Kanatlarım yok ama bir uçuruma aşığım
Neymiş gece yarısı bir şey yiyemezmişim. Neymiş doktorun yemek listesi varmış... Ben önce aç karnımı doyurayım benim yanımda yatamanın hesabını soracağım. Adama bak ya resmen yanıma gelip sıvışmış ben sana sormaz mıyım?
Selda sen tıkına bildiğin tıkın yoksa bu Ateş sana bir lokma daha yedirmez. Ağzıma pastaları tıkarken bir anda ışık açıldı. Buyurun cenaze namazına... Ateş gözlerini kocaman açıp bana bakarken ağzımdakini yutkundum. O bana ve önündekilere bakarken bende sol elimdeki turşuya bakarak ağzıma attım.
"Sana gerçekten inanamıyorum. Bir fare gibi gece yarısı kalkıp ne bulduysan yiyor musun?" Sinirle yanıma gelip masadakileri tezgaha koyarken bende turşu kasesini elime alarak yemeğe devam ettim.
"Senin midenin içinde neler var hiç bilmiyorum. Ver şunu Selda..." Elimden turşuları almaya çalışinca vermedim. "Ömrü hayatımda pasta ve turşuya aynı anda yiyen bir kadın görmedim."
"Ya bıraksana turşu yicem bırak!"
"Ne oluyor burada... Ateş ne yapıyorsun?" Ateş'in annesini görünce ayağa kalkip arkasina saklandım. Bir yandanda ona inat yemeğe devam etmiştim.
"Anne görmüyor musun, ne bulduysa yiyor yakında bizide yiyecek diye korkuyorum." Ona omuz silkerken annesi bana bakıp güldü.
"Ne güzel oğlum işte karın turşu yiyor. Buda demek oluyor ki kız babası olacaksın."
"Kız mı?" Beni öksürük alırken Ateş de karıma baktı. Kızımız mı olacaktı. Ben öksürmeye devam ederken Ateş bir bardak su doldurup bana uzatmış verirkende bu defa turşu tabağımı elimden almıştı. "Ben sizi yalnız bırakayım. Iyi geceler." Ben suyumu içerken bile utanmayı nasıl başarıyordum.
Elimin tersiyle ağzımı siliyordum ki Ateş yüzünü buruşturarak bana ıslak mendil verdi. Birincisiyle ağzımi diğer ikisiyle de ellerimi sildim. Sessizce ona bakarken masayı kaldırmaya devam etti. Araksıni döndüğü anda uzanıp çubuk kraker alacaktım ki sakın, dedi.
"Söyler misin ne yapacağım seninle, şuan sen böyleysen birkaç ay sonrasını düşünemiyorum."
Ne var canım ben hamileyim. "Yattığım yerden şekerimin düştüğünü hissediyordum. Açıkıyor olmam benim suçum değil."
Ateş anlayışlı bir yüz ifadesine bürünerek ellerimden tuttu. "Canım ben yeme aç kal demiyorum. Yalnizca doktorun söylediklerine riayet edelim. Sağlıklı beslenelim. Yoksa bebeğimiz hastalıklı dünyaya gelecek bunu ister misin?" Bu kadar da tatlı konuşulmaz.
"Sen abartıyor olabilir misin iki lokma yemek yedim diye bebeğimiz sağlığından mı olacak?" Sorumla birlikte Ateş masaya bakti. Bende masaya bakarak dudak büzmüştüm. "Tamam ama bana da hak ver. Sen bir şeyleri kısıtladikça içimdeki yeme arzum kabariyor."
"Anladım... O halde şöyle yapalım. Istediğin her şeyden yiyebilirsin. Yalnızca benim yanımda benim gözetimimde ve belli ölçü de okey miyiz?"
"Her ne istersem mi?"
"Bugünkü kotanı doldurduğun için direkt odaya çıkıyoruz. Yarın sabahtan itibaren her şeyden yiyebilirsin. Üstüne basarak söylüyorum ki belli orantı da..."
Ama derken beni itekleyerek mutfaktan çıkarmıştı. Az öne gözüme birkaç şey daha kestirmiştim. "Hiç değilse ortalığı toplasaydik." He gülüm he diyerek mutfağın ışığını kapattı. Oflasamda mecbur uyuyacaktım.
Merdivenlerden çıkarken ayağım kayar gibi olunca belimden sıkıca tutarak dikkat, demişti. Anlık düşme korkusuyla koluna tırnaklarımı geçerdim. Ateş de düşeceğimi sanarak beni kendine biraz daha çekmişti. Çıplak ayağım onunda çıplak ayağına dediğinde başımı aşağıya eğip ayaklarıma baktım.
Karanlıkta net bir şey görmeyince tekrar başımı kaldırdım. Saniyler içinde dudağımda sıcaklık hissedince dudağıma küçük bir buse bıraktı. Uzatmadan ayrılıp elimden tutunca bir kez daha dikkat et demişti. Odaya gelince elimi ondan kurtarıp yatağima girdim.
