13.BÖLÜM: BEDELİ VAR

455 32 1
                                    


Oy ve destekleriniz için teşekkür ederim, iyi okumalar!

*
Bedenimde üstüme atılmış bir toprağın ağırlığını hissederken, tam tersi bir şekilde hiç olmadığı kadar içimi boş hissediyordum. Beni ele geçiren ve günlerdir yakamı bırakmayan bu boşluğun nedeni neydi, çözemiyordum. Zihnimde dönüp dolaşan sesler kime aitti, karar veremiyordum.

Kendimi aynı anda hem bu kadar boş hem de bu kadar nasıl acı içinde hissedebildiğimi anlayamıyordum.

Beni bu hale sürükleyen kişiyi anımsamamak için, onu hayatımın bütün detaylarından silmek için her şeyi feda edebilirmişim gibi hissetmeme rağmen, nasıl olmuştu da benliğimdeki yeri daha da netleşmişti?

Bir belirsizlik içinde yıllardır yaşamımı sürerken ve hep bir netliğe kavuşmanın hayalini kurmuşken, bugün kavuşmuş olduğum o gerçekliğin canımı bu kadar çok acıtmasını kabullenemiyordum.

Kendimi istediğim zaman her şeyi yapabileceğime inandırdığım, o sarsılmaz kararlılık içinde tüm dünyayı yakabilecekmişim gibi hissettiğim zamandan, sadece kendimi yaktığımı hissettiğim bu zamana nasıl gelmiştim?

Neden hayatımdan çıkmasını sürekli arzuladığım kişinden sonunda kurtulmuş olmama rağmen ardından üzüntüsünü duyabiliyordum?

Neden tek başıma uzandığım bu koltukta, sadece kendimle olduğum halde, büyük bir kalabalık içindeymiş gibi hissediyordum?

Bu kalabalığı oluşturan kişilerden birinin babam olduğunu bilmeye tahammül edemiyordum. Onu düşünmek istemiyordum, en son gördüğümde bana savurduğu o cümlelerini hatırlamak istemiyordum. Yaptıklarına alışkındım ben, onun yüzünden hala üzülüyor olamazdım, hala onun üstümde bu kadar etki bırakmasına izin veremezdim.

Yoktu işte, benim için artık ölü bile değil sadece bir hiç olmuştu. Onu, karıştığı hiçliğinde bırakmalı ve arkamı dönerek ardıma bile bakmamalıydım ama sanki görünmez bir şeyle ona bağlanmışım gibi, her ileri doğru adım attığımda bir adım geriliyordum. Ben, kendimi ondan çekmeye çalıştıkça ona daha da yaklaşıyormuşum gibi hissediyordum ve bundan nefret ediyordum. Neden kurtulamıyordum ondan, neden yüzü gözlerimin önünden gitmezken sesi hala kulaklarımda yankılanıyordu?

Uzandığım yerde, üstümde herhangi bir örtü olmamasına rağmen ağırlığımın daha da arttığını hissettim. Bir çölü andıran gözlerimle baktığım hiçbir yeri görmeyerek öylece boşluğa dalmışken aslında tüm bu sorularımın bir cevabı olduğunu biliyordum. O gün, yaşanan tartışmadan sonra babamın büyük bir kararlılıkla beni tehdit ettiği o cümlesi yüzünden ondan kurtulamıyordum.

Öyle bir tehditti ki bu adeta tüm düşüncelerimin, tüm duygularımın, tüm hayallerimin hatta tüm geleceğimin önüne bir set çekmişti ve açıkça onun izni olmadan kendi hayatımda istediğimi yapamayacağım gerçeğiyle beni baş başa bırakmıştı.

Babamın dediği şeyi yapacağını o kadar iyi biliyordum ki günlerdir elimi kolumu bağlayan da buydu. Nejat'tan kurtulmamın bedelini beni annemden uzaklaştırmak olarak önüme sürmüştü ve beni bir girdabı andıran bu ikilemin içinde yapayalnız bırakmıştı.

O günden beri hiçbir haber alamadığım annemin bu tehditten haberi olup olmadığını bile bilmiyordum, varsa bile onun da hiçbir şey yapamayacağına adım gibi emindim çünkü babamın iradesi bükülmez bir demirden yapılmaydı.

O, karşısındaki insanları sadece birer oyun hamuru olarak görürdü; canının istediğini eline alır, yine istediği gibi bir şekle sokar ve tekrardan yerine bırakırdı. Bana olan öfkesinin temelinde yatan da buydu; hiçbir zaman onun beni istediği gibi bir şekle sokmasına izin vermemiştim. Bu farkındalığı, geçirdiğim bu günler içinde daha yeni yeni kabulleniyor olmama şaşıyordum çünkü bu zaten en başından beri apaçık bir gerçekti.

MESELWhere stories live. Discover now