şeytanın ağında ❧ taejin (+15)

Por gizemlimars

70.3K 7K 18.9K

Bir hacker ve bir yazarın hikayesi... Taehyung'un karanlık ruhu Seokjin'in gizli ruhuna karıştı. Ortaya ise y... Más

prologue
soru cevap
1- İlk Mesaj
2- Güven
3- V
4- Karanlık Evren
5- Tören
6- Saha Oyunu
7- İki Hasta
8- Tek Sığınak
9- Talihsiz Tesadüf
10- Kurtuluş Bileti
11- Başarısız Plan
12- İşbirliği
13- Anlık Sinir
14- Plana Karşılık Plan
15- Duygular ve Düşünceler
16- Aşk Üçgeni
17- Soğuk Savaş
18- Uyuyan Güzel ve Uyuyan Yakışıklı
cevap 1
19- Kışkırtıcı Tutku (+18)
20- Katil
21- Bir Günlüğüne V
22- Kötü Tesadüf
23- Anahtar ve Kilit
24- "Kim olursa olsun"
25- Geçmişten Kalan İhanet
26- Uçurum
27- Kötünün İyisi
28- İhtiyaç Duyulan Sevgi
29- Gerçekçi Rüya (+18)
30- Kıskanç Ağabey
31- Ateşle Oyun
32- Saklanamayan Sır
33- Çelişki
34- Güvensizlik
35- Davetsiz Misafir
36- İşler ve Güçlü Kadın
37- Kendini Kanıtlama
38- Tanımlanan His
39- Mesaj (+18)
40- Kanıtlar
41- Sahipsiz Günahlar
42- Son İçin Küçük Fedakarlıklar
FİNAL - part 1
FİNAL - part 2
FİNAL - part 3
Teşekkür
bilinmeyenler#1
bilinmeyenler#2
bilinmeyenler#3
bilinmeyenler#4
bilinmeyenler#5
TAEJİN

43- Sessiz Ev

777 98 390
Por gizemlimars

herkese iyi okumalar dilerim, bol bol yorum yapmayı unutmayın.

ARKADAŞLAR FİNAL DEĞİL SAKİN OLUN DŞSLDLSMD

***

Bölüm 42 Özeti

Seokjin, Taehyung'u ameliyat edecek doktoru almak için hastaneye gider. Çıkan bir aksilik sonucu doktoru kaçırmak zorunda kalır. Bu sırada Yoongi'nin adamlarıyla başı derttedir. Bir şekilde doktoru eve getirmeyi başaran Seokjin, Jennie'nin hatasından dolayı Jisoo'nun ölümüne şok olmuştur.

***

Değiştiğinizi fark ettiğiniz an yüzünüzde bomboş bir ifade oluşur ve tanıyamadığınız bu zihnin içinde kaybolurdunuz. İnsanın benliğinin şekil değiştirip olgunlaşması normal bir değişmeydi. Bunu herkes yaşardı.

Herkesin yaşamadığı insanın benliğinin dışına çıkması ve bilmediği okyanusları keşfetmesiydi. Bu okyanusta sizi boğmayı isteyen tehlikeli sular bulunabilirdi. Ya da yeni dünyaları keşfetmenizi sağlayacak hazineler...

İkisi birden de bulunabilirdi. En tehlikelisi buydu ya. Ne terk edebilirdiniz ne de bağlanabilirdiniz. O halde ikisinden birini atmak şart olurdu. Tehlikeli suları yok etmek şart olurdu size. Çünkü hazineyi bırakmak bir seçenek dahi olamazdı.

Tehlikeli suları yok edecektim. Sınırlarımda olmasına izin vermeyecektim. Hazineme yaklaşmasına izin vermeyecektim. Belki çoktan sınırlarımı ihlal etmiş ve hazineme doğru hızlı bir yolculuğa geçmişti. Ama bir bıçak gibi dalgalarını kesecektim.

Jisoo'nun ölüm haberini alalı bir iki saat olmuştu. Gözüme uyku girmemişti. Havanın aydınlamasına az bir süre vardı ama Taehyung'un odasındaki koltukta oturmuş dışarıyı izliyordum. Gözlerim yanıyordu ama uyumak istesem de uyuyabilecek gibi hissetmiyordum.

Jisoo'nun kaybına hıçkıra hıçkıra ağlamak istemiştim. Gözyaşlarım gözlerimde birikmiş ama asla akmaya yeltenmemişlerdi. Gözyaşlarım bile Taehyung'un gözlerime baktığını görmeden akmayı reddediyorlardı. Garip bir şekilde kontrolümün dışında bedenim Taehyung'un yokluğunda çoğu şeyden kendi kendine vazgeçmişti. İştahım yoktu, susamıyordum, uyuyamıyordum, ağlayamıyordum.

Hislerim yok olmuştu. Taehyung'la canlanmayı bekliyorlardı.

"Seni özledim," diye mırıldandım rengi açılan gökyüzüne bakarak. Aşağı inip Taehyung'un solgun tenini saatlerce izlemek istiyordum ama doktoru bırakamazdım. Benim yerime Jennie aşağıda bekliyordu. İsteğimi kırmadan kabul etmiş bir de üstüne böyle bir şeyi sorduğum için beni azarlamıştı.

Doktor hala uyanmamıştı. Nabzını ve nefesini kontrol etmiştim, bir sıkıntı yoktu. Sadece derin bir uyku içerisindeydi. Kendine gelir gelmez Taehyung'u ameliyat etmesini sağlayacaktım. En ufak bir eksik olsa bile bunu anında yerine getirecektim. Taehyung'a kavuşmak için sabırsızlanıyordum.

Taehyung'un şu anki durumu hakkında Jennie ile konuşmuştuk. Tahminimizce o komadaydı. Bir müdahale yapılmadan uyanma imkanı da yoktu. Hayatımda hiç bu kadar umut taşıdığımı hatırlamıyordum. Hatta aksine bir konuda en kötü yanını düşünür böylece en az yarayı alarak işin içinden sıyrılırdım.

Bu kadar büyük bir umuda ev sahipliği yapabileceğimi bilmiyordum. Taehyung'un yaşaması ve tekrar kavuşmamız ihtimaline tüm gücümle sarılıyordum. Ayakta kalmamı sağlayan tek düşünceydi.

İşi tehlikeye atmak istemedim, bu yüzden oturduğum koltuktan kalktım ve masanın üzerindeki ipi alıp doktorun ellerini ve ayaklarını yatağa bağladım. Saatlerdir uyumadığım için sandığımdan güçsüz olabilirdim. Zorlukla getirdiğim bu adamın, göz göre göre ellerimden kaçmasına izin veremezdim.

***

Her şeyin yolunda olduğunu görmek için kahvaltıya katılmıştım. Bir şeyler yemesem de dikkatleri zaten benim üzerimde değildi. Durumunda farklılık olan biri yoktu. Jennie ve Taehyung'un kahvaltıda olmamalarını garip karşılamışlardı sadece. Herkes her zamanki haliyle yemeklerini yiyordu. Sadece Lisa durgundu, ki bu da oldukça normaldi. Yorgun görünmüyordu, sadece ruhen kötü görünüyordu.

Jimin sorgulayıcı bakışlarını Jennie'nin sandalyesinde gezdirdi. Jimin'e bakarak "İşleri var," diye mırıldandım. Gözlerindeki endişeli ifade yok olmasa da bariz endişesi yok olmuştu. Üzerindeki negatif havayı dağıtmak ister gibi gülümseyerek bana baktı.

"Akşam bir şeyler yapalım."

Düşünüyor gibi bakışlarımı havaya kaldırdığımda Namjoon derin bir iç çekti. "Çocuk gibi isteklerin bitmiyor, Jimin."

Jimin kaşlarını çattı ve Namjoon'a ters bir bakış fırlattı. "Kırk yılda bir şey istedim, ayrıca sana ne bundan?"

Namjoon elindeki çatalı tabağına vurdu ve bağıra bağıra konuşmaya başladı. "Kırk yılda mı?! Daha iki gün önce canım pamuk şeker çekti diye beni pamuk şeker aldırmaya göndermeye çalışıyordun!"

Jimin ellerini azarlayan bir anne misali beline yerleştirdi ve başını dikleştirdi. "Aldın mı da bana burada laf yapıyorsun?!"

Namjoon dişlerini sıkarak elini bir yumruk haline getirdi. "Seni küçük-"

Rosé kaşlarını çatarak elindeki çatalı Namjoon'un yumruğuna batırdığında Namjoon bağırmamak için dudağını ısırdı. "Ağabeyimle böyle konuşamazsın seni somurtkan böcek!"

