sweet chaos, yoonmin✔

By dollshwa

116K 10.2K 6.4K

- roommate au senin hakkında daha fazla şey öğrendikçe zevklerim, alışkanlıklarım ve her şeyim değişiyor More

1: sevgilim olur musun
2: senden nefret ediyorum
3: beni etkilemeye mi çalışıyorsun
4: yalan söyledim
6: birlikte misiniz
7: onu öptüm
8: birbirimize alıştık
9: ben gitmezdim
10: seni rahatlatacağım
11: ilgisi hoşuma gitmişti
12: sevgili değiliz
13: senin için endişelendim
14: sevgili(m)le vakit geçireceğim
15: senden hoşlanıyor
16: senin gibi birinden hoşlanmam
17: yeni oda arkadaşımla tanış
18: seni kıskandı
19: ona karşı hislerin mi var
20: senden gözlerini alamadı
21: başkalarıyla yakın ol(m)ana dayanamıyorum
22: yıldızların altında benimle dans et
23: beraber tatile gidiyoruz
24: herkesten sakla(m)ak istiyormuş gibi
25: seni sevdiler
Final: happy ending

5: aşık mı oldun

5.3K 522 201
By dollshwa

bu fic için bir çalma listesi yaptım ve profilimde paylaşacağım, dileyen linkten listeyi dinleyebilir

yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar

_

Üç gün.

Yoongi'ye odamızda ağız işi vermemin üstünden üç gün geçmişti ve üç gündür doğru düzgün yan yana gelemiyorduk. Yine kaçıyor muydu yoksa gerçekten de bahane olarak öne sürdüğü şeyler doğru muydu, bilmiyordum. Kafede çocuklarla otururken yanlarına gittiğimde yalnızca birkaç dakika oturuyor ve sonra işi olduğu gerekçesiyle kalkıyordu. Yurda en geç onda giriş yapabiliyorken o gece yarısından önce gelmiyordu. İki gün boyunca onu görmek için beklesem de, o geldiğinde konuşmak yerine uyuyormuş numarası yapıyordum.

O günden sonra en azından arkadaş olmaya çalışabiliriz diye düşünüyordum. Tamam, belki ona ağız işi vermemden sonra arkadaş olmamız kulağa çok saçma gelebilirdi ama sonuçta bu bizim aramızda kalacaktı ve hiç yaşanmamış gibi yapacaktık. Ama ben hiç yaşanmamış gibi yapamıyordum.

O günün ardından kızlarla buluştuğumda Ryujin, onlar gittikten sonra ne olduğunu sorsa da bir şey söylemedim. Yoongi'ye aramızda kalacağını söylemiştim ve bunu söylemesem bile bunu birilerini söyleyemezdim. Bu yüzden ona, film izlediğimi ve Yoongi'nin de uyuduğunu söylemiştim.

Şimdi ise Taehyung, Hoseok ve Namjoon ile birlikte kafede oturuyorduk. Öğleden sonra dersim olduğu için yurda gitmek yerine onlarla takılmaya karar vermiştim. Bir süredir onlara çok vakit ayıramıyordum, eskisi gibi yaşadığım her şeyi anlatmıyordum ve bu yüzden biraz suçlu hissetsem de yeniden onlarla birlikte olarak arayı kapatmaya çalışıyordum.

"Jimin sana bir şey soracağım." diyen Hoseok ile içeceğimden bir yudum aldım ve soracağına şeyi beklemeye başladım.

"Aslında bunu daha önce soracaktım ama vakit bulamadım. Geçen hafta, akşam kafeye gittiğimizde Yoongi'nin kucağına oturmuştun ya, neden yaptın bunu? Yanlış anlama, art niyetle sormuyorum fakat biliyorsun işte siz çok yakın değilsiniz ve sizi öyle görünce şaşırdım." dediğinde avuçlarımdaki bardağı masaya bırakarak bakışlarımı ona çevirdim. Bunu soracaklarını tahmin edebiliyordum, verecek cevabı bile hazırlamaya çalışsam da bundan vazgeçip doğaçlama yapmaya karar vermiştim. Şimdi ise diyebileceğim şeyleri düşünmeye başlamıştım.

"Daha iyi anlaşmaya başladık hyung. O yüzden yani." dediğimde kaşlarını havaya kaldırarak bana bakmayı sürdürdü. Yüzündeki ifadeden inanmadığı çok belli oluyordu. İnanmamakta haklıydı çünkü iki yıldır birbirimizle o kadar uğraşıyorduk ki, bu duruma gelmiş olmamız bile bana imkansız geliyordu.