"Midem..." Ölüyor olabilir miydim? "Sana soda getirsem iyi olacak." Mutfağa ineceğini söyleyince ağzım sulanmıştı. Allah'im bir insanın aklı fikri yemekte olur muydu? Ateş odadan çıkınca örtürünün altına girerek elimi karnımın üstüne koydum.
"O adamı hiç sevmesemde sana iyi bir baba olacağına eminim. Seni çok seviyor." Bir adam annesi sevmediği bir çocuğu sever miydi? Bu adam seviyor ondan gelenlere da razı oluyordu.
Elimi dudağıma götürdüm. Az önce kuş kadar hafif bir öpücük bırakmış bende utanmıştım. Her an gelebilir diye elimi ağzımdan çektim. O ne kadar alttan alırsa ne kadar şefkatli olursa ben üste çıkıyordum. Bu hayatın kanunu muydu? Onun gibi bir adam neden bana sürekli şekilde tolerans göstersin ki...
Selda, artık evli olduğunuzu kalbullenip hiç değilse ona insanca davran. Hiç değilse bebeğimiz dünyaya gelene kadar sende ona karşı toleranslı davran. Ateş bunu hak ediyor.
"Geldim..."dediğinde yattığım yerde doğrularak elimi ona uzattım. Elindeki iki sodadan birini bana verince direkt kafama diktim. "Buz gibi..." dediğimde gözleri kocaman oluvermişti. "Hiç yeltenme bir kere elime verdin hepsini içeceğim." Bir kez daha içtiğimde bu defa ağzımdan tuhaf bir ses çıktı. Ben utanıp elimle ağzımi kapatırken o da gülerek kendi odasını içmişti.
Bu adam çok güzel gülüyordu. Şöyle bakınca onun benimle evlenme oranı yüzde sıfırdı. Bebeğim doğduğunda çok şanslı bir bebek olacaksın... "Bittiyse şişeyi alabilir miyim, onu da yemeden korkuyorum." Şişeyi verirken dil çıkardım.
"Artık uyuyalım yarın sabah işe gideceğiz."
"Bak baştan söylüyorum bana ayak işi yaptıracak olursan iş yerini birbirine katarım." Ateş ışığı kapatıp yatağa girdiğinde bende uzanmıştım.
"Babam her ne kadar sıfırdan başlamanı söylesede hamile halinle buna müsaade etmem." Ateş yatınca benden tarafa dönüşmüştü. "Anlaşıldı, beni yataktan kovacaksın." Kalkacağı sırada elimi koluna koydum.
"Gitme... Orada rahat uyuyamadığıni biliyorum. Uyanınca seni yanımda gördüğüm için kızsam da sen iyi bir adamsın... Yaptığım onca şeye rağmen bana hep iyi davrandin... Bu yüzden artık kavga dövüş olsun istemiyorum... Bebeğimiz için..." Elimi karnımın üstüne koyduğumda o da elini elimin üstüne koyarak bebeğimiz için demişti.
Bir kez daha öpeceğini hissedince sırt üstü dönerek bakışlarımı tavana çevirdim. Ateş ise elini elimin üstünden çekmemiş bana bakmaya da devam etmişti. Bu şekilde uyuduğumda sabah kollarının arasında uyandım. Ilk defa benden önce uyanmamış hala huzur içinde uyuyordu.
O an için gözlerimi kapattarak kokusunu içime çektim. Boyun boşluğunda uyumak güzeldi ama doğru değildi. Ondan ayrılarak yüzüne baktım. Bana kalırsa fazla masum uyuyordu. Onu izlediğimi anlamısın diye yataktan çıkıp banyoya girdim. Tekrar odaya girdiğimde Ateş yatakta geriniyordu.
"Günaydın..." Bende günaydın diyerek dolabı açıp elbise baktım. Ikimizde üstümüzü değiştirdikten sonra beraber kahvaltıya indik. Dinçer Bey işle ilgili bazı şeyler anlatıp Ateş'e daha fazla işi aksatmaması için uyarı çekmişti.
Şirketlerine geldiğimizde beni bazı çalışanlarıyla tanıştırıp yeni odamı gösterdi. Diğer işyerinde odam değil yalnızca masam vardı. Ateş sorun olursa karşı odayim diyerek beni yalnız bıraktı. Bende onu izleyerek nereye girdiğinde baktım. Hemen karşımdaki büyük odaya girerek kurulmuştu. Bende ağzı açık aptallar gibi onu izliyordum. O an elimi kalbimin üstüne koydum. Bana böyle ne oluyordu
"Sakın Selda, düşmanına güzel duygular beslemezsin sakın!"
Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar.
Aşk bir milad demektir.
Şayet "aşktan önce" ve "aşktan sonra"
Aynı insan olarak kalmışsak
Yeterince sevmemişiz demektir.
Birini seviyorsan onun için yapabileceğin
En anlamlı şey
"Değişmektir!".
O kadar çok değişmelisin ki , sen sen olmaktan çıkmalısın...
Aşk, Elif Şafak
Instagram : Sldakser