Jimin kocaman sırıtırken Namjoon sabır dilenir gibi gözlerini yumdu. "Gerçekten bu evde çıldırmama az kaldı! Taehyung'a boşa demiyorum ben, önüne geleni böyle eve alamaz!"

Taehyung'un boş sandalyesine baktı. "Taehyung nerede lan?"

Elimi saçlarımdan geçirirken sorusunu cevapladım. "Çalışıyor yine." Yalanım ortaya çıkmasın diye başında onunla göz teması kursam da saçlarımı dağıtırken göz temasını kestim.

"Şu şirket meselesi hakkında bilgi verecektim," diye mırıldandı.

Omzumu silktim. "Odasından çıkmayacağını söyledi. Ben iletebilirim istersen."

Gözlerini kıstı. "Kendi ayaklarım var. Odasına gidip söyleyebilirim." Masadan kalktığında ben de kalktım. Stresten dolayı karıncalanan ellerimi masanın altında tutuyordum. "Uzun süre çalışacakmış ve odaklanacağı için odasına kimsenin girmemesini istiyor. Almam gereken bir flash odasında kaldı o yüzden uğrayacağım. O yüzden diyorum ki iletebilirim, Namjoon."

Düşünceli bir şekilde bana baksa da ikna olmuş olmalı ki kıstığı gözleri normale döndü. Bahçeden evin içine doğru ilerlerken peşinden gittim. Koridorda durdu. "Ne oldu?" diye sordum.

"Şirketi devralmamı istemişti. İşlemleri hallettim. Şirket yönetimi küçük veliahtta. Yoongi'de değil."

"Lisa son operasyona katıldı mı? Küçük veliahdın hisseleri devralması için?"

Namjoon başıyla onayladı. "Zaten neredeyse onun sayesinde oldu diyebilirim. Hazırladığı konuşma ve gerekçeler oldukça etkileyiciydi. Yönetim kurulu üyeleri başta ilgisiz olsa da konuşma ve gerekçelerle üstünlük küçük veliahda geçti."

Derin bir nefes aldım. Lisa'dan bir türlü emin olamıyordum. Ajan olduğunu da düşünmüyordum aslında. Sadece farklı bir şeyler vardı. Bilmediğim şeyler vardı.

"Anladım," diye mırıldandım. "Taehyung'a söylerim. Sonunda şu güven problemini kırıp bana anlattığın için teşekkürler."

Gideceğim sırada kolumdan tutup durmamı sağladı. Yüzünde buz gibi bir ifade vardı. "Sana anlatmam seni yanıltmasın. Sana hala güvenmiyorum, Kim Seokjin. Taehyung'un Lisa'ya olan ithamlarından dolayı elbet ki ajan muhabbeti döndüğünü biliyorum. Ben Taehyung'un her şeyini bilirim. Ve emin ol ki, sana ait olan ithamların Lisa'ya yakıştırılmasını ödeyeceksin. Yanına bırakmayacağım, Seokjin. Sadece açığını bulmamı bekle."

Dişlerimi sıktım. "Kendisi dışında herkesi suçlayanlar asıl hainlerdir, Namjoon. Biliyor musun bilmiyorum ama bu zamana kadar biz sonradan gelenler olarak Jimin, Rosé ve beni çokça suçladın."

Kolumu sıkan elini çekti ve başını dikleştirdi. "Ne saçmalıklar döndürüyorsun?! Daha buraya geleli ne kadar zaman oldu, bir de ayağında getirdiğin tozunla beni mi suçlamaya kalkacaksın?"

"Seninle uğraşacak vaktim yok, Namjoon." Hızlı adımlarımı merdivene sürdürdüm ve arkamdan adımı seslenmesine aldırmadan merdivenleri üçerli şekilde çıktım.

Ajanlık işinin altından Kim Namjoon çıkarsa onu doğduğuna pişman edecektim.

***

Bana dik dik bakan doktora karşı derin bir iç çektim. "Ameliyat edeceğin konusunda anlaşmıştık."

Başını tedirgin olsa da yavaşça iki yana salladı. Şimdi yatakta yatmıyordu, uyandığı için koltukta oturuyordu ve elimde silahla başında beklediğim için kaçma teşebbüsünde bulunmuyordu. "Taehyung ameliyat olmayı kesin bir dille reddetti. Bu apaçık hastanın haklarına müdaha-"

"Müdahale umurumda mı sanıyorsun cidden?" Alaycı bir kahkaha attım. "Bu gece kıyamet kopacak olsa dahi o ameliyatı yapacaksın."

Yutkundu. "En azından bir yakınının iznini almam gerek. Sen neyi oluyorsun?"

"Kız kardeşi burada."

Bir şey demesine izin vermeden Jennie'yi aradım. Kısa süre sonra buradaydı. Benim aksi tavırlarımın aksine nazikçe gülümsedi doktora. "Adım Kim Jennie. Kim Taehyung'un öz kız kardeşiyim ve ameliyatın yapılmasını istiyorum. Taehyung şu an ameliyatın olup olmamasına karar verebilecek bir durumda değil, yani komada. Dolayısıyla ameliyatı şu anki düşünceleriyle isteyip istemediğini bilemezsiniz. Yani benim sözlerime onay vermek zorunda kalıyorsunuz."

Doktor derin bir nefes alıp kararsızca ikimize baksa da usulca başıyla onayladı. "Pekala, ameliyatı yapacağım." Etrafa hafif bir göz attı. "Ama burada gerekli malzemeler ve alan olduğundan şüpheliyim."

"Gerekli malzemeler ve alan bodrum katımızda bulunmakta. Bu hususta lütfen endişe etmeyin."

Doktor ayağa kalktığında, bir adım kapıya doğru gerileyerek olası bir kaçma durumuna müdahale etmek üzere hazırda bekledim. "Ameliyat için hemşirelere ihtiyacım var. Her ne kadar konuda en iyisi olarak bilinsem de ciddi bir ameliyattan bahsediyoruz. Hızlı bir şekilde ameliyatı yapmam gerekiyor. Zaman kaybedemem."

"O konuyu dert etmeyin. Ben istediğiniz hemşireleri derhal getiririm. Sadece isimlerini vermeniz yeterli."

Doktor etrafa bakarken mırıldandı. "Kalem kağıt var mı?" Masanın üzerindeki küçük bir kağıdı ve kalemi doktora götürdüm. Hızlıca iki tane isim yazdı. Kağıdı uzattı. "Bu iki kişinin olması gerekiyor."

Başımla onayladım. "Ameliyatın bugün yapılmasını istiyorum. Ben hemşireleri getiririm."

Jennie'ye döndüm. "Jennie doktoru Taehyung'un yanına götür. Durumunu görsün ki ameliyatı ona göre düşünebilir." Jennie başıyla onayladı ve kitaplığa doğru ilerledi. Ev halkı ayaktayken bodrum kata evin merdivenlerinden inmek olmazdı. Biri görürse Taehyung'un durumunu anlayabilirlerdi. Jennie'yi doktorla gördüklerinde şüphesiz ki ortalıkta olmadığı bilinen tek kişi Taehyung kalacaktı. Asansör açıldığında doktorun şaşkın bakışları eşliğinde aşağıya indiler.

Elimdeki kağıda dikkatlice baktıktan sonra pantolonumun cebine attım. Önce doktorun dediklerini dinleyecektim. Ameliyatın ne zaman yapılacağı konusunda da net bir bilgi edindiğimde hemşireleri alacaktım.

Ameliyattan uzun süre önce gelirlerse bana yük olabilirlerdi. Doktor en azından aklı başında olduğu için gürültü çıkarmamış veya ortalığı velveleye vermemişti. Çünkü böyle bir durumda kendisine zarar geleceğini biliyordu. Ama hemşireler bu sonucu bile düşünmeden huysuzluk edip bağırıp çağırırlarsa evdeki ajan olmak üzere herkes evde ters bir durum olduğunu düşünürdü.

Ajanın bir şekilde Taehyung'un durumunu bildiğini düşünüyordum. Yine de bu düşük bir ihtimaldi. Çünkü ben hastanedeyken değil doktoru aldığım sırada müdahale edilmişti. Hastanedeyken ise doktorun beni almak istememesinin sebebi Taehyung'un emri olabilirdi.

Böyle bir durum olacağını düşünmüştü ve Kim Taehyung'u almak istemediğini söylemesini istemişti. Çünkü Taehyung onun yanına gelirken danışmaya gelip ismini söylemiyordu. Taehyung onunla hastanede bile buluşmuyordu. Şüphesiz ki doktorun evine gidiyordu. Aylık kontrollere hastaneye gelerek kendini riske atmazdı.

