22.BÖLÜM: GİTMEK Mİ KALMAK MI

274 18 1
                                    

Oy ve destekleriniz için hepinize teşekkür ederim, iyi okumalar.

*

Büyük bir huzursuzluk içinde yerimden kıpırdandım, bir yükseklikten düşüyor hissiyle kapalı gözlerimi açarken derin derin nefesler alıp veriyordum. Gözlerimi boğuk bir aydınlığın hakimi olduğu odada gezdirmeye başladığımda birden nerede olduğumu anlayamadım, endişe içinde doğrulmaya çalıştım ama sırtımda hissettiğim ağrı buna engel oldu. Başım yeniden yastığa düşerken sırt üstü dönmek istedim, bu sefer de kolum bana engel oldu, dönüp baktığımda kolumun iç kısmına takılmış olan kelebeği ve peşindeki serumu görmek, şaşkınlıkla dolmama neden oldu.

İlk defa gördüğüm bir şeye bakıyor gibi uzun uzun koluma ve metal ayaklıktaki seruma bakındım, ardından gözlerimi oradan çekip yeniden odada gezdirmeye başladığımda nerede olduğumu ve buraya nasıl geldiğimi bu sefer çok geçmeden hatırladım.

Evimdeydim. Kendi yatak odamdaydım ve bunu fark etmek öylesine bir rahatlığı peşinden getirdi ki tüm bedenim boşalır gibi oldu, gözlerime sevinç gözyaşları biriktiği sırada bu gördüklerimin bir rüya olmamasını dilerken buldum kendimi. Engel olamadığım gözyaşlarım şakaklarımdan kaysa da durmadım, öylesine inanılmaz bir sevinç beni ele geçirmişti ki birden dayanamayarak güldüm. Yeniden sağıma doğru döndüğümde üstümdeki örtüyü bu yataktan koparılmamak ister gibi sıkıca kavradım. Sonunda buradaydım işte, o lanet evden ve adını bile anmak istemediğim o kişiden kurtulmuştum. Kendi kendime onaylamak istercesine başımı sallarken pikeyi daha da sıkı tuttum, burnumu çekerek tüm detaylarını yeniden ezberlemek istediğim bu odaya bıkmadan usanmadan izlemeye devam ettim.

Artık gözyaşlarım durmuş, sadece burnumu çekmeye başlamışken ağrıyan gözlerime rağmen inat etmiş gibi gözlerimi kapatmaya direndim.

Geçen saatlere karşılık ne hala burada olabildiğime, ne de o evden çıkmış olduğuma inanamadığım için bunun bir rüya olmasından korkuyor, eğer öyleyse diye bir an olsun gözlerimi bile kırpmıyordum. Yutkunurken pikenin altındaki bedenime bakmak istedim, değiştirilmiş kıyafetlerimi görünce duraksadım. Buraya geldiğim o an ve açılan kapıda gördüğüm yüzler aklıma düşünce garip bir his içimde uyandı, hızla yatak odasının kapısına doğru baktım ama görünürdeki koridorda hiç kimse yoktu.

Dış kapıda yere kapaklandıktan sonra bayılmış olmalıydım ki o andan sonrasını hatırlamıyor, zaten gözümü ilk defa şimdi açıyordum. Ne kadar saat ya da gün geçtiğini bilemeyerek pikeyi yeniden üstüme örttüm, ağrıdan sızlayan bedenim kıyafetlerimi Sevil ve Çağan'ın yardımıyla değiştiği fikrini uyandırmıştı ben de. Öyle olmalıydı, hala nemli olan saçlarımla direkt yatağa yatırılmış ve artık nasıl bir haldeysem, doktor bile çağırılmış olmalıydı. Yeniden kolumdaki kelebeğe baktım, kendimi bir nebze olsun iyi hissettiğime inandırmaya çalıştım ama o kadar kolay olmadı.

Ne bedenimdeki acı da ne de içimi titreten duygularımda hiçbir değişiklik yoktu, sadece omuzlarımdaki o yük ve artık güvende olduğumu bilmenin bir rahatlığı içindeydim.

İyice iki büklüm olduğumda çok geçmeden hala peşime takılı olan düşüncelerim ortaya çıkarak bana tüm gerçekleri hatırlattı, uzun bir süre geçirdiğim o karanlık günleri unutamayacağımı gözlerimin önüne şimdiden düşmeye başlamış görüntülerden anladım. Aklıma ilk gelen şey, o evdeki son günümde çatıdayken yaşadığım o an olurken yüreğimi engel olamadığım bir tedirginlik kapladı, yine engel olamadığım sorularım gün yüzüne çıktı.

O andan sonra Nejat nereye gitmişti? Tüm o kapı pencereleri neden açmış, neden evden gitmeme izin vermişti? Beni çatıda bulduktan sonra ne hale düştüğünü kendi gözlerimle görmüş olsam da tek nedenin ben olduğuna inanamıyordum. Başıma ne iş getirdiğim umurunda olsaydı beni çoktan bırakmış olurdu, durup da neden o andan sonra kapıyı açmıştı, buna bir türlü akla yatan bir cevap bulamıyordum.

MESELWhere stories live. Discover now