şeytanın ağında ❧ taejin (+15)

By gizemlimars

70.3K 7K 18.9K

Bir hacker ve bir yazarın hikayesi... Taehyung'un karanlık ruhu Seokjin'in gizli ruhuna karıştı. Ortaya ise y... More

prologue
soru cevap
1- İlk Mesaj
2- Güven
3- V
4- Karanlık Evren
5- Tören
6- Saha Oyunu
7- İki Hasta
8- Tek Sığınak
9- Talihsiz Tesadüf
10- Kurtuluş Bileti
11- Başarısız Plan
12- İşbirliği
13- Anlık Sinir
14- Plana Karşılık Plan
15- Duygular ve Düşünceler
16- Aşk Üçgeni
17- Soğuk Savaş
18- Uyuyan Güzel ve Uyuyan Yakışıklı
cevap 1
19- Kışkırtıcı Tutku (+18)
20- Katil
21- Bir Günlüğüne V
22- Kötü Tesadüf
23- Anahtar ve Kilit
24- "Kim olursa olsun"
25- Geçmişten Kalan İhanet
26- Uçurum
27- Kötünün İyisi
28- İhtiyaç Duyulan Sevgi
29- Gerçekçi Rüya (+18)
30- Kıskanç Ağabey
31- Ateşle Oyun
32- Saklanamayan Sır
33- Çelişki
34- Güvensizlik
35- Davetsiz Misafir
36- İşler ve Güçlü Kadın
37- Kendini Kanıtlama
38- Tanımlanan His
39- Mesaj (+18)
40- Kanıtlar
41- Sahipsiz Günahlar
43- Sessiz Ev
FİNAL - part 1
FİNAL - part 2
FİNAL - part 3
Teşekkür
bilinmeyenler#1
bilinmeyenler#2
bilinmeyenler#3
bilinmeyenler#4
bilinmeyenler#5
TAEJİN

42- Son İçin Küçük Fedakarlıklar

717 100 619
By gizemlimars

herkese iyi okumalar dilerim, bol bol yorum yapmayı unutmayın.

***

Bölüm 41 Özeti

Seokjin Taehyung'un hastalığını ve V hakkındaki gerçekleri Jennie'den öğrenir. Seokjin Taehyung'un iyileşmesi için her şeye hazırdır.

***

"Dikkatli ol. Jimin'i uzun süre idare edemem, yokluğun anlaşılacaktır. Verdiğim bilgileri unutma ve en önemlisi dikkat çekme."

Jennie'nin uyarıları üzerine başımla onayladım ve arabanın kapısını açtım. Taehyung'u bu durumda kurtarabilecek doktoru almam gerekiyordu. O doktor, Taehyung'u tanıyordu ve durumunu da biliyordu. En kısa sürede onu bu durumdan kurtaracak kişi o doktordu.

Taehyung'un ameliyat olması için gerekli ekipmanlar aşağıdaki revirde vardı. Gerekli steril ortam da vardı. Taehyung'u bu evden çıkaramazdım, bu çok tehlikeliydi. Dışarıya çıktığı anda onu koruması çok daha zor olurdu. En azından bu evde üstünlük bizdeydi.

Taehyung'un ameliyat olmak istememesi de umurumda değildi. Planının gerekçesi olsa bile o ameliyatı olacaktı. Göz göre göre ölmesine izin vermeyecektim.

Eğer ameliyat başarısız geçerse de şüphesiz ki kendimi öldürecektim. Asla onun olmadığı bir dünyada onun ardında bıraktığı o koltuğa tek başıma oturmayacaktım. Planı buysa, Taehyung çoktan başarısız olmuştu.

Planı yaparken aşkımızı hesap edememişti. Hava kararmaya yakınken yola çıkıyordum. Böylece kimse fark etmeyecekti. Herkes evdeydi.

V'nin maskesini değil de normal siyah bir maske takıp arabayı çalıştırdım ve yola koyuldum. Şehir merkezine kadar uzun bir yol vardı. Açıkçası buradan şehir merkezine kadarki uzun yolu tam olarak bilmediğim için navigasyon kullanıyordum. Yollar çok karışıktı.

Evden çıkmadan önce kamera kayıtlarına bakmıştım. Belki bir umut ceketime o flash'ı koyan ajanı bulabilirim diye... Ama odama giren kimse olmamıştı.

Flash ben ceketi giyerken konulmuştu.

Bu kadar yakınımda olan biri beni kolaylıkla öldürebilirdi, değil mi? Jennie neden ajanın beni öldüreceğinden emindi? Belki de V'nin koltuğunu paylaşan kişi olduğum içindi. Belki de Taehyung'un durumunun farkında olan ajan, ben Taehyung'u iyileştirecek bir çözüm yolu bulamadan beni öldürecekti. Belki de planı buydu.

Her halükarda tehlikedeydim. Taehyung'un gözlerinin kapalı olduğu her saniye yaşama güvencem yoktu. Bunun farkına varamamıştım onca zaman. Taehyung benim yaşama güvencemdi. O yokken beni koruyacak kimse yoktu. Apaçık tehlikedeydim.

Vücudumu saran stresle birlikte arabayı hızlandırdım. İçimde patlayacak gibi bir his vardı. Sanki hücrelerim yerlerinde durmuyor sürekli titriyorlardı.

Taehyung'un onca zaman hissettiği de bu muydu? Senin dibine kadar girebilecek birinin seni öldürmek istediğini bilmek? Böyle bir şey miydi?

Taehyung zorlukla göğüs germişti bu hisse. Evde kendisini öldürmek isteyen biri olduğunu bilerek hayatına zorla da olsa devam etmişti. Hastalığının onu ne zaman ele geçireceğini bilmeyerek devam etmişti hayatına. Sonunun önce hastalığından dolayı mı yoksa ajandan dolayı mı geleceğini tahmin ederek... Ben böyle yaşayamazdım. Sağlıklı düşünemezdim, yiyip içemezdim. Gülemezdim, nefes alamazdım ki. O nasıl yaşamıştı böyle?

Hastaneye geldiğimde arabayı hastanenin yakınına park ettim ve hızlı adımlarımı içeri sürdürdüm. Beyin Cerrahisi bölümüne geldiğimde, benim gibi genç birini burada bulmaktan şaşkınlık duyduğu belli bir şekilde kaşlarını kaldırmış olan danışmandaki hemşireye baktım.

"Size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Doktor Seo'ya randevum vardı. Adımı söylerseniz zaten beni içeri kabul edecektir."

"Adınızı alabilir miyim?"

Dudağımı yaladım. "Kim S-. Kim Taehyung."

Kız tek kaşını kaldırdı. "Kim Taehyung mu?"

Hafifçe gülümsedim. "Bir problem mi var?"

Kız gözlerini kaçırdı ve önündeki dosyada parmaklarını gezdirdi. "Sizi içeri almamak üzere bir talimat aldım. Lütfen dışarı çıkın."

"Ne?" Şapkamı çıkardım ve elimi saçlarımdan geçirdim. "Böyle bir saçmalık olabilir mi sizce?"

"Beyefendi talimatı veren ben değilim, dolayısıyla size bu konuda yardımcı olamam."

Derin bir nefes aldım. "En azından talimatı verenin kim olduğunu öğrenebilirim diye umuyorum." Yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim.

Hemşire bıkkın bir şekilde nefesini dışarı verdi. "Doktor Seo."

Kaşlarımı çattım. Ortada yanlış bir şeyler vardı. Doktor Seo, zaten Taehyung'un kişisel doktoruydu. Neden onun gelmemesi için kesin bir talimat verirdi ki?

Taehyung'un hasta olduğu duyulmuş muydu? Yoongi ona şantaj yapmış olabilirdi. Taehyung'un hasta olduğu nasıl duyulabilirdi ki? Henüz bu sabah yoğun bakımlık duruma düşmüştü. Uzun bir süre değildi.

Hemşire iğneleyici bakışlarını sürdürürken gözlerimi devirdim ve şapkamı takarak hastaneden ayrıldım. Doktoru almadan gideceğimi sanıyorlarsa yanılıyorlardı. Doktoru almadan hiçbir yere gitmeyecektim. Taehyung'u hayata bağlayacak tek kişi oydu. Doktorun beni görmek istememesi benim için engel değildi.

Arabaya gidince Jennie'yi arayıp adam göndermesini söyledim. Doktor evine giderken ya da evine gittiği sırada onu kaçıracaktık. Bunu tek başıma da yapabilirdim sonuçta doktor bildiğim kadarıyla dinamik biri değildi, yaşı vardı. Ama Yoongi doktoru korumak için adam dikmiş olabilirdi. Bu ihtimali görmezden gelemezdim.

