"Tamam, biz okulda olmayacağız bu akşam. Sen halledersin."
Telefonu kapatıp yatağıma attım. Şu temizlik için üzerime salaş bir tişört ve şort giyip aşağıya indim. "oyalanmadan bitirelim." elime bir Vileda alıp yerleri silmeye başladım. Bizimkiler çoktan tribünleri halletmişlerdi.
Biraz eğlence olsun diye telefonumu çıkartıp müzik açtım. Müziğe sessizce eşlik etmeye başlamıştık ki sevdiğim yer gelmişti ve paspasın sapı birden mikrofon oldu ve Biricik'e dönüp onunda katılmasını sağladım. Aynı anda oda söylemeye başladığında Efe elindeki bez ile Derin'i oynamaya zorluyordu. Şarkının nakarat yeri geldiğinde iş temizlikten çıkıp bir konser alanı almıştı.
Mert köpüklü suyu sahaya döküp kaymaya başladı. Biricik ve bana doğru gelince çığlık atıp kenarlara koştuk. Ardından Burak da bu işe karışıp kaymaya başladı.
Ne ara oldu bilmiyorum ama birden benimde kayma isteğim gelince köpüklü suyun başına geçip çöktüm ve bir elimden Derin diğerinden Emre tutup beni çekip köpüklü suyun üzerinde kaydırdılar.
Önüme birden Pelin çıkınca Derin ve Emre beni bıraktı ve durmayıp Peline çarptım. "Ya! Üstüm battı" Pelin mızmızlamaya başlayınca onu yere yatırıp suya iyice buladım. Arkamdan Derin ve Efe gelince zincirleme kaza olup onun arkasından gelen Mete ve Burakta onlara çarpıp yere düştü.
Gülmekten bir hal olmuştuk. Ayağa zar zor kalkıp paspası aldım. "Çabuk bitirelim bu işi." bir yandan gülüp bir yandan paspaslamaya başladım. "Bu arada akşam parti var."
Köpüklü sudan dolayı ayakta durmakta zorlaşan Mert "ne partisi?" dedi. "Bu gün dans şirketinin kuruluş yılı, onun kutlaması var kumsalda."
Hava baya soğuk ve yerde azda olsa kar vardı. "Aaa! Evet. Fener bırakıcaz."
Gözkyüzüne bir sürü fener bırakırdık.
Havamızdan çıkıp her yeri bal dok yala olması için silip parlattık. "bütün herkes eğlendi sonunda temizleyen biz olduk." Emre sızlanmaya başlayınca "sana katılıyorum ama bazı salaklar kudurmadan duramadı." Derin ve Merte baktım. "Ne ya? Kötü mü oldu? Zaten iki gün kaldı okulun kapanmasına." bezi suya patırıp çıkardı. "Bunlar son zamanlarımız. Bırakında eğlenelim."
Bunlar son anılarımız.
Bütün işi bitirdikten sonra üzerimizi değiştirmek için yukarı çıktık. Hemen bir duş alıp hazırlanmaya başladım. Üzerime siyah bir kot giyip üstüme siyah, koyu sarı kareleri olan bir kazak giyip pantolonumun içine koydum. Üstüme bir hardal sarısı kot çeket alıp odadan çıktım.
Temizlik üç, hazırlanmak ise iki saat sürmüştü. Kızlarla yemekhaneye inip yemek yedik. Okul kapanacağı için okulda en fazla otuz kişi vardı. Diğerlerinde hazır olunca arabalara binip kumsala yol almaya başladık.
Belki o kadar kötü değildi bunlarla eğlenmek. Keşke daha önceden ve başka şekilde tanışsaydık. Belki daha çok anımız olabilirdi.
Kumsala gelip arabaları parkettik. Bütün gruplar buradaydı. Müzik, çok uzakta olmamıza rağmen düyülüyordu. Arabalardan inip kumsala yol aldık. "Çok iyi duruyor partı. İyiki böyle şeyler varmış yoksa size alışmam biraz uzun sürerdi." Burak'a bakıp güldüm. "Bu erken alıştın mı demek?" omzunu silkip güldü.
