sweet chaos, yoonmin✔

Por dollshwa

116K 10.2K 6.4K

- roommate au senin hakkında daha fazla şey öğrendikçe zevklerim, alışkanlıklarım ve her şeyim değişiyor Mais

1: sevgilim olur musun
2: senden nefret ediyorum
4: yalan söyledim
5: aşık mı oldun
6: birlikte misiniz
7: onu öptüm
8: birbirimize alıştık
9: ben gitmezdim
10: seni rahatlatacağım
11: ilgisi hoşuma gitmişti
12: sevgili değiliz
13: senin için endişelendim
14: sevgili(m)le vakit geçireceğim
15: senden hoşlanıyor
16: senin gibi birinden hoşlanmam
17: yeni oda arkadaşımla tanış
18: seni kıskandı
19: ona karşı hislerin mi var
20: senden gözlerini alamadı
21: başkalarıyla yakın ol(m)ana dayanamıyorum
22: yıldızların altında benimle dans et
23: beraber tatile gidiyoruz
24: herkesten sakla(m)ak istiyormuş gibi
25: seni sevdiler
Final: happy ending

3: beni etkilemeye mi çalışıyorsun

5.7K 595 519
Por dollshwa

"Jimin, bir daha düşünmeden hareket etme."

Masa başında mısırımla birlikte film izlerken kulaklığım yüzünden zar zor Yoongi'nin sesini duysam da ne dediğini umursamadığım için filmi izlemeye devam ettim. Çok önemli bir şey söylüyorsa bunu ben kulaklık takıyorken söylemezdi, öyle değil mi?

"Jimin, sana diyorum." Omzumun üzerinde hissettiğim el ve kulağımdan çekilen kulaklık ile filmi durdurup Yoongi'ye çevirdim bakışlarımı.

"Ne var? Görmüyor musun film izlediğimi?" Oturduğum tekerlekli sandalyeyi kendine çevirerek karşı karşıya gelmemizi sağladığında gözlerini gözlerime dikti. Ellerini sandalyenin kenarlarına koyarak beni araya sıkıştırdığında derin bir nefes doldurdum içime. Ne yapmaya çalışıyordu, anlayamıyordum.

"Diyorum ki, bir daha düşünmeden hareket etme. Jinyoung ve Jaehyung dün bizi kafede görmüşler ve sevgili olup olmadığımızı sordular. Senin yüzünden, sevgili olduğumuzu söylemek zorunda kaldım."
Güldüm. Yaptığım düşüncesizlik yüzünden zaten pişmandım ve şimdi onun beni böyle suçlaması daha çok pişman olmama sebep oluyordu.

"Sevgili değiliz deseydin keşke. Birkaç gün gözden uzak olurduk, sonra Yoojin bir daha yanıma geldiğinde de ayrıldığımızı söylerdim ve kurtulurdun." dediğimde oturduğum sandalyede git gide kaydığım için oturuşumu dikleştirdim.

Yoongi ile hiçbir zaman göz önünde yakın davrandığımız olmamıştı. İki yıldır birbirimize yakınken uzak davranıyorduk. Şimdi bu sevgili oyunu yüzünden yakın davranmaya başlasak sadece tanıdıklarımızın değil, tanımadığımız insanların da dikkatini çekecekti, eminim. Üniversitenin saçma sapan dedikodu sayfasında geçmişte birkaç kere bizim hakkımızda bir şeyler yazılmıştı. Bazıları birbirimizden nefret etmemizi çok saçma şeylere bağlıyordu. Aynı kişiye aşık olmamız, sevgili olup daha sonra ayrılmamız, bir kere sevişip bundan pişmanlık duyduğumuz için birbirimize düşman kesilmemiz bunlardan bazılarıydı.

Ellerini tuttuğu yerden çekerek beni serbest bıraktığında bir şey demeden camın kenarındaki koltuğa ilerledi. Bu konuyu konuşup halletmek yerine çekip gitmesi sinirimi bozuyordu.

Bir kere olsun, onunla uzun uzun konuşmak istiyordum. Herhangi bir konuda, onunla uzun uzun konuşmak ve onu tanımak İstiyordum. Bizim iletişim problemi yaşadığımız çok aşikardı. Bazen ona olan nefretimin gerçek olmadığını, onu tanısam bu nefretten kurtulacağımı düşünüyordum. Daha sonra ise, onu tanımama izin vermediği aklıma geliyordu ve daha çok nefret ediyordum.