***

Doktorun nöbet tutup tutmadığını başka bir hemşireden öğrenmiştim. Şanslıydım ki bugün nöbet tutmayacaktı yani saat sekizde çıkması gerekiyordu. Direksiyondaki ellerimi sıkılaştırdım ve arkamdaki arabaya baktım. Adamlar gelmişti.

Hastanenin otopark çıkışına dikkatle bakmaya devam ediyordum ki nihayet doktorun arabası çıkış yapmıştı. Doktoru takip etmeye başladığımda arkamdaki araba da bizi takip etmeye başladı. Dikkat çekmeyecek şekilde olmasına dikkat ederek arabayı takip ettim. Trafikten dolayı takip işi uzun ve zorlu olmuştu.

Doktor evinin önünde durduğunda etrafa dikkat ettim. Kamera görünmüyordu, hava da kararmıştı. Etraftaki evler belirli aralıklardaydı. Dikkat çekmeden onu alabilirdim. Elimi belimdeki silaha götürüp kontrol ettim. Doktorun arabası durduğunda elimi kapıya götürdüm. Onun kapısı açılınca ben de kapıyı açtım. Benim arabamdan iki kişi daha indiğinde parmak uçlarımda adımlarımla doktorun yanına ilerledim. Araba anahtarını çantasına koymaya çalışırken eldivenli elimle ağzını kapattım ve diğer elimi boynuna doladım.

"Kim Taehyung'u tedavi edeceksin," diye fısıldadım kulağına. Çırpınma gayretinde bulunmadı çünkü nasıl bir tehlike içinde olduğunu çok iyi biliyordu. Aldığı nefeslerden ise oldukça endişelendiği ve korktuğu belli oluyordu. Yine de riske atamazdım. Onu bayıltıp öyle götürmeliydik. Aksi takdirde yolda kaza yapmamıza bile sebep olabilirdi.

Cevap vermediğinde boynumdaki kolumu sıkılaştırdım. "Anladın mı?"

Başıyla hafifçe onayladığında gülümsedim. "Anlayacağını biliyordum."

Bakışlarımı arkadaki adamlara çevirdiğimde başlarıyla onayladılar ve hızlıca yaklaşıp doktoru bayılttılar. "Doktorun arabasına taşıyın," diyerek yere düşen araba anahtarını aldım.

O sırada silah sesi duyulduğunda bir küfür savurarak eğildim. Yoongi'nin adamları gelmişti. "Doktoru koruyun!" diye bağırdım ve arabanın kapısının arkasına geçtim.

Adamlar doktoru zorlukla arka koltuğa yatırdığında arabanın tüm kapılarını kapattım ve kilitledim. Doktoru almadan hiçbir yere gitmeyecektim. Silah seslerinden dolayı polisler buraya yaklaşık on beş dakika içinde geleceklerdi. On beş dakikada buradan çıkmam gerekiyordu.

Olduğum yeri adamlar göremiyor olmalıydı. Buraya henüz bir saldırı olmamıştı. Ama yine de burada bekleyerek adamlarımın yaralanmasını bekleyemezdim. Aklıma gelen fikirle birlikte arabanın kilidini açtım ve arka kapıyı açarak doktoru dışarı çıkarttım. Evin bahçesi vardı. Gözüme kestirdiğim bir ağacın yanına yatırdım. Hava karardığı için burası görünmüyordu.

Arabanın biraz ilerisinde duran adamlardan birine seslendim. "Doktor bahçede, arabayı dışarı süreceğim. Beni takip edecek gibi yapın. Tek hedefleri doktor olduğu için zaten size dikkat etmeyeceklerdir." Adam başıyla onayladığında kapının önünde duranlara işaret verdi. İşaretiyle birlikte kapının önünden çekildiler.

Arabanın sürücü koltuğuna bindim ve direksiyondaki parmaklarımı sıkılaştırarak derin bir nefes aldım. "Yapabilirsin, Seokjin."

Vitesi değiştirdim ve arabayı hızla geriye doğru sürdüm. Silah sesleri yoğunlaşmıştı. Mermi isabet etmemesi için başımı eğdim ve arabayı döndürerek boş caddelerden birine hızla daldım. Yoongi'nin adamları arabalara binmiş ve beni takip etmeye başlamışlardı. Geride kalan adamlarım umurlarında değildi.

