TUTSAK +18 (TAMAMLANDI)

By sensizlikzorbitter

8M 247K 211K

+18 cinsellik içerir rahatsız olan okumasın lütfen! Dudakları şefkatle dudaklarımı okşarken, dili hoyratça da... More

Tanıtım
1. Kırmızı Araba
2 . Başka Kızlar Da Var
3. Kırbaçlar Ve Tıkaçlar
4. Pırlanta Piercing
5. Kova Deme Sakın
6. Kaçış 1
7. Kaçış 2
8. Cario
9. Kriz
10. Ayı Kral
11. Polisler
13. Ceza
14. Yanlış Alarm
15. Yemin
16. Kumar
17. Clup
18. Kırbaç
19. Bodrum
20. Geçmişten Gelenler
21. İhanet
22. Elleri Bağlı
23. Güzellik Salonu
24. Kelepçe
26. Ne Görüm?
27. Aşk Yapmak
28. Krem
29. İçimdeki Çocuk
30. Sahte Ve Yapmacık
31. Adonis
32. Şah Olmak
33. Tehdit
34. Mum Ve Çikolata
35. Alev Alev Yanmak
36. Değişmemişsin!
37. Kötü Hatırla
38. Çığlık
39. Carpe Diem
40. Felek-i Eflak
41. Çiçekler
42. Oyun Kurucu
43. Piercing
ENZİO
MÜGE
46. Siyah Elmas
47. Silah Ve Kan
48. Beyaz Tel
49. Unicorn Kardeşliği 1. Part
50. Sonun Başlangıcı
51. Günışığı
52. Masal Prensesi (Sezon Finali)
54. Kel Horoz
55. Cinler
56. Tüfek
57. Bizim Masalımız
58. Yar Diline
59. Tatil
60. Geceden Sabaha
61. Yanlış Çoraplar
62. Telefon
63. Kraliçe Gibi
64. Bağlılık
65. En Güzel Ceza
66. Aile
67. Hastane
68. Karpuz Mu Ananas Mı?
69. Oyun 1. Part
70. Oyun 2. Part
72. İtalyanca
73. YILDIZ
74. X, Y Ve Z
75. Ortak
76. Çakal
77. Ölüm Makinesi
78. Tüysüz Canavar
80. Stella
81. Final Part 1
82. Final Part 2
83. Final Part 3
84. Özel Bölüm
Rest
Özel Bölüm +18
+18 Özel Bölüm (Tekrar)
SON AÇIKLAMA
Dreame Uygulaması DOLANDIRICI
Son
Yeni Hırsız

25. Çekirge

107K 3.6K 2.7K
By sensizlikzorbitter

Bu bölümü mirasuu1 ve selinzzacar a ithaf ediyorum.

Keyifli okumalar...

Bazen insan kendini çok yalnız ve kimsesiz hissederdi. Ailesi bu kimsesizlik hissini sevgiyle doldururdu. Haftalardır doğru düzgün bir uyku girmemiş gözlerimiz, ilk defa huzurla kapanmıştı. Siyah beyaz kabusların yerini, rengarenk rüyalar doldurmuştu. Yeni bir güne huzurla açtığımız gözlerimiz, özlemle bakıyordu.

"Günaydın."

Annem ve babamın ortasında uyumuştum. Üç kişi bir yatağa yatıp biraz sıkışmıştık. Ama sanki hayatımızın en huzurlu uykusunu uyumuş gibiydik.

"Günaydın kızım."

Konuşulmamış bir çok şey vardı. Dün gece hepsini konuşup halletmiştik. Enzio'nun İzmir'e bir iş gezisine geldiğinde tanıştığımızı sanıyorlardı. Yurt dışına çıkmama evlenmemize izin vermeyeceklerini düşünüp de kaçtığımı sanıyorlardı. Ailemi yalanlarla kandırmıştım. Gerçekleri asla söyleyemezdim. Söylersem babam soluğu Vitale ailesinin karşısında alırdı. Ailemin ölümüne sebep olamazdım. Onlar için susmaya devam edecektim.