İnsan kalabalığına birkaç adım kalmıştı ki Efe "bir fil elektrik direğinden daha yükseğe zıplayabilir mi?" dedi. Emre "zıplar herhalde." diye söyleyince "salak" deyip kolunu çimdikledim. Efe ise "elerktirik direği zıplar mı ki?" diye espriyi tamamlayınca Emre'ye "bak yaptığını beğendin mi?" dedim. Yanımda duran Biricik ise bayılma taklidi yaptı.
Bu saçma sorudan ayaklarım iflas etsemde kumsala vardık. Gruplar dağınık bir şekilde kendilerini müziğe kaptırmıştı. Hemen bir içecek alıp grup başkanlarını selamlamak için onların yanına gittim. Bizimkiler topluca bir yere geçip dans etmeye başladılar. "Demek yarışmada finale yükseldiniz?" başkana dönüp "evet" dedim. "ne zaman onlar ile ayrılacaksın?" Kuralsızların başkanına dönüp "yarışma bitene kadar" dedim.
Birkaç sohbetin ardından hava iyice kararmıştı ve herkes stanttan fenerler almaya başlamıştı. Bizimkiler ile teker teker almıştık ama yeterli sayıda yoktu. Bizimkilere tam verip elimdeki son feneri Mete'ye verdim. "Sen?" dedi. "Ben her yıl bırakıyorum. Bu yılda bırakmayayım."
Kolumdan çetkilmeye başladım. "beraber bırakalım." omuz silkip tamam dedim.
Kalabalık fenerlerini çıkartıp mumlarını yaktılar. Başkan elindeki mikrofon ile birkaç konuşma yapıp "üçten geriye sayacağım" dedi. Mete fenerin mumunu yakıp "şuradan sen tut, şuradan da ben tutacağım." bana gösterdiği yerden tutup geri sayımı bekledim. "Üç, iki... Bir" ikimizde bırakıp fenerin uçuşunu izledik.
Gece, karanlıktan çıkıp milyonlarca fener ile aydınlatılmaya başladı.
Arkadan müzik çalmaya başladı. Fenerler uçuyordu ve bizde altında çılgınlar gibi dans ediyorduk. Grupça bir alanda toplanıp dans etmeye başladık. Hep beraber şarkıya eşlik ediyorduk.
Bu son geceydi.
Şarkının nakarat yerine gelip elimle üç parmağımı, iki ve bir 'i gösterip hep beraber havaya zıplamaya ve dans etmeye başladık. Biricikle karşılıklı şarkıya eşlik ediyorduk.
Bu anı tekrar yaşamak için nelerimi vermezdim ki.
Yer değiştirip Burak ile eşlik etmeye başladım. Bunları bu kadar seveceğim aklıma dahi gelmezdi. Biz hep kavga eden tayfa olmalıydık, böyle değil.
Karşıma Mete geçince ikimizde embesil gibi hareketler yapmaya başladık.
Bu nereden çıktı ki karşıma?
Gülmekten ayakta duramayacak hale gelmiştim. Derin ve Efe'ye baktığımda ise bizden daha salakların olduğunu görmek daha güzel hissettirmişti.
Keşke hayat hep böyle toz pembe olsaydı.
Gecenin sonuna kadar dans edip eğlenmiştik. Gidiceğimi onlara söylemeyecektim. Herkes yavaş yavaş dağılmaya başlayınca bizde bir ateş yakıp kumsala dairesel bir şekilde oturduk.
"Bu hayatımdaki en iyi partiydi. Bu gruba daha önce girmeliymişim." Mertten bunu duymak çok güzeldi. "Sen burada kalmaya devam et, bir süre sonra hiç çıkmak istemezsin." müzikler çoktan kapanmıştı ve gökyüzünde hiç fener kalmamıştı. "Efe, git gitar bulda çalalım."
Görevliler etrafı temizleyip bütün müzik aletlerini götürmeden bulmalıydı.