Çoğunlukla sakin sokaklardan geçmeye dikkat ederek ilerledim. İleride bir alt geçit vardı. Arkadaki arabalarla arama gerekli mesafeyi katmıştım. Alt geçit ışıklandırmaları yoktu. Bu benim için çok daha iyiydi.

Geçide girince farları kapattım. Tahmin etmediğim bir kıvrım sonucu araç tuzla buz olabilir ve burada ölebilirdim. Bu ihtimalin verdiği stresin vücudumu kaplamasıyla titremeye müsait ellerimi engellemek için direksiyonu daha sıkı tuttum. Eklemlerim ağrıyordu.

Kemerimi çözdüm ve arabayı hızlandırdım. Önümü göremiyordum ve hızımı arttırdıkça artırıyordum. Dikiz aynasını kontrol ettim, geride arabalar görünmüyordu. "Hadi," diye mırıldanıp arabanın kapısını açtım. Sert rüzgar saçlarımı delicesine uçururken hızımı yavaşlattım. Atlamak için zamanım kısıtlıydı. Hızımı olabildiğince yavaşlatmıştım. Daha fazla yavaşlatırsam ben atlayamadan geleceklerdi.

Sertçe yutkundum ve gözlerimi kapattım. Yeterli hıza indirip indirmediğimi bilmiyordum. Eğer yeterli hıza indiremediysem parçalara ayrılmış vücudumla sağ çıkma imkanım yoktu. "Lütfen şanslı günüm olsun."

Titreyen ellerimi direksiyondan kaldırdım ve atlamama saliseler kala son gücümle gaza basarak arabadan atladım. Yuvarlanıp sert duvara tosladığımda dudaklarım arasından acı dolu bir inleme yükseldi. Araba hızla gözden kaybolduğunda çok geçmeden iki tane daha arabanın lastik sesleri duymuştum. Siyah giyinmeme sevinerek acıyla sızlanan bedenimi son gücümle duvara yasladım ve arkamı dönerek gözlerimi sıkıca yumdum.

Arabalar yanımdan geçip giderken saniyeler sonra büyük bir çarpışma sesi geçitte yankılandı. Farları kapanmış arabayı geç fark etmiş olmalılardı. Omuzlarım şiddetli şekilde ağrıyordu ve dizimi duvara çok kötü vurmuştum. Muhtemelen kanıyordu. Omzum çıkmadıysa şanslıydım. Kesik bir nefes alıp doğrulmaya çalışıyordum ki geçitte büyük bir patlama sesi duyuldu ve her yer turuncu rengine bulandı.

En azından onlardan temelli kurtulmuş olmuştum. Çınlayan kulaklarıma engel olabilmek için başımı iki yana salladım. Doğrulmak için yerden destek almak üzere elimi yere bastırdım ve zorlukla ayağa kalktım. Pantolonumun diz kısmı kanımdan dolayı sırılsıklam olmuştu. Omzumun çıktığını düşünmüyordum ama ezilmişti.

***

Doktoru almak üzere eve güç bela döndüğümde doktorla bir arabaya tek başıma geçtim. Dizim ve omzum ne kadar ağrısa da sürücü koltuğuna geçtim ve arabaya adamlardan birini almadım. Onlar diğer arabayla beni takip edeceklerdi.

Buraya kadar tek başıma hareket edemezdim, bir terslik olabilirdi. Ama artık tek başıma yapabileceğim hiçbir şey için kimseden yardım almayacaktım. Kimseye güvenmiyordum. Bu yüzden arabaya adamlardan birinin binmesine izin vermemiştim.

Navigasyonu ayarladım ve eve doğru sürmeye başladım. Jennie'yle, Taehyung'un durumu kötüleşirse beni araması konusunda anlaşmıştık. Şu ana kadar aramamıştı. Derin bir nefes aldım. Yetişebilirdim. Geç değildi. Taehyung uyandıktan sonra yapacağım ilk şey ise ondan tüm kalbimle özür dilemek ve buradan gitmemiz için yalvarmak olacaktı.