"Akşam Jinyoung ve Jaehyung gelecek. Rahatsız olur musun, ona göre başka yere gidebiliriz." Beklemediğim bir anda sorduğu soru ile kafamı ona çevirdim. Bakışlarını bana dikmiş, benden bir cevap bekliyordu. O an, aynı onun bana yaptığı gibi yanıt vermeyip, çileden çıkmasını istiyordum. İçimden bir ses bunu yapmam gerektiğini söylesene de ben o sesi dinlemedim.

"Aslında bana sıkıntı olmaz ama ben de kızları çağırmıştım. Sadece bir kereliğine yurt müdüründen de izin aldım. Ne yapacağız?"

"Biz gidelim o zaman. Ben çocuklara haber veririm." dediğinde birkaç dakika cevap vermedim. Aslında onların gitmesine gerek yoktu. Oda gayet büyüktü ve yedi kişi sığabilirdik. Gruplar takılmak yerine birlikte bir şeyler bile yapabilirdik.

"Yoongi, beraber bir şeyler de yapabiliriz. Yedi kişiyiz ve oyun oynarız ya da film falan izleriz." dediğimde ciddi misin, dercesine bana baktı. Omuz silktim. Üç kız ve dört oğlan birlikte bir şeyler yapmamızda bir sakınca yoktu.

"Kızlar için sorun olmaz mı? Sonuçta erkekler yurduna geliyorlar. Hem onların sevgilileri yok muydu?"

"Taeyong, Seulgi'nin onu aldatmayacığını bilir. Diğerlerinin sevgilileri yok zaten. Bir şey olacağını sanmıyorum." dediğimde birkaç dakika yanıtsız bıraktı beni. O ne yapacağımızı düşünürken ben ilk defa bu kadar uzun konuşmamızın şokunu yaşıyordum.

"Ben çocuklarla konuşayım. Eğer onlar için de sıkıntı olmazsa gelirler." Tamam diye mırıldarak onu onaylamamın ardından sandalyemi masaya çevirdim ve filme devam etmek için kulaklıklarımı taktım.

Filmi başlattığım sırada beynimi birçok düşünce istila etmeye başlamıştı. Acaba yedi kişi birlikte bir şey yapalım diyerek iyi bir şey mi yapmıştım? Yoongi bana, bizimkilerin yanımda bile iyi davranmazken kendi arkadaşlarının yanında nasıl davranacaktı, bilemiyordum. Öte yandan kızlara sormadan bir şeye kalkışmıştım, ne tepki vereceklerini de bilmiyordum.

Film izlemeyi bırakıp masanın üzerindeki telefonumu aldım ve vakit kaybetmeden Ryujin'i aradım. Onlar yurda gelmeden önce Yoongi'nin arkadaşlarının da yanımızda olmasının sıkıntı olup olmayacağını öğrenmem gerekiyordu.

Birkaç çalışın ardından Ryujin telefonu açtığında oyalanmadan konuya girdim. "Ryujin, bugün siz bizim yurda gelecektiniz ya, Yoongi de kendi arkadaşlarını çağırmış. Ben bir sorun olmayacağını söyledim ama size uyar mı bilemiyorum. Sıkıntı olur mu senin için? Seulgi ve Sana'yı da arayıp onlara da soracağım." Tek nefeste bütün demek istediklerimi söylediğimde Ryujin'den bir cevap beklemeye koyuldum.

"Sana da merhaba Jimin. Benim için bir sıkıntı olmaz, Seulgi ve Sana'yı aramana gerek yok, zaten beraberiz. Ben sorarım onlara, sana da mesaj atarım. Şimdi kapatmam gerekiyor, görüşürüz." diyerek cevap vermemi bile beklemeden telefonu kapattığında birkaç saniye aval aval siyah ekrana baktım.

"Kabul etmiyor mu?" diye soran Yoongi ile ona çevirdim bakışlarımı. "Efendim?"

"Ryujin, diyorum. Kabul etmedi mi?"

"Ha, şey, onun için bir sıkıntı olmazmış. Seulgi ve Sana'ya sorup bana yazacakmış." dediğimde birkaç mırıltı çıkarıp önüne döndü.

Birkaç dakika sonra telefonum titrediğinde uyuşuk bir şekilde Ryujin'den gelen mesajı açtım. Seulgi ve Sana için bir sakınca olmadığını, kararlaştırdığımız saatte birkaç abur cubur ile geleceklerini söylüyordu. Mesajı okumamın ardından oturduğum sandalyeden kalktım ve kıyafet dolabıma yürüdüm.

Şu an zihnim o kadar karmaşıktı ki, tek istediğim duşa girip rahatlamaktı. Duştan sonra giymek için birkaç kıyafet ayarladığımda kıyafetlerle birlikte banyoya giderken Yoongi'nin adımı seslenmesi ile duraksadım.

