7.BÖLÜM: DIŞARIDAN BAKILDIĞINDA

666 66 13
                                    

Gözlerimi diktiğim tavanla kaç dakikadır bakışıyordum, bilmiyorum. Kuruyan gözlerimi ağır ağır kırparken, üşüyordum ve bu histen bir türlü kurtulamıyordum. Derin bir nefes almak istedim ama onu da beceremedim, en ufak hareketimde bile bana kendisini hatırlatmaya ant içmiş boynum, acı içinde yüzümü ekşitmeme neden oluyordu. Kolumu kaldırdım, peşimde tonlarca ağırlık taşıyormuş gibi hissederken, elimi rahatsızlıktan başka bir şey vermeyen boyunluğumun üstüne koydum. Bunu bir dürtü olarak gören zihnim anında harekete geçti ve iki gün önceyi, beni bu hale sokan anıyı gözlerimin önüne getirdi.

Nejat'ın adeta sinir krizi geçirdiği o arabadaki tartışmamızdan geriye bana kalan can sıkan duygular yetmezmiş gibi bir de eşantiyon olarak bu boyunluğu bırakmıştı. Nejat'ın yaptığı o sarsıcı fren yüzünde miydi yoksa tartışmanın başından beri kendimi kastığım için miydi bilmiyordum ama o akşamın ilerleyen saatlerinde inanılmaz bir boyun ağrısı çekmeye başlamıştım. Öyle şiddetlenmişti ki sabaha kadar salonda uyuyamamıştım ve gün doğar doğmaz hemen hastaneye gitmiştim. Doktorum yaptığı muayene sonucunda çok önemli bir sorunun olmadığını, sadece ani hareketlerden kaçınmam gerektiğini söyleyerek bir boyunluk ve birkaç ilaç yazmıştı.

Hastaneden çıktıktan sonra gerekli her şeyi alarak eve geri gelmiştim. Nejat uyanıp da beni salonda, taktığım boyunlukla oturur halde görünce öyle bir şaşırmıştı ki saniyeler boyunca ağzını bıçak açmadan bana bakakalmıştı. O tepkisini yeniden hatırlamak kızgınlıkla gülmeme neden oldu, bir de ne yaptığını bilmiyormuş gibi neyim olduğunu sormasına iç geçirmeden edemedim. Neyse ki onun da ilgisi beş dakikadan fazla sürmemişti, her zamanki gibi evden çıkarak işinin yolunu tutmuştu.

Elimi boynumdan çekip bu can sıkan anıyı unutmaya çalıştım. Ondan hiçbir şey beklediğim yoktu, bu iki günde de benimle neredeyse yüz yüze gelmemiş olmasından dolayı seviniyordum. Ne onun bana ne de benim ona söyleyecek tek bir kelimemiz bile kalmamıştı, o yüzden bu uzaklıktan sadece memnuniyet duyuyordum.

"Kızım?"

Annemin sesini duymak irkilmeme neden olurken ani bir hareketle ona dönmeye çalıştım ama boynum buna izin vermedi. Acıyla kaşlarımı çattığımda annem hızla yanıma gelmişti.

"Dur kızım, aniden hareket etme," elimi tuttu ve onun yardımıyla uzandığım yerden doğrularak oturur pozisyona geldim. "İyi misin böyle?"

"İyiyim," deyip endişeyle bana bakan anneme sorun yok dercesine gülümsedim. "Otursana,"

"Ne oldu sana?" annem yanıma oturdu ve elini bacağıma koydu, gözlerine yerleşen endişesi canımı sıkmıştı.

"Kaza işte," dedim geveler gibi, annem inanmamıştı. "Telefonda da söylemiştim anne, abartılacak bir şeyim yok,"

"Tamam da nasıl oldu bu kaza?" ısrarcı tavrı akla yatkın bir neden duymadan bu olayı kapatmayacağını söylüyordu.

"Arabada giderken..." diye başlasam da durdum ve yutkundum, ona doğru söyleyemediğimi bilsem de yüzüme inandırıcı bir ifade yerleştirmeye çalışarak devam ettim: " Yanımda giden araba birden önüme geçmeye çalıştı, ben de aniden firene basınca ufak bir kargaşa oldu. Korkudan kasılmışım herhalde,"

"Ne biçim insanlar bunlar?" diye söylenen annem kızgındı. "Düşüncesizlik resmen,"

"Boş ver bunları," diyerek ben de onun bacağına elimi koydum, bana hemen inanmış olmasının garip bir rahatsızlığı içinde yeniden yutkundum. "Takma sen, gerçekten bir şeyim yok,"

Annem, sıkıntıyla nefeslendi ve neyse ki konuyu daha fazla uzatmadı. O mavi gözlerinden hala gitmeyen endişesi içimi burksa da endişelenmekte hakkı olduğunu biliyordum. Anneme tekrardan sorun yor dercesine gülümsedim ama içimde Nejat'a karşı bir kızgınlık oluşmuştu. Onun yüzünden anneme hem yalan söylemiştim hem de bu duruma canı sıkılmıştı.

MESELWhere stories live. Discover now