21. BÖLÜM: DOĞRU VE YANLIŞ

259 18 4
                                    

Hepinize iyi okumalar canlarım. 🍂

 🍂

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*

Yanan gözlerimi ağır ağır kırparken bir ölü gibi uzandığım yataktaki bedenime karşılık iç dünyamda kıyametler kopuyordu. Bir ara tamamen sessizliğe gömülmüş olan zihnim şimdi öyle bir gürültüyle dolup taşıyordu ki bazen bundan kurtulamayacağımı düşünüyordum. Sanki ne yaparsam yapayım zihnimdeki düşünceleri susturamayacaktım, ne yaparsam yapayım içimdeki karanlığa ışık doğmasına neden olacak tek bir his bile bulamayacaktım.

Dünden beridir uzandığım bu yatak sanki bir taşın üstünde yatıyormuşum gibi beni dondursa da, açık duran pencereden rüzgar ve yağmurun sesi geliyor olsa da, ne üstümü örtmek istiyordum ne de ısınmayı. Üşümeyi, hatta hiçbir şey hissedemeyecek kadar donmayı arzuluyordum, öyle ki bunu elde edebilmek için üstümdeki kazağı bile çıkarmış, sadece askılı bir atletle yatıyordum. Aldırmadım, bunların şu anda hiçbir önemi yoktu benim için. Önemi olan bir şey var mı diye düşündüm, zihnimde cümleler belirse de o karmaşıklığın arasında doğru olanı bulup seçmek çok zordu.

Babamın gelişinin üstünden iki gün daha geçmişti ve içinde olduğum bu ikinci günde, sanki o lafları az önce duymuşum gibi hepsini çok net bir şekilde hatırlıyordum. Onun, benim için bir değeri olmadığını çok uzun zaman önce anlamış ve kabullenmiştim, hele ki üstümden yaptığı o antlaşmadan sonra benim için tamamen bittiğini de biliyordum. O zaman neden hala onun sözleriyle bu kadar ilgileniyordum? Neden hala gözlerimin önünden o alaycı ifadesi gitmiyor, neden hala beni bu duruma düşürmesine izin veriyordum? Ondan değil ama sonrasında yarattığı bu durumdan nefret ediyordum. Beni, onu düşünmek zorunda bırakmasından, bu bir türlü kurtulamadığım karmaşa içine düşmeme neden olmasından nefret ediyordum ve bu yakıcı his o kadar kuvvetliydi ki nefesimi bile kesmeye yetiyordu.

Oysa çok uzun zamandan beri hayatımda yoktu, onsuz geçirdiğim o günler ne kadar da ferah, ne kadar da huzurluydu. Neden yeniden karşıma çıkmıştı, neden düzenimi alt üst etmişti? Bir yanım benimle birlikte bu isyana eşlik ederken diğer yanım hayatımın o şekilde sürüp gideceğinin garantisini bana kimin verdiğini sorarak bu isyanıma inanamıyordu. Kimsenin bana geleceğe dair bir garanti vermediğini biliyordum ama en azından peşimi bırakmış olsalardı, şu andan daha iyi bir anda olacağımı biliyordum.

Her ne kadar bu eve hapsolmadan önce Çağan'la aramızda bir gerginlik meydana gelmiş olsa da bunun o döndüğünde biteceğini, yine eski hallerimize döneceğimizi biliyordum. Şimdi ise görmeyi istemediğim iki insan hayatıma müdahale ederek, beni kendi çıkarları uğruna kullanarak bu eve ve kurtulduğumu sandığım bu hayata tekrardan mahkum etmek istiyorlardı.

İsyan etmekte haklıydım, hayatın bana bu kadar acımasız davranmasından dolayı kızgın olmakta da haklıydım.

Herkesin yaşadığı gibi sıradan bir hayat istiyordum sadece; sevdiğim insanlarla birlikle, kendi kurduğum dünyamda günlerimi geçirmek istiyordum ve bunun bile bana çok görülüyor olmasını hazmedemiyordum.

MESELWhere stories live. Discover now