"Efendim?"

"Banyoda giyinmene gerek yok. Ben şimdi çıkacağım, sen burda da giyinebilirsin." dediğinde omuz silkerek topuklarımın üzerinde döndüm ve kıyafetleri ranzanın üst katına koydum.

Uyuşuk adımlarla banyoya gittiğimde kapıyı ardımdan kapattım ve yine aynı uyuşukluk ile üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Neden bilmiyorum ama bir anda üzerime bir yorgunluk çökmüştü. Ve sanırım bundan kurtulmanın en iyi yolu ılık bir duş almaktı.

Kıyafetlerimi kirli sepetine attıktan sonra dolaptan havlumu çıkardım ve asklığa astım. Duşa kabine girdikten sonra suyun derecesini ayarladım ve duş başlığından suların üzerime dökülmesine izin verdim.

Su başta bana soğuk gelse de birkaç dakika içinde sıcaklığına bedenim alışmıştı.

Duşta ne kadar durdum bilmiyorum fakat, girmeden önce hissettiğim yorgunluktan kurtulmuş gibiydim. Dolaptan saçımı kurulamak için başka bir havlu çıkardım, saçımı el çabukluğu ile kuruladıktan sonra ise askıya astım. Askıdaki diğer havluyu belime sararak banyodan çıktığımda üzerimi giyinmeden önce masanın üzerindeki telefonumu elime aldım. Kızlardan ve Jungkook'dan birkaç mesaj gelmişti. Onlara cevap yazdıktan sonra bizimkilerin grupta konuştuklarına göz ucuyla bakmaya başladım.

Saçlarımdan akan su damlaları ensemde, boynumda ve göğsümde sicim gibi hareket ederken birden açılan kapı ile irkildim. Kafamı kapıya çevirdiğimde ağzı açık dikilen Yoongi'yi gördüm.

"Sen bu halde ne yapıyorsun?" diye sorduğunda omuz silktim. "Ne yapıyor gibi görüyorum Yoongi? Duştan çıktım işte." diye umursamaz bir eda ile konuşsam da şu an karşısında havlu ile duruyor olmak beni geriyordu. İki yıldır aynı odayı paylaşsak da birbirimizin hiç böyle bir anına şahit olmamıştık. En fazla baksır ile görmüştüm onu, bu kadardı.

Kapı kenarında dikilmeyi bırakıp koltuğa ilerlediğinde ben de son kez telefona baktım. Saat altı buçuğa geliyordu ve bir saate kızlar gelirdi. Onlar gelene kadar odayı toplamam gerekiyordu.

Seulgi'ye gelirken soju alabilirlerse birkaç şişe soju almalarını söyleyip telefonu kapattığımda kafamı kaldırmam ile bana bakan Yoongi ile karışılaştım.

"Bana neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl bakıyorum?" Güldüm. "Beni yiyecekmiş gibisin." Aslında nasıl baktığı hakkında benim de bir fikrim yoktu. Yalnızca bakışları farklıydı, bir anlam yükleyemiyordum. Eh, bundan da Yoongi'nin haberi yoktu ve sevgilim ile biraz oynamanın bir zararı yoktu.

"Yiyecek falan değilim, uydurma."

"Hadi ama Yoongi, etkilendiğini itiraf et işte. Sevgilinden etkilenmen gayet normal." dediğimde dudakları yukarı kıvrıldı.

"Beni etkilemeye mi çalışıyorsun?" diye sorduğu sırada ayağa kalkarak bana doğru adım atmaya başladı. Bana doğru attığı her adımda vücudum yanıyordu. Garip hissediyordum.

Tam önümde durduğu sırada bir elimle masadan destek aldım. Konuşmadan önce dudaklarımı ıslattım, bakışları birkaç saniyeliğine dudaklarıma düştü. "Etkilemeye çalışmıyorum, ama sen etkilenmiş gibisin." dediğimde dudakları daha çok kıvrıldı. Koyulaşan gözleri dikkatimi çekmişti. Az önceki bakışlarının yerini şevk kırıntıları almıştı ve bu benim içimde bir şeylerin hareket etmesine sebep oluyordu.

Bir elini beklemediğim bir anda çıplak belime attığında, tenimde hissettiğim parmaklarının varlığı ile titredim. Onunla ilk defa aramızda cinsel çekim gerçekleşiyordu ve bu kalbimin hızlanmasına sebep olmuştu.

Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapattığında boşta kalan elini masaya dayadı ve beni masa ile kendi arasına hapsetti. Kulağıma doğru eğildiğinde hissettiğim sıcak nefesi, belimdeki eline eklenince beynim pelte haline geldi. Onunla benden etkilendiği konusunda dalga geçsem de şu an garip bir şekilde ben ondan etkileniyordum ve bu kafayı yememe sebep oluyordu.