Taehyung komada olacağını düşündüğü günler için bile plan yapmıştı. O hayatını kurtarmanın planı dışında tüm planları yapmıştı. İşte bu yüzden aptaldı. Kendisi dışında her şeyi düşünmüştü. Hayattan bu kadar kopmak istiyor olamazdı.

Belki de çoktan kopmuştu. Sadece ben fark edememiştim.

Ağabeyinin ölümü üzerine ağabeyinin tüm günahlarını kendi üzerine almış, V'nin tehlikeli ve karanlık dünyasına adım atmıştı. Ayakta kalabilmek için değişmiş, ruhunu yaralamıştı. İnsanlarla olan ilişkilerini minimuma indirmişti, belki de değişiminden dolayı kimseyi yaralamamak için.

Sadece başından beri benimle olan ilişkisini minimuma indirmek yerine maksimuma çekmeye çalışmıştı.

Temassal yakınlığımızda bu kadar aceleci olması da, durumunun hızla kötüye gittiğini bilmesinden miydi? Sinirlendiğinde bana bağırıp çağırması, onunla bağımın azalmasını sağlamak için miydi? Bağımızı azaltmak için beni kırması, daha sonrasında ruhumu onarmak üzere güçleneceğimi düşündüğünden miydi? Ama ruhumu kendimin onarmasına kalmadan, böyle acı çekmemi bekleyemeden kendisinin sabırsızca onarması beni gözden çıkaramadığı için miydi?

Kim Taehyung. Kim Taehyung, başından beri hiçbir şeyi unutmadan hareket etmişti. Hastalığını bir an olsun aklından çıkarmamıştı. Bunu unutmadan nasıl yaşabilmişti ki?

Kim Taehyung, benim için bu kadar şey düşünüp yapmıştı. Onu nasıl geride bırakmamı bekleyebilirdi? Aptaldı işte. Tüm bunları hesap edebilecek kadar zeki olmasının yanında benim onu geride bırakacağımı düşünecek kadar da aptaldı.

Bodrum kata indim ve Taehyung'u yatırdıkları revire geldim. Jennie ve doktor Taehyung'un başında bekliyordu. Yanlarına gittim. "Taehyung'un durumuna ne diyorsunuz?"

Doktor Taehyung'a son kez baktıktan sonra gözlerini bana çevirdi. "Acilen ameliyat etmem gerekiyor. Jennie bana malzemeleri gösterdi. Gerekli ekipman var. Sadece hemşirelere ihtiyacım var. Sen hemşireleri getirene kadar da Jennie'yle birlikte burayı ameliyata hazır hale getirebiliriz. Zaten bana bu konularda bilgisi olduğunu söyledi."

"Anladım," diye mırıldandım dalgın bir şekilde. Jennie ikimize de baktıktan sonra konuşmak üzere dudaklarını aradı. "Yukarıdaki revirden birkaç eşya getirmem gerekiyor. Gerekli maske ve eldiven yeteri kadar burada yok. Umarım anlaştığımız üzere burada usluca beklersiniz, Bay Seo."

Doktor kaşlarını çattı. "Ben bir doktorum. Taehyung'un hayatına hatta hiçbir insanın hayatına zarar vermek gibi bir düşüncem yoktur!" Jennie gülümsedi. "Ben de öyle tahmin ediyordum."

Jennie kapıdan çıkmadan önce bana döndü. "Hemşireleri dikkat çekmeden getir, Seokjin. Kağıdın altında doktorun imzası var zaten. İmzayı gördüklerinde geleceklerdir. Ben eşyaları alıp tekrar buraya geleceğim. Biri görürse de bir şeyler uydururum." Güven verici bir edayla gülümsediğinde başımla onayladım. Odadan çıktığında doktora döndüm.

"Hemşireleri getirmeye gideceğim. Gitmeden önce size sormak istediğim bir şey vardı."

"Tabii."

Başımı yana eğdim. "Hastaneye sizinle konuşmaya gelmiştim dün. Ancak danışmadaki hemşire Kim Taehyung'un içeri girişine izin vermediğinizi söyleyerek beni reddetti. Aslında sizi kaçırmak gibi bir niyetim yoktu." Dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Mecbur kaldım diyelim."