Sahte sevgili olsak bile, kendi başıma verdiğim bir kararla onlara bu olayı anlatmak istemiyordum. Yoongi zaten bulduğu her fırsatta beni suçluyordu ve onun eline malzeme vermek istemiyordum.

"Başka bir şey yok yani? Anlaşmaya başladığınız için hepsi?" dediğinde hızla başımı salladım. O kadar iyi anlaşıyorduk ki, öpüşüp daha ilerisine bile gidiyorduk. Tabii bunu diğerlerinin bilmesine gerek yoktu.

"Sizin adınıza sevindim Jimin. Sürekli birbirinizle uğraşıyordunuz ve artık anlaşıyor olmanız güzel." diyen Namjoon ile gülümsedim. Bunlar sadece benim bakış açımdan olan şeylerdi. Yoongi'nin ne düşündüğünü bilmiyordum ve sorsam bile cevap vereceğini düşünmüyordum. Fazla ketum biriydi, bu bir yana konuşmaya bile üşeniyordu bazen. Gerek duymadıkça sohbetlere katılmıyordu, kendini geri plana çekiyordu. Onun mezun olduktan sonra nasıl bir avukat olacağını merak ediyordum.

"Jimin senin dersin ne zaman başlayacak?" diye soran Taehyung ile düşüncelerimi rafa kaldırdım. Masanın üzerinde duran telefonumu açıp saate baktığımda saatin iki olduğunu gördüm. "Yarım saat sonra başlıyor, senin de mi dersin var?"

"Evet, yarım saat sonra benim de."

Bardağıma uzandım, ardından dibinde kalan milkshakei bitirdim. Telefonumu alarak ayaklandığımda dilimi ıslak dudaklarımda gezdirdim ve konuşmaya başladım. "Ben derse gidiyorum şimdi, işiniz yoksa akşam da bir şeyler yapalım mı? Özledim sizinle vakit geçirmeyi."

"Biz Yoongi ile birazdan stüdyoya gidecektik ama eğer akşama müsait olursak haber veririm." diyen Namjoon'u onayladım. Taehyung da içeçeğini bitirip ayaklandığında beraber kafeden çıktık.

"Yoongi hyung ile aranızın iyi olduğunu görmek güzel." Geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklediğimiz sırada Taehyung'un birden söylediği şey ile kaşlarım çatıldı. Bu konunun neden bu kadar uzadığını bilmiyordum. Şaşırtıcı bir şey olduğunun farkındaydım ama sonuçta artık eskisi gibi değildik ve bunu daha fazla konuşmanın gereği yoktu.

"Evet, onunla iyi anlaştığımız için ben de mutluyum." dedim, karşıya geçmek için hareketlendiğimiz sırada. Doğrusu, aramızdaki bu ilişki ne kadar tuhaf olursa olsun eskisi gibi sadece birbirinizle uğraşmak için konuşmadığımızdan dolayı mutluydum. Bu sahte sevgili olayını daha ne kadar sürdürürdük ya da geçen gün yaşadığımız şeyi yeniden yaşar mıydık bilmiyordum fakat bunu düşünmek de istemiyordum. Şu ana kadar düşünmeden hareket etmiştim, bunların sonucu iyi şeyler doğurmasa da bundan pişman değildim, düşündükçe işler daha karmaşık bir hal alıyordu ve bu da beni rahatsız ediyordu.

Taehyung yol boyunca başka bir şey demedi, ben de başka konu açmadım. Sessizce kampüse geldiğimizde o kendi bölümüne gitmek için ayrılmıştı. Ben de fakülteye gideceğim sırada çalan telefonum ile duraksadım.

Yoongi arıyordu.

Ciğerlerime derin bir nefes doldurdum. Üç günden sonra ilk defa onunla konuşacak olmak beni heyecanlandırmıştı.

"Efendim Yoongi?" diyerek aramayı yanıtladığımda kulaklarıma dolan kıkırtı sesi kaşlarımı havayı kaldırmama sebep oldu. "Ne zaman saygı ekleriyle konuşacaksın Jimin?" diye sorduğunda ayakta dikilmek yerine boş olan bir banka ilerledim.

"Sana hyung mu dememi istiyorsun Yoongi? Tanıştığımızdan beri sana hyung demiyorum, şimdi neden diyeyim." İlk tanıştığımızda onu sevmediğim için saygı eklerini kullanmaya gerek duymamıştım, hyung bile dememiştim ve bu böyle devam etmişti. Yalnızca Seokjin'e, Namjoon ve Hoseok'a hyung diyordum ve o da ara sıraydı.