"Jimin," kısık sesiyle konuşmaya başladığında yutkundum. "Ne kadar güzel bir oğlan olursan ol, birçok kızın gönlünü çalsan da, bölümündekileri etkilesen de beni etkileyemezsin." Cümlesini bitirir bitirmez geriye çekildiğinde yüzünde gördüğüm gülümse sinirlerimi bozmuştu. Belimdeki elini çekerek benden uzaklaştığında ani bir hareketle kolundan tuttum. Az önceki ifadesiyle bir tuttuğum koluna bir de bana bakarken aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapattım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Düşünmedim. O an bunu yapmak aklımdan bile geçmiyordu fakat yapmıştım işte. Onu öpmüştüm. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Dudaklarını hareket ettirmiyor, öylece duruyordu. Zaten karşılık vermesini beklemiyordum. Geri çekildiğimde kısılmış gözlerimle ona baktım. Şoka girmiş gibiydi. Bu haline güldüm. Bir şey yapmadan, yanından geçerek yatağa ilerledim ve kıyafetlerimi aldım. Ben arkasından banyoya girerken hâlâ hareket etmiyordu. Bu beni biraz korkutsa da umursamadan banyoya girdim ve kapıyı kilitledim.

Kısa sürede üzerimi giyinip odaya geri döndüğümde Yoongi yoktu. Kaçıp gitmişti. Onu bir kenara bırakıp koltuğa ilerledim.

Aslında onu neden öptüğüme dair bir fikrim yoktu. Aklımın ucundan bile geçmiyordu böyle bir şey. Bir hafta önce biri gelecek ve onu öpeceğimi söylese büyük ihtimalle deli olduğunu düşünür ve gülüp geçerdim. Fakat az önce onu öpmüştüm işte. Pembe, ince dudaklarıyla benim kırmızı, dolgun dudaklarım birleşmişti. Dürüst olmak gerekirse pişmanlık duymuyordum. Her ne kadar şu ana kadar biriyle flört etmesem de üniversitede benden hoşlananların olduğunu biliyordum ve kendimin de farkındaydım. Benden etlilenmeyeceğini söylemesi gururumu zedelemişti ve ben de dayanamamıştım.

Çalan telefonum ile ayağa kalktım ve telefon kapanmadan aramayı cevapladım. Sana, yurda yaklaştıklarını, bu yüzden girişe gelmemi söyleyip kapattığında hâlâ ıslak olan saçlarımı umursamadan anahtarımı alarak odadan çıktım.

Girişe giderken Yoongi'ye rastlanmamıştım ve tek dileğim bu gün benden kaçıp planımızı bozmamasıydı.

Seulgi'nin elindeki poşetlerden birini aldığımda kızlara birlikte yurt binasına ilerlemeye başladık. Odaya vardığımızda kapıyı açmamla birlikte karşılaştığım Yoongi ve arkadaşları beni şaşırtsa da bozuntuya vermedim.

Yoongi'nin bir türlü ismini öğrenemediğim arkadaşlarıyla sonunda tanıştığımda, benim arkadaşlarım da Jinyoung ve Jaehyung ile tanıştı.

"İlk ne yapıyoruz?" diye soran Jaehyung ile konuşmaya başladım. "Bence film izleyelim. Sonra bir şeyler yer içer ve oyun oynarız." Beni onaylamalarıyla birlikte bilgisayarı masadan aldım ve küçük sehbanın üzerine koydum. Hepimizin seveceğini düşündüğüm bir film açtığımda diğerleri çoktan yerlerine yerleşmişlerdi. Ben de boş bulduğum ilk yere, Yoongi'nin yanına oturdum. Onunla aramızda geçenler hiç olmamış gibi kolumu omzuna attım.

Bakışlarını üzerimde hissetsem de gözlerimi ona çevirmeden başlayan filme odaklandım.

Gece yeni başlıyordu.

**

ben bu fici şimdiden sevdim, umarım siz de sevmişsibizdir

bu bölüm çok garip bir şekilde içime sindi, umuyorum ki siz de beğenmişsinizdir ve bir şey sormak istiyorum
ben bu nice biraz nsfw katmayı düşündüm ama size de sormak istedim, sizce nsfw eklemeli miyim?

soruyu cevaplarsanız sevinirim, diğer bölümde görüşmek üzere luci kaçar

Continuar a ler

Também vai Gostar

201K 19.5K 42
"Sen! Yedek Parçalı!" xx