Ateşin başında oturup Efenin gelmesini bekledik. "Bu gruba girmeden önce hayatımın en büyük hatasını yaptığımı düşündüm ama... Çok eğlenceli." Mete'ye tamamen katılıyorum. "En çok şey güzeldi... Emre'nin yüzük olayı."
Aynı anda gülmeye başladık. "Bence pasta savaşı çok güzeldi." Derin de fikrini söyleyince biraz geriye gittim. "Şeyde çok güzeldi... Pastaya uyku ilacı koyup sonra size yaptıklarımız." Kendimi daha fazla tutamayıp kahkaha attım. "Aynen ya, o çok iyiydi." Pelin çok haklıydı bu konuda. Yaptığımız en iyi şakaydı bence.
Efe elinde bir gitarla geri döndü. "Disfruto 'yu söyleyeceğim. Eski günlerin hatırına."
Me complace amarte
Disfruto acariciarte
Y ponerte a dormir
Es escalofriante
Tenerte de frente
Hacerte sonreír
Daría cualquier cosa
Por tan primorosa
Por estar siempre aquí
Y entre todas esas cosas
Déjame quererte
Entrégate a mi
No te fallare
Contigo yo quiero envejecer
Me complace amarte
Disfruto acariciarte
Y ponerte a dormir
Es escalofriante
Tenerte de frente
Hacerte sonreír
Daría cualquier cosa
Por tan primorosa
Por estar siempre aquí
Y entre todas esas cosas
Déjame quererte
Entrégate a mi
Me complace amarte
Disfruto acariciarte
Y ponerte a dormir
Es escalofriante
Tenerte de frente
Hacerte sonreír
No te fallare
Contigo yo quiero envejecer
Onları bırakmak çok acıydı ama mecburum. Gitarı çalmayı bırakıp çenemi gitara yasladım. "Keşke daha önce tanışsaydık. Belki daha çok anımız olurdu."
Derin bir of çektim. "Sömestr da annemle olacağım" dedim. "Ya! Ama ya! Ben tek kalacağım. Pelin ile Derin aileleri ile tatile gidiyor. Mert, Burak, Emre de gidiyor. Öbürleride aileleri ile geçirecekmiş."
Yanımda yakınan Biricik'in yanağını sıkıp "oyyy ben seni yerim. Üzülme ya." bir an çocuk gibi somurtmaya başladı. Telefonum çalınca kapattım. "Annem beni alacaktı. Şimdi beni arıyor. Gitmeliyim."
Bu son gecemiz.
"Ecem?" Efe'ye dönüp "Efendim?" dedim. Peline elini uzattı. Pelin de elini tuttu ve "biz... Birlikteyiz."
Ne!?
"hemen kızma, grupta ilişki yasak biliyoruz ama... Saklarız. Ecem bak..." sözlerini kesip "evet, yasak. Ama saklarsınız." yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. "En yakın iki arkadaşım!" Biricik koşup onlara sarıldı. Buna çok sevinmiştim. "Tebrik ederim!"
Burak söze atılıp "ben anlamıştım zaten." dedi. "Nasıl anladın?" diye sordum. "Nasıl olacak ikisinde sürekli beraber takılıyorlar. Lüneparkta, baloda, partide ve bu günde hep beraberler."
Nasıl farketmem?
"Ne zamandan beri berabersin?" Derin sormuştu.
"Balodan beri. Aslında baya anlaşıyormuşuz, bizde sonradan farkettik."
Son vedamı etmeliydim ve onlar adına çok sevinmiştim.
Ayağa kalkıp hepsine sıkı sıkı sarıldım. Boğazıma kadar ağlama hissi gelmişti ama kendimi tuttum. "Son bir fotoğraf çekelim."
Hep beraber toplanıp çektik.
El sallayıp arkamı döndüğümde daha fazla dayanamayıp bıraktım. Hoşçakalın KORKUSUZLAR, bir daha görüşmek dileği ile.
İçimde hıçkırıklar geldi. Kumsaldan çıkıp yolun kenarında beni arabada bekleyen annemin yanına gittim. Artık yalnızdım. Arabanın camından son kez bakıp içimden son kez veda ettim.
DEVAM EDECEK...