Evlenme olayına ikna etmiştim etmesine de ailemin aklına takılan şeyler vardı.
"Enzio Türkçe bilmiyor. Ne zamana kadar başka bir dili konuşacaksınız? Biz damadımızla anlaşamayacak mıyız? Seni seviyorsa Türkçe öğrenebilir. Arada çok fazla yaş farkı var. Anlaşabilecek misiniz?"

Gibi bir çok soru... Ama asıl soruyu sona saklamışlardı.

" Kızım, dün sizi inceledik. Haliniz hareketiniz hiç birbirinize aşıkmışsınız gibi değildi. Gerçekten de aşık olduğunuza emin misiniz? "

Ne denirdi ki? Zorla evlendim. Her evlilikte aşk olacak diye bir şart yok yada biz sevgimizi dışa vurmayı sevmiyoruz mu?

" Siz o anda fark edememişsinizdir. Yoksa sevmediğim bir adam için neden kaçıp evleneyim ki? "

İnanmadılar. Ben de olsam inanmazdım. Bu kadar saçma bir açıkla duyulmuş değildi.

"Kızım, sen bizim bir tanecik kızımızsın. Biz senin iyiliğini istiyoruz. Seni kandırdılar mı? Zorla mı evlendirdiler? Bak hala geç değil. Hiç bir zaman da geç olmayacak. İstediğin zaman gelebilirsin biz her zaman senin arkandayız."

Canım ailem yine beni düşünüyordu. Dayanamadım ikisine de sarıldım. Boğazım düğümlenmişti. Burnumu çekip ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

" Ben evlendim. Mutluyum. Bu mutluluğumda sizin de destek olmanızı, mutlu olmanızı istiyorum. Kötü şeyler konuşmayalım lütfen."

Biraz da olsa yüzleri gülmüştü ama anne baba olarak endişelenmekte haklılardı.

"Hadi güzel bir kahvaltı yapalım sonra da kına vaktine kadar gezip dolaşalım. Endişelenmeyin artık ben mutluyum, siz de mutlu olun."

"Bir şartımız var. Madem eşini sevdiğini söylüyorsun o zaman bunu göster. Soğuk durma, bir eş olarak vazifelerini yerine getir, ona değer ver ki o da sana değer versin. Ama tüm bunları yaparken de sakın kendini ezdirme. Güçlü ol. Şimdi bize söz ver."

Zordu, bu sözü vermek çok zordu. Aslında kendi elleriyle beni ona bağladıklarını bilseler benden böyle bir söz isterler miydi? Hiç sanmıyorum.

" Söz veriyorum. "

Nihayet yüzlerinde samimi bir tebessüm belirmişti. Daima iyi bir evliliğin, huzurlu mutlu bir yuvanın gerekliliğini savunurlardı. Her ne kadar arada bir tartışsalar da aslında birbirlerini sever, başkalarına da evliliği tavsiye ederlerdi.

Hazırlanıp kahvaltı için otelin restoran bölümüne indiğimizde gözlerime inanamadım. İzmir de kim var kim yoksa gelmişti. Yolda yürüsem selam vermeyecek komşular bile beleş uçak ve tatil olunca bu fırsatı kaçırmamışlardı. Gidip sorsam, benim haftalardır kayıp olduğumdan haberleri bile yoktur.

Herkes kendi keyfinde, kimi fotoğraf çekiniyor kimi kahvaltı yapıyordu. Sadece yakın akrabalarım beni görünce ayaklanıp yanıma gelmişlerdi. Hepsi sarılmış, beni merak ettiklerini dile getirmişti. Değer görmek güzel bir şeydi.

Dost kara günde belli olur derler ya, ne güzel söylemişlerdi. Yokluğumda aileme destek olanlarla birlikte olmak güzel bir duyguydu.

Akşama kadar sohbet ettik. Kötü günleri unutmak ister gibi gülüp eğlendik. Kına vakti gelince de otel odasına gelen kuaförlerin yardımıyla hazırlandım. Annem, yengelerim, kuzenlerim ve Ayda'yla birlikte hep beraber süslenmiştik.

Anneciğim kıyamamış benim için bindallı alıp getirmişti. En sevdiğim renk olan lacivert, bugün benim için daha canlıydı sanki. Lacivert kadife kafandan olan bindallının iç elbisesi krem rengindeydi. Üstünde pembe, mor, lacivert ve beyaz taşlardan olan desenler ve beyaz inciler vardı. Görür görmez aşık olmuştum. Tarlatanla birlikte giydiğimdeyse, aynadaki görüntü muhteşemdi. Çok güzel olmuştum.

Herkesin gözleri dolmuş, maşallah diyerek bana bakıyorlar, sarılıyorlardı. Beni ağlatacaklardı haberleri yoktu.

Hep beraber çıktığımızda bizi bekleyen araçlara bindik. Bir çok kişi önceden gittiği için geriye sadece yakın akrabalarım kalmıştı.

Yol boyunca heyecandan kalbim duracaktı. Ne kadar zorla da olsa bu benim kınamdı. Genç kızlığımın hayaliydi. Küçükken az koşmamıştım düğünlerde gelinlerin peşinden. Geline bir kere sarılsam diye neler yapmazdım. Gelin görcez diye meraktan ölürdüm. Şimdi küçükken özenerek baktığım gelin, ben olmuştum.

Başımdan ne kadar kötü şey geçerse geçsin, mutlu olmak benim de hakkımdı. Ne yapmalıydım? Zorla evleniyorum diye oturup ağlamalı mıydım? O zaman ailem bir terslik olduğunu anlamaz mıydı? Bugün mutlu olacaktım. Ailem, biricik kızlarının nikahını görememişti. Ama en azından kına ve düğünü hayal ettikleri gibi olsun istiyordum. Kızımız evlenirken mutsuzdu, huzursuzdu demesinler istiyordum.

Limana vardığımızda ben küçük bir yat beklerken üç katlı büyük bir gemi bizi bekliyordu. Her yanı süslenmiş, direklerine balonlar ve küçük ışıltılı lambalar asılmıştı. Girişte kocaman bir pankartla Müge'nin kınası yazıyordu.

Bir çok davetli gelmeye başlamış, gemide hareketlilik görünüyordu. Bizim geldiğimizi görenler, ellerine telefon almış çekiyordu. Sanki ömürlerinde hiç görmemişler gibi fotoğraf çekme merakını hiç anlamıyordum.

Geminin önünde bir sürü gazeteci fotoğraf çekme peşinde, onların önündeyse bir ordu dolusu koruma engel olmaya çalışıyordu. Ünlü iş adamı adı altında mafya, evleniyordu. Hem de bundan daha büyük haber mi vardı?

İçeriye girdiğimizde bizi karşılayan Enzio olmuştu. Lacivert bir takım giymiş, içindeki krem rengi gömlekle, benim bindallımla uyum halindeydi. Koyu mavi gözlerine lacivert takım o kadar uyumlu olmuştu ki, sanki daha canlı daha parlak bakıyordu. Saçlarına fön çektirmiş, sakallarını kestirmişti. Ona kirli sakal daha çok yakışıyordu aslında, ama böyle de yakışıklıydı.

Gözlerimiz kenetlenmiş, sanki koskoca gemide sadece biz kalmış gibiydik. Elini uzattığında tereddütsüz tuttum. Birlikte ilerlemeye başladığımızda tebrikleri kabul ediyor, herkese samimi bir tebessüm sunuyorduk. Dışarıdan bakınca iki aşık gibiydik, çok mutluyduk. Ama içimizde ağlayan çocuğun sesi, kulaklarımızda yankılanıyordu.

Masaların arasından geçtiğimizde burada sadece erkeklerin olduğunu fark ettim. Merdivenlere yöneldiğimizde kardeşlerimi gördüm.

"Abi, sen burada kalıyorsun. Yukarıya sadece kadınlar çıkabilir."

Abi...

Ne çabuk kabullenmişlerdi Enzio'yu. Hemen ailemizden bir parça oluvermişti. Kardeşlerimin ingilizcesi iyiydi. Özel okula gittiğimizden, anaokulundan itibaren ingilizce görmeye başlamıştık. Şakır şakır olmasa da kendilerini ifade edecek kadar dil biliyorlardı.

Enzio'nun karşı çıkmasını beklesem de hiç bir şey dememişti. Sanırım Yeliz ona her şeyi anlatmıştı. Bizim geleneklerimize karşı çıkmayacak olması beni mutlu etmişti.

"Tarık, gözün üstlerinde olsun kardeşim. Gavur milleti bekarlığa veda adı altında karı getirmeye kalkar, sen ne yapacağını biliyorsun."

Enzio'nun kaşları sinirle çatılsa da Türkçe konuşup kardeşimi uyardım. Sevmiyoruz dediysek de striptizci çağırmalarına izin verecek değiliz herhalde.

" O iş bizde abla sen merak etme. Kuzenlerle anlaştık, kimsenin içip içip olay çıkarmasına, striptizci çağırmasına izin vermeyiz."

Kimin kardeşi yaa, işte bu. Ablasına da yardım edermiş.

Üst kata çıktığımda kenarlara masalar koyulmuş ortası da dans pisti gibi boş bırakılmıştı. Bir çok kişi tanıdık gelse de, yabancıların varlığını da hissediyordum. Geminin sol tarafında benim tanıdıklarım, sağ tarafında Yeliz'in davet ettiği yabancı kişiler vardı.

Pistin ortasına geçtiğimde oynamak için de bir kaç kişi gelmiş, şarkının başlamasını bekliyorduk. Dj in yanındaki Ayda'ya işaret ettiğimde o da baş parmağını kaldırıp tamam dedi.

Gemiyi saran müzik, herkesi şoka uğratırken zıplaya zıplaya karşımdan gelen Ayda'ya gülmek ve kızmak arasında kalmıştım. Çekirge şarkısını açmış oynuyordu. Yarınki magazin haberlerindeki manşetler gözümün önüne geliyordu. 'Amerika'yı kasıp kavuran çekirge akımının öncüleri, danslarına İtalya'da devam ettiler!'

Büyük olay!

Bir sağa bir sola dönüyor, bıdı bıdı bıdı çekirge kısmında kıvırtarak dönmüyor mu tam beş yaşında çocuk gibi davranıyordu. Bir kaç İtalyan davetli de onu taklit etmeye başladığında bozuntuya vermemek için bende oynamaya başladım.

Gözlerimden alev çıkara çıkara zıplıyor, o alevlere Ayda'nın yanmasını diliyordum. Yanına gittiğimde kol kola girmiş bu sefer beraber zıplıyorduk.

"Allah seni bildiği gibi yapsın Ayda. Rezil rüsva ettin kına gecemi. Bu ne kızım? Çekirge ne? Yarın Enzio beni çekirge gibi zıplatacak ya!"

Kahkaha attı. Evet yüzüme baka baka kahkaha attı. İnsan biraz üzülmüş gibi taklit yapardı ya.

"Kanki dalga mı geçiyorsun? Millet bu dansa bayılmış, bak kardeşim de videoya çekiyor el salla canlı yayındayız."

Arkamı dönüp baktığımda daha fazla rezil olamayacağımı anlamıştım. Bitmiştik. Tüm dünyaya rezil olmuştuk. Artık sağır sultanın bile duyduğundan emindim. Dj e işaret edip müziği değiştirdim.

Değişen müzikle Ayda dışında kimseden olumsuz bir ses çıkmaması beni sevindirmişti. Koca koca göbekli kadınları hoplatıyordu ya şaka gibi.

Tanıdık kına gecesi şarkıları çalmaya başladığında yavaş yavaş bir çok kişi ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Hep beraber oynamaya başladığımızda güzel bir uyum yakalamış, kendimizi müziğin ritmine bırakmıştık.

Ne kadar oynadık bilmiyordum. Kına vakti geldiğinde en öne geçmiş kına tepsisini taşıyarak dönmüştüm. Kızlar ellerinde mumlarla arkamdan gelmiş, geminin ışıkları kapatılmıştı.

Gece yıldızların altında, mum ışığında ve denizin ortasında ellerime kına yakılmıştı.

Ağlamamıştım. Ağlayamazdım. Ayda'nın ablası iki sene önce evlendiğinde şunu demişlerdi:
Ağlama, ağlarsan evliliğinde seni ağlatırlar. Gül, gülki ömrün boyunca seni kimse ağlatamasın.

Ben de ağlamamıştım. Ağlarsam, beni daha fazla ağlatacaklarını düşünmüştüm. Güçlü görünmek için elimden geleni yapmıştım. Kına müziğini canlı bir müzik seçmiş, kimsenin de ağlamasına izin vermemiştim. Herkes gülmeliydi. Herkes benim mutlu olduğumu sanmalıydı. Ailemin hayatı için yapay tebessümlerle biraz daha dolaşmalıydım.

Artık geri dönme vakti geldiğinde son bir şey kalmıştı. Testi kırma.

Erkekler ve kadınlar bir araya gelmiş, gecenin son oyununu merakla izliyorlardı. Enzio ortadaki sandalyeye oturduğunda omzuma aldığım testiye bakıyor, ne yapacağımı merakla bekliyordu.

Müzik çalmaya başladığında bende etrafında dönerek dans etmeye başladım. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş, kopmamaya and içer gibiydi.

Ben önünde bel kıvırıp dans ediyor, o alkış tutmuş heyecanla izliyordu. Her etrafında dönüşüm, ikimizin de kalbini çarptırıyordu. Her bel kıvırışım, dudaklarımızı kurutuyordu. Her kalçamı sallayışım, içimizde bir yerleri harekete geçiriyordu.

Şarkının sonunda yere fırlatıp kırdığım testinden yayılan şekerler, etrafa saçılmıştı. Enzio ayağa kalmış, herkes alkışlamaya başlamıştı. Ben gece bitti sanırken yanılmıştım. Tekrar başlayan müzik, zeybekti.

Enzio yapacağını yapmış, kollarını kaldırıp gerçek bir efe gibi etrafımda dönerek oynamaya başladığında şok olmuştum. Herkes telefonlarına sarılmış, bu anı çekmek istiyordu. Islıklar, alkışlar birbirine karışmıştı.

Ne zaman öğrenmişti bilmiyordum. Madem benim kültürüme saygı duyup bunu oynamıştı, ben de onu karşılıksız bırakmayacaktım. Kollarımı kaldırdığımda ikinci bir alkış seli, geceye karışmıştı.

Karşılıklı dönmüş, oynamıştık. O yere diz çöküp kalkmış, ben etrafında dönmüştüm. Daha önceden hiç prova yapmadan, harika bir uyum yakalamayı başarmıştık. Sona eren müzik, aslında bizim heyecanımızın başlangıcıydı.

⛓️⛓️⛓️

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın lütfen

Müge'nin ailesinin yerinde siz olsaydınız onların yerinde ne düşünürdünüz?

Testi bölümü nasıldı?

Enzio'nun zeybek oynayacağını tahmin eden var mıydı?

Hayal ettiğiniz gibi miydi?

Ayda yine yapacağını yaptı ve çekirge akımının bir numaralı temsilcisi oldu. Bu konuda ne diyorsunuz?

En sevdiğiniz yer neresiydi?

Bölüm hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 36.6K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
3.2M 114K 61
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
45.7K 132 1
Küllerinden yeniden doğabilmek için bazen yanmak gerekir.Onların içindeki yangın ise kül olana kadar sönmedi. Yıllarca kendi ateşinde yandılar ve kül...
965K 41.7K 57
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...