine inanmamak için bir neden yok gibi görünüyordu. "Aldın mı hediyeyi?"

MESELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin