20.BÖLÜM: İKİ BEDEN TEK RUH

349 18 0
                                    

Ölüm sessizliği denilen durumun şu anda tam ortasındayken, bu ana uygun düşmeyen bir canlılık haline bürünmüştüm. Dakikalar önce beni terk ettiğine inandığım kelimelerim, yanlarına yandaşlarını da alarak geri gelmişti ve daha ben ne olduğunu anlayamadan zihnimde sıralı cümleler haline dizilmişlerdi. Tek yapmam gereken, dudaklarımı aralamak ve beni aşağılan bakışlar atan bu adama var olan bütün cevaplarımı vermekti.

"Haydi," dedi Nejat alayla gülerken, sesinin titreme nedenini anlayamamıştım. "Koy bakalım kendini benim yerime, aldatılmak nasıl bir duyguymuş anlat bana,"

Yüreğimin sıkıştığını hissetmeye başlıyordum. "Ben seni aldatmadım," dedim tek nefeste, Nejat mümkünü varmış gibi daha da gerildi ama gözlerinde merak kırıntıları gelip geçmişti. "Eğer bizim normal sayılacak bir evliliğimiz olsaydı, eğer sen benim değer verdiğim biri olsaydın ancak o zaman dediğin gibi bir aldatma söz konusu olabilirdi ama böyle bir şey bizim aramızda yok,"

"Bakıyorum da bahanelerin dünden hazır," Nejat inanamıyor gibi başını iki yana sallarken hayal kırıklığı yaşıyormuş gibi bakıyordu. "Susup özür dileyeceğin hatta belki inkar edeceğin yerde utanmadan karşımda konuşabiliyorsun,"

"Utanmamı gerektirecek hiçbir şey yapmadım ben," tüm benliğimi ele geçirmiş bir kararla ona bakarken peş peşe dizilmiş olan cümlelerim teklemeden ağzımdan dökülüyordu. "Durup bir anlığına da olsa tarafsızca düşünebilirsen bunu sen de görebilirsin,"

"Ben sadece kocasını aldatan bir kadın görüyorum," dedi ezici bir sesle, benim gibi sarsılmaz bir kararlılık içindeydi ama tutmaya çalıştığı o öfkesi yüzünde çoktan can bulmuştu. "Hangi bahaneyi öne sürersen sür bu gerçeği değiştiremezsin,"

"Bunların hiçbiri bahane değil, asıl benim söylediklerim değişmez gerçekler," tıkanır gibi olduğum için yutkundum, bir yandan ona kendimi açıklamak zorunda kalmanın rahatsızlığı içindeyken diğer yandan sanki konuştukça rahatlıyordum. "Sakın beni aşağı çekip de kendini üstün tutmaya çalışma,"

"Ben kendimi üstün tutmuyorum ama sen o kadar aşağıdasın ki aynı yerde olduğumuzu kendin bile göremiyorsun," Nejat gülmeye çalıştı, bu zorlama da olsa alaycı tavrı kızgınlığımı körüklemişti. "Nasıl bunu yapabildin? Kendini bu pozisyona düşürmeyi nasıl yedirebildin?"

Dişlerimi sıkarak ona bakarken birden bir şeyi fark etmiştim. Nejat, her ne kadar öfke içinde olsa da, hayatımda birinin olduğunu biliyor olsa da bunun kim olduğuna dair bir fikri yoktu çünkü eğer olsaydı şimdi asla karşımda duruyor olmazdı. Aklıma düşen Çağan, endişemi dürtüklerken yeniden yutkundum, öncelikle Nejat'ı alt etmem gerektiğini bildiğim için başımı dikleştirerek ona doğru bir adım attım.

"Bana bahaneler uydurduğumu söylüyorsun ama asıl bahanelerin ardında sığınmaya çalışan sensin," dedim, kızgınlığımdan beslenmek istediğim için ellerimi iki yanımda yumruk yapıp yangımın beni ele geçirmesine izin verdim. " Ben artık senden bağımsız bir kadınım ve canım ne isterse onu yaparım; ister birini severim, ister ömrümün sonuna kadar bekar kalırım. Ne yaptığım seni artık ilgilendirmez."

"Öyle bir ilgilendirir ki," dedi hemen, sert sesine öfke saçan bakışları eklenince ortaya korkutucu bir görüntü çıkmıştı. " Sen hala benim karımsın, anladın mı? Hala bana bağlısın, duyuyor musun?"

"Ben, senin karın değilim," dedim kelimelere tek tek bastırarak, bu cümleyi yeniden kurmuş olmanın rahatsızlığı içindeyken ağzımın tadının bile bozulduğunu hissetmiştim. " Ben, senin hiçbir şeyin değilim ve saçmalıkların artık canıma tak etti!" birden öyle bir bağırdım ki şaşıran sadece Nejat olmamıştı. " Sana aylar öncesinden boşanmayı istediğimi söylememe rağmen, hatta yetmeyip davayı açmama rağmen işi yokuşa sürdün, şimdi karşıma geçmiş yaptıklarımla ilgili bana hesap mı sormaya çalışıyorsun? Hala nasıl buna hakkın olduğunu düşünüyorsun, ben de bunu anlayamıyorum!"

MESELWhere stories live. Discover now