"Hayır istemiyorum. Her neyse, neredesin?"

"Fakültedeyim, birazdan derse gireceğim. Neden?" Namjoon ile birlikte stüdyoya gidecekken ve üç gündür doğru düzgün yüzüme bile bakmazken neden birden beni aramıştı, merak ediyordum doğrusu.

"Bir sebebi yok, sadece birkaç gündür seninle vakit geçiremiyoruz ve bir şeyler yapalım mı diye soracaktım." dediğinde duyduklarımı sindirmem biraz zaman almıştı. Vakit geçirmek istediğini söylemişti, yanlış duymamıştım değil mi?

"Sen ciddi misin? Üç gündür doğru düzgün yüzüme bakmıyordun, şimdi vakit mi geçirmek istiyorsun?"

"Yüzüne bakıyordum Jimin, abartma. Sadece bazı işlerim vardı, onları bitirmeye çalışıyordum. Bu yüzden yurda da geç geliyordum." dediğinde güldüm. Onun bu dediklerine nedense inanmıyordum. İçimden bir ses bana yalan söylediğini söylüyordu. Öte yandan, başka bir ses ise bana yalan söylemesi için bir sebebin olmadığını hatırlatıyor, ona olan güvensizliğimin yersiz olduğunu söylüyordu.

"Ne işin vardı? Hem sen Namjoon hyung ile buluşmayacak mısın, neden bana buluşalım diyorsun?"

"Jimin çok soru soruyorsun. Şu saçma sevgili triplerinden çıkar mısın? Namjoon ile bir işim var ve seninle de ondan sonra buluşmayı düşünüyordum. Ama şu an senin yüzünden vazgeçmek üzereyim." dediğinde sesli bir nefes verdim dışarı. Sadece fazla meraklı biriydim ve ne yaptığını öğrenmek istiyordum. Onu sorguya çekmem tamamen merakım yüzündendi.

"Tamam, özür dilerim. Sen işini hallet, benim dersim var. Uygulama dersi o yüzden mesaj atarsan göremem. Ders dört buçukta bitecek, yurda uğramam lazım. Sonra buluşuruz, olur mu?" diye sordum. Vereceği cevabı beklerken dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. İçimden buluşma fikrinden vazgeçmemesi için Tanrı'ya dua ederken çok geçmeden beklediğim cevabı verdi.

"Tamam, olur. Ben stüdyodan sonra yurda giderim. Seninle ordan gideriz. Görüşürüz." deyip cevap vermeme izin vermeden telefonu kapattığında dudaklarım aralanmış bir halde telefona baktım. Telefonun yüzüme kapatılmasından nefret ediyordum. Buluştuğumuzda bunun yüzünden ona kızmayı aklımın bir köşesine not aldım ve oturduğum banktan kalkarak binaya girdim.

Saate baktığımda dersin başlamasına beş dakika olduğunu gördüğümde adımlarımı hızlandırmak yerine oldukça uyuşuk bir şekilde dans stüdyosuna ilerledim. Bugün Ryujin ve Sana yoktu, neden bilmiyorum ama sabahki derslere de gelmemişlerdi ve Seulgi ile tektim. O da çoğunlukla Taeyong'un yanında olduğu için bugün oldukça sıkıcı geçmişti.

Sonunda stüdyoya geldiğimde kapıyı çalmadan içeri girdiğimde ısınma hareketlerine başladıklarını görmemle derin bir nefes çektim içime.

"Jimin, ısınma hareketlerine başla sen de. Bu ders çok işimiz var."

__

Nefes nefese sırtımı duvara verdiğimde Kihyun, su şişesini bana uzatmıştı. Düşünmeden şişeye uzanıp hepsini içtiğimde biraz olsun ferahlamıştım.

"Teşekkür ederim Kihyun." Bana gülümseyerek karşılık verdiğinde küçük bir tebessüm yerleşti yüzüme.

"Jimin, bugün sende bir şeyler var. Adımları kaçırdın, geriden geldin, iyi misin?" diyen Bay Lee ile bakışlarımı ona çevirdim. Bir şeyim yoktu, oldukça iyiydim. Geriden geldiğimin farkındaydım ama bunun neden olduğunu bilmiyordum.

"Jimin aşık mı oldun yoksa?" diyen Seulgi ile kaşlarımı çatarak ona baktım. Aşık falan değildim, bunu o da biliyordu.

"Yoongi ile sevgili olduğunu duydum. Onun gibi sevgilim olsa ben de dikkatimi derslere veremezdim." sol tarafımdan duyduğum cümle ile çatılı olan kaşlarım istemsizce daha da çatıldı. Konu neden birden benim aşk hayatım olmuştu bilmiyordum fakat bunu konuşmak rahatsız ediciydi.

"Yoongi ile sevgili olduğum doğru ama dikkatsizliğimin sebebi o değil. Ve senin adına seviniyorum Eunha, asla Yoongi gibi bir sevgilin olmayacağı için derslerine daha çok yoğunlaşabilirsin." Yüzüme yerleştirdiğim yapmacık bir gülümseme eşliğinde konuşmamın ardından kulaklarıma Seulgi'nin kıkırtısı dolduğunda kafamı ona çevirdim.

"Açtığın konu yüzünden oldu bunlar." dediğimde gülümseyerek omuz silkti. "Elden ne gelir ki Jimin, aşktan kaçamazsın. Yoongi'ye aşık olduysan bana söyleyebilirsin, yakın arkadaşız biz."

"Ona aşık falan değilim." dedim kısık sesle. Şu an bitik bir haldeyken üstüne Seulgi ile bu saçma konuyu tartışmak beni yoruyordu. Aşık falan değildim, ona karşı hissettiğim hiçbir şey yoktu. Birkaç kere kucağında oturmam, onu öpmem ya da ağız işi vermiş olmam ona aşık olduğumu kanıtlamazdı. Hem Seulgi bu saydıklarımın yalnızca kucağa oturma kısmını biliyordu ve sadece buna dayanarak bana aşık demesi oldukça saçmaydı.

"Sadece dalga geçiyorum Jimin. Bu kadar ciddiye almana gerek yok." diyerek suyunu içmeye başladığında bakışlarımı ondan çektim. Dersin bitmesi ile birlikte çantamı ve telefonumu alarak stüdyodan çıktım.

Tek istediğim yurda gidip sıcak bir duş almak ve uyumaktı. Fakat Yoongi ile buluşacağım aklıma geldiğinde uyuyamayacağım için üzülmeye başlamıştım.

Yoongi'ye yurda gittiğimi söylemek için telefonumu çıkardığım sırada onun beni araması ile yüzümde engelleyemediğim bir sırıtış oluştu.

"Efendim Yoongi?" dedim, hâlâ sırıtırken. Neden sırıtıyordum bilmiyordum bile. "Jimin dersin bitti mi?"

"Bitti, yurda gidiyorum şimdi. Sen ne yaptın?"

"Benim işim biraz uzadı. Özür dilerim, daha sonra buluşsak olur mu?" dediğinde birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Daha sonra ise benden bir cevap beklediğini hatırlayarak konuşmaya başladım.

"Olur, ben de çok yorgundum zaten. Sana kolay gelsin." dedim ve telefonu kapattım. Onunla buluşmamak işime gelmişti, oldukça yorgundum ve onunla buluşursam daha çok yorulabilirdim.

Kimi kandırıyordum ki, yorulmak umurumda bile değildi. İlk defa buluşmayı teklif etmişti ve bu beni oldukça sevindirmişken şimdi buluşmayı ertelememize üzülmüştüm. Hem üzülmüş hem de meraklanmıştım. Uğraştığı şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Jinyoung'un geçen gün ona sorduğu soruyla şarkı yazdığını öğrenmiştim ve şimdi de stüdyoya gidiyorsa büyük ihtimal bir şarkı üzerinde çalışıyordu.

Min Yoongi, bir hukuk öğrencisinden daha fazlası gibi duruyordu.

Yoongi'yi ve ona dair bildiğim sınırlı şeyi düşünerek yurda vardığımda kendimi büyük bir zorlukla odama attım. Kıyafetlerimi çıkararak sıcak bir duşa girdim ve sonrasında da uyudum. Yoongi'yi düşünerek.

***

umarım beğeniyorsunuzdur

diğer bölümde görüşmek üzere

Continue Reading

You'll Also Like

179K 15.1K 32
- highschool au keşke bir mucize olsa ve her şey yok olsa
22.7K 2.6K 29
"Ben de basketbol takımına girmek istiyorum." dedi. Gülmeye başladığımda bana garipçe baktı. "Neden gülüyorsun?" "Bu boyla mı gireceksin takıma?" ded...
50.1K 5.1K 22
"MİNHO EZ BENİ"
165K 2.4K 21
illüminati hakkinda bilinmeyenler.Mutlaka okuyun.