Doktor düşünceli bir şekilde bakışlarını yerde gezdirdi. "Taehyung yaklaşık bir ay kadar önce benimle buluştuğunda söylemişti. Aslında hastalığını fark ettiğinden beri buluşuyoruz ve durumunu kontrol ediyorum. Başından beri ameliyat olmak gibi bir isteği yoktu. Bir ay önce geldiğinde söylemişti onu da. Neden diye sormuştum ama nedenini söylemedi. Rica edince ben de kıramadım."

"Anlıyorum. Teşekkür ederim." Gözlerimde minnettar parıltılar oluştuğunda bir baba edasıyla gülümsedi. "Rica ederim."

Odadan çıktım ve hemşireleri almak üzere dışarı yürümeye başladım. Koridorda yürürken Jimin'le karşılaşmıştım. Jimin çatık kaşlarıyla bana baktı. "Ev çok sessiz ve kimseyi göremiyorum."

Tek kaşımı kaldırdım. "Kimseyi göremiyor musun?" Kimseden kastı Jennie'yi görememesi miydi, anlamamıştım.

Omzunu silkti. "Yo, baya baya kimse yok. Dolanıyorum yarım saattir evde. Rosé en son dans pratiği yapıyordu odasına gittim ama göremedim. Jennie zaten sabahtan beri yok. Namjoon'la işim olmaz. Taehyung'la sen ayrı dünyalardasınız. Daraltı geldi bana artık ya!" Bir anda ani bir şekilde bağırdığında irkildim.

"Tamam be ne bağırıyorsun?!"

Kaşlarını şaşkınca kaldırdı. "Bağırdım mı? İyice psikolojim bozuldu bak, Seokjin. Bu akşam bir şeyler yapmazsak parçalara ayırırım seni."

Bu akşam muhtemelen Taehyung ameliyatta olacaktı. O sürede kafa dağıtmak için Jimin'le vakit geçirebilirdim. Hem o da iyi hissetmiş olurdu.

"Peki peki," diyerek gülümsedim.

Yanımdan geçmek üzere hareketlendiğinde mırıldandı. "Ben bir şeyler düşünürüm o zaman akşama, sen sadece bir yerlere kaybolma."

"Tamam Jimin-ah!"

Gülümseyerek kapıya doğru ilerlediğimde elimi kapının koluna uzattım. Soğuk metal tenimle temas ettiğinde eş zamanlı olarak kulağıma dolan şok ve acı dolu çığlıkla olduğum yere çivilenmiştim.

Bu Jennie'nin çığlığıydı.

***

evet, bir sonraki bölüm final

jennie'nin çığlığı? neden sizce düşünceleri alalım?

bölümden de anlaşılacağı üzere "sessiz ev", fırtına öncesi sessizliği temsil ediyor

zira final bölümü yoğun fırtına içeriyor, uyarmadı demeyin

bu büyük bir ihtimal değil ama final bölümünü iki bölüm uzunluğunda yapmayı düşünüyorum

part 1 ve part 2 şeklinde, yani bölüm 44 ve 45 

öyle yapmaya çalışacağım, çünkü aklımdaki final senaryosu oldukça dolu ve uzun dolayısıyla tek bölüme sığdırabileceğimi düşünmüyorum

FİNALDEN ÖNCEKİ SON BÖLÜM

çok çok çok çooook heyecanlıyım*-*

heyecandan ölmeyin ve final bölümüne sağ kalın tamam mııı?<3

oy vermeyi unutmayın<3! (bu konuda hassas olduğum için küçük açıklama yapayım. kesinlikle oy vermeniz zorunlu gibi bir hissiyat oluşturmasın, cidden unutanlar için diyorum. bir arkadaşım okurken oy vermeyi gerçekten unuttuğunu söylemişti, o yüzden her bölüm yazıyorum. yani okusanız bile oy vermek zorunda değilsiniiz<3)

umarım beğenmişsinizdir,

sevgilerle, matmazel.

Seguir leyendo

También te gustarán

9.3K 935 8
Bir bilsen biz seni nasıl sevdik, Kim Jongin... Sen ise onu.. ♡ All My Love Dreams Just For KaDi ♡ 《 Tüm Hakları The United KaDi State vatandaşı SooS...
225K 22.2K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
210K 21.8K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
96.1K 7.5K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...