28.BÖLÜM: BAZI ŞEYLER DİLE GELMEZ

259 12 4
                                    

Karaladığım yerlerde beyazlığını kaybeden kağıtta, artık ortaya iyice çıkmış olan yüze durup baktım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Karaladığım yerlerde beyazlığını kaybeden kağıtta, artık ortaya iyice çıkmış olan yüze durup baktım. Bu yüzün sahibi sanki karşımda, canlı bir şekilde duruyormuş gibi hissederken gözlerim dudağındaki o belirsiz kıvrıma düştü. Bu gülüşün nedeni ortada komik bir şey olduğu için değil, farkında olmadan sunulmuş içten bir eylemden ibaret olduğunu içindi. Aynı gibi görünse de her mimiğinin altında yatan birbirinden farklı nedenler vardır ve bazen bunlar dile gelmese bile ben, en ufak bir değişimden bunların altında yatan gerçeği anlayabilecek kadar Çağan'ı iyi tanıyordum. Aynı şeyin onun için de geçerli olduğunu biliyor, bazı anlarda bunun olmamasını dilerken bulabiliyordum kendimi.

Elbette ki ondan saklamaya çalıştığım sırlarım yoktu, sadece bu gerçeği bilerek onun karşısında durmak bana kendimi çırılçıplakmışım gibi hissettiriyordu. Her insanın kendisine saklamayı istediği bazı düşünceleri ya da belli etmek istemediği hisleri olabiliyordu, aynı şey benim için de geçerliydi ve belki eskiden yapabiliyor olsam da artık hiçbir şekilde kendimi ondan gizleyemediğimi biliyordum. Bu kötü mü diye düşündüm, çok geçmeden olumsuz bir yanıt almadığım için memnun oldum. Zaten olması gereken buydu, ben böyle bir şeye alışık olmadığım için yeni giyilmiş bir ayakkabının ayakta bıraktığı o rahatsızlık hissiyle dolabiliyordum bazen.

Gözlerimi kağıttan çekmeden yeniden kalemimi elime aldım, hemen masada duran telefonumdan saati kontrol ettim ve daha erken olduğunu fark ettim. Bu sabah uyandığımızda birlikte kahvaltı etmiştik, Çağan bazen dalgınlaşmış olsa da genel anlamda iyi ve hareketli bir ruh hali içindeydi. Kahvaltıdan sonra öğlen dışarıya çıkacağını, halletmesi gereken işleri olduğunu ve akşam eve döndüğünde birlikte dışarıya çıkacağımızı söylemişti. Ne işi olduğunu ve bu dışarı çıkma planının detaylarını merak etsem de bir şey soramamıştım, o da giyindiği gibi hemen evden çıkmıştı. Neyse ki çok geçmeden Betüş beni aramış ve hep birlikte zaman geçirmek için akşam bir mekana gideceğimizi söyleyerek merakımı gidermişti; daha akşama saatler olmasına rağmen birkaç saat sonra yanıma geleceğini ve ancak hazırlanacağımızı söyleyerek telefonu yüzüme kapatmıştı.

O heyecanlı halini anımsamak gülümsememe neden olurken itiraf ediyordum ki akşam için ben de heyecanlanıyordum, uzun zamandır hep birlikte bir yerlere gidip güzel zaman geçirmemiştik. Betüş'ten bana bulaştığını hissettiğim o heyecanımı dindirmeye çalışarak çizimime odaklandım, uzun bir süre burada zaman geçirdiğim sırada aklıma bazen dünkü olay düşmüş, bazense Çağan'ın bugünkü o hareketliliğini sorgular olmuştum. İkisini de kafamdan atamayarak biraz daha çalıştım ama artık hem sırtımın hem de elimin ağrıdığını hissedince istemeden de olsa kalemi bıraktım ve kollarımı arkaya atarak gerindim. Bu iyi gelen hareketten sonra masayı biraz toparlayıp ayağa kalktım, ben salondan çıkarken içeriye giren Beyaz'ı hızlıca sevdim ve yanından geçerek mutfağa girdim. Birkaç işle meşgul olduktan sonra kendimi daha iyi hissetmek için bir kahve yaptım, dakikalar sonra elimde bardakla dışarı çıktım ve tam kapının önüne geldiğim sırada zil çaldı. Kısa bir duraksamadan sonra gelenin kim olduğunu bilerek kulpa uzanıp hemen kapıyı açtım, Betüş kapıda olduğumu bilmediği için bu kadar kısa sürede açmama karşın şaşkınlıkla güldü.

MESELWhere stories live. Discover now