V bu zamana kadar çok insana zarar vermişti. Şüphesiz ki en çok zarar verdiği insan da Taehyung'tu. Yok edilmesi gerekiliyordu. Zehirliydi. Taehyung'u zehirli sarmaşıklarıyla sarmış ve sıktıkça sıkmıştı. Batan dikenler Taehyung'u kanatmış, zehri ise kanını kirletmişti. Bu zamana kadar ruhu da bedeni de yaralanmıştı ama o tüm yükü omuzlarında taşımıştı.

Kirli bir ruha sahip olan ağabeyinin günahlarını üstlenmişti. Başından beri yaptığı şey beni kandırıp benden faydalanmak değildi. O sadece sarmaşığın zehirli kısmını görmemi istememişti. Bu sarmaşığın zehrini alabileceğimi düşünerek ona hükmetmemi istemişti. Çünkü her şeyini ortaya koyarak denese de sarmaşığın zehrini alamamıştı.

O sarmaşığı iyileştirmek yerine yok edecektim. İyileşmesini beklemeye bile sabrım kalmamıştı. Taehyung'u alıp çok uzaklara gidecektim. İstese de istemese de... Kısa bir süre sonra buralardan çok uzakta mutlu bir yaşam sürecektik. Öyle olacaktı, öyle olmalıydı. En azından yıllarca çektiği acının karşılığı buydu. Ölüm değildi.

Eve geldiğimde saat gece yarısına ulaşmıştı. İçeri girmeden önce evden biraz geride farları söndürdüm ve durdum. Jennie'yi arayarak evdekilerin durumu hakkında bilgi aldım. Herkes odalarına çekilmişti. Yine de önlem olarak Jennie evin elektriğini kesmişti. Arabayı içeri sokmak için Jennie'nin kapıya gelmesini bekledim. Jennie kapıyı açtırınca arabanın farını açmadan içeri doğru sürdüm. Park edince Jennie'den yardım istedim ve doktoru zorlukla Taehyung'un odasına taşıdık. Doktor kendine gelince asansörle aşağı indirecektik. Doktoru da taşıdığım için omzumun ağrısı katlanmıştı.

"Birileri fark etmedi, değil mi?" diye sordu tereddütle Jennie. Tereddüt içinde sormuştu çünkü doktoru taşırken zorlandığımı görmüş olmalıydı. Karanlık olduğu için muhtemelen pantolonumun diz tarafının sırılsıklam olduğunu fark etmemişti.

Yüzümü buruşturdum ve elimi omzuma götürdüm. "Sıkıntı çıktı," diye mırıldandım. "Yoongi'nin adamları bizi buldu. Atlatmak için biraz tehlikeye girdim diyelim."

Jennie dışarı çıkarken seslendi. "Sanırım seni tedavi etmem gerekiyor. Beni takip et!"

Jennie'nin peşinden ilerlediğimde bu eve ilk geldiğimde girdiğimiz koridora girdim. Burası ilk kattaydı ve sol taraftaydı. Jimin ve Taehyung bu revirlerde kalmışlardı. Bodrum kattaki revire göre çok daha basitlerdi. Anlık tedaviler için kullanılıyorlardı.

Jennie başıyla sedyeyi işaret ettiğinde oturdum. Reddetmek isterdim ama şimdi tedavi edilirlerse önümüzdeki saatlerde hareketlerim o kadar da kısıtlanmamış olurdu.

Gözlerini omuzlarımda kısa süre gezdirdikten sonra sedyenin yanındaki masaya yöneldi. "Omzun ve?"

"Sol dizim."

Dizime ne olduğunu görmek için sedyeye döndüğünde kanlı pantolonumla karşılaşınca yüzünü buruşturdu. "Baya kan kaybetmişsin." Elini alnıma götürdü. "Hafiften ateşin var. Tenin de solmuş."

"Kan almama gerek var mı, sabaha kadar kendime gelir miyim?"

Jennie dilini şaklattı. "O kadar sorun değil. Sabaha kendine gelirsin."

Masaya döndü ve eline gazlı bezle başka bir bez aldı. Pantolonumu çıkarmak zorunda kalacağımı düşünüp kaşlarımı çatar gibi olduğumda gülerek "Seni soymayacağım, Seokjin. Sakin ol," dedi ve diğer elindeki makasla pantolonu diz tarafından kesmeye başladı. Soğuk metalin tenime değmesiyle dudağımı ısırdım. Yaraya yakın bir yerden kesmiş olmalıydı ki makas her değişinde canım yanmıştı.

Jennie yarayı görünce ufak bir ıslık çaldı. "Parçalanmış." Bezle dikkatlice yarayı dezenfekte ettikten sonra gazlı bezi nazikçe değdirmeye başladı. "Biraz topallayabilirsin, Seokjin."

Derin bir nefes aldım. Bağırmamak için alt dudağımı ısırmıştım. Nihayet gazlı bezle işi bittiğinde sargıyla dizimi sardı. Kaşlarını çatarak omzuma baktı. "Kan yok, ezildi mi?"

Başımla onayladım. İşaret parmağını oynatırken "Tişörtünü çıkar," dedi ve masaya dönüp başka malzemeler almaya başladı. Elimi tişörtümün sınırına getirdiğimde Taehyung'un her fırsatta yaptığı ve yapmaktan çok hoşlandığı o şey aklıma geldi. Tişörtümün sınırlarında parmaklarını dolaştırmayı ve arada bir yaramazlık yaparak tenime ulaşmayı seviyordu. Kendime kabul ettiremediğim için onu iteklediğim her an için pişmanlık duyuyordum.

Düşüncelerimden sıyrılıp tişörtümü çıkardığımda kremi omzuma sürdü ve başka bir sargıyla sardı.

"Ha bu arada, e-postayı gördüm."

Kaşlarımı çatıp kendime hakim olamayarak neredeyse bağırarak konuştum. "Ne?!"

Jennie geri çekildi ve şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "Neden bu kadar şaşırdın ki? E-posta şifreliydi. Sen sonradan geldiğin için bilmiyordun muhtemelen. Taehyung'un doğum tarihini içeren ve içerisinde onun dışında sadece iki harf bulunduran e-postalar V bünyesinde gönderiliyor." Düşünceli bir şekilde gözlerini odada gezdirdi. "V belki de seni test etmek istemiş olabilir. Bu tür mesajlar şifreli olduğu için cevaben en az üç gün içerisinde yanıt olarak Taehyung'un doğum tarihini yazman gerekir. Üç gün içerisinde yazmazsan mesaj kendini atıldığı cihazla birlikte imha eder. Atıldığı güne baktım, sanırım bilmediğin için dönüt yapmamışsın. Dönüt yapmadığın için bilgisayar kendini imha etmek üzereydi ama mesajı gönderdim."

Kaşlarımı çattım. Yoongi demek bu şekilde anlayacaktı. Mesaj geldiği anda bunu benden başkasının okuduğunu anlayacaktı. Bu şifre olayını dışarıdan biri bilemezdi, değil mi? Ben bile bilmezken...

Ajan gerçekten de vardı. Yoongi blöf yapmamıştı.

Sedyeden hızla doğrulduğumda elimi Jennie'ye uzattım. "Jennie hemen telefonunu ver!"

Şaşkınca kaşlarını kaldırsa da cebinden telefonu çıkarıp bana uzattı. Jisoo gidemezdi, değil mi? Yoongi blöf yapmış olsundu bu kez. Lütfen sadece bu kez...

Derin bir nefes alarak Jisoo'nun ismini arattım.

Ünlü yazar Kim Jisoo bugün akşam saatlerinde evinde ölü bulundu.

***

kötüyüm kötü, bitiyor az kaldı

ahhh benim güzel karakterlerim...

yoongi'nin blöf işinde olmadığını ve gerçekten tehlikeli olduğunu bu bölüm öğrenmiş oldunuz

sizce tedavi sırasında bir sıkıntı olacak mı?

jennie'ye güveniyor musunuz?

sorularım az, ama cevaplamanızı isterim

taehyung'u sevin

FİNALE SON 1 BÖLÜM!

oy vermeyi unutmayın<3!

umarım beğenmişsinizdir,

sevgilerle, matmazel.

Continue Reading

You'll Also Like

39.7K 634 102
vmin fanart olcak isteyen gelsin smut
857 103 5
ejderhaların anavatanı büyüleyici toprakların varisi na jaemin ve o topraklardan sürgün edilen lanetli lee jeno. dragonau!
39.3K 3.3K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
5.1K 630 26
Bu hikaye tamamen Shippeh'ya aittir, ben sadece çevirisini yapıyorum. Kendisine twitter üzerinden ulaşabilirsiniz. Kapak tasarımı bana aittir. İyi ok...