10. BÖLÜM: GÖLGESİ ALTINDA

505 62 3
                                    

"Tek ihtiyacım olan şey; bir deniz kıyısında sabaha kadar oturup, olan biteni gözden geçirdikten sonra kafasında her şeyi aşmış biri olarak kalkıp gitmek."

Aynadan yansıyan yüzüme bakarken, bu istekte bulunan yazarın dileği yerine geldiği zaman neler hissedebileceğini çok iyi biliyordum çünkü ben, şu anda tamda o insandım. Öyle iyi hissediyordum ki kendimi, uzun zamandan sonra deliksiz bir uykunun sabahına uyandığım bu günde adeta bir kuş kanadında uçuyormuş gibi hafiftim.

Ruhumu ele geçirmiş olan huzur, dudaklarıma bir gülümseme olarak yansımaya başlarken aynadan kendime bakmayı kestim ve yatak odasından dışarı çıktım.

Çağan'ın yaklaşık bir saat önce attığı mesajından bu yana uykuda olan düşüncelerim esneyerek uyanmıştı ve kafamın içinde tur atmaya başlamıştı, bunun üstünde duramadım çünkü asıl odağımda olan şey tüm benliğimi ele geçirmiş heyecanımdı. Evin kapısından koşar adımlarla çıkıp merdivenden aşağıya indim, şoförümüzün getirmiş olduğu eski arabama bindim ve hızla çalıştırdım. Yola çıkar çıkmaz özlediğimi fark ettiğim arabamın direksiyonunu sıkıca kavradım ve dikiz aynasından kendime kısa bir bakış attım.

Yüzümde makyaj olmamasına rağmen yanaklarım al al duruyordu, bunun da hislerimin bir yansıması olduğunu biliyordum. Arabamın canımı indirerek güzel havanın içeriye dolmasına izin verdim, aklımda ezberlediğim adresi tekrarlarken ve yol gözlerimin önünde bir su gibi hızla akıp giderken içimde bir endişe kırıntısının doğduğunu fark ettim.

Evet, Çağan'ı görecek olmanın heyecanı içindeydim ama onunla konuşmaya başladığımızı hayal ettiğim an mideme bir ağrı giriyordu. Konuya nereden başlayacağımızı, nerelere değinip en sonunda nereye bağlayacağımızı kestiremiyordum. Hiç ummadığım bir şekilde son bulur diye ödüm kopuyordu ama kendimi bu düşünceden uzak tutmam gerekiyordu.

Birden kötüden kastımın ne olduğunu merak eden yanım kaşlarını kaldırarak bana baktı ama ona net bir cevap veremedim. Çağan'ın bir şekilde yine benden uzak durmayı ve yine zaman isteyecek olması benim için kötü bir son olurdu ama sanki tam tersi bir şey söylemesinde ve aramızdaki ilişkiyi tamamıyla netleştirmesinde de olumsuz bir taraf vardı. Yutkundum, benliğimde yine beni kararsızlığa sürükleyecek bir çatışmanın başladığını anlamıştım, hayal kurarken bile tam anlamıyla herkesten bağımsız olamıyordum ve bu da kendime kızmama neden oluyordu.

Benim arzularımı, düşüncelerimi benden başka hiç kimse bilemezdi, buna rağmen düşündüğüm her şey dışarıya yansıyor ve insanlar bunu görüyormuş gibi bir endişeye kapılıyordum. Çağan'a dair iyi yönde hayal kurmama bile engel oluyordu bu düşünce, oysaki kendime bir iyilik yaparak sadece iyi şeyleri düşünmeliydim. Sürekli iki taraflı bir çatışma içinde olmak ve sürekli yaptığım her şeyde bir yanlışlık gözetmek beni yıpratıyordu ve bir an önce buna bir sonra vermem gerekiyordu.

Yüzüme çarpan rüzgarın verdiği güzel hisse sığınarak sadece önüme odaklandım ve bu kolay olmasa da uzun bir süre sonra Çağan'ın evine vardım. Etrafı kısa duvarla çevrili olan sitenin açık duran demir kapısından içeriye girdim, mesajda da belirtiği gibi girişin hemen sağında duran tek katlı ve dışı gri renge boyanmış evin önünde, Çağan'ın arabasının yanında durdum ve kısa bir karasızlıktan sonra aşağıya indim.

Yere döşenmiş çimenliğin arasında taş yoldan büyük bir heyecan içinde ve aklımda türlü türlü düşüncelerle birlikte ilerdim, evin tek basamağına çıkarak kapının önünde durdum. Siyah renkteki kapıya bakarken boğazımın düğümlendiğini hissediyordum. Hemen sağımdaki sarımsı renkteki taşlarla döşenmiş duvarın üstündeki zile baktım, elimi kapacak bir canavarmış gibi temkinli bir şekilde elimi uzattın ve düğmeye bastım. Ses, kulaklarımda yankılanırken yeniden kapıya döndüm, sanki dakikalar geçmiş de kapı açılmamış gibi bir paniğe kapılırken kapı ansızın Çağan tarafından açıldı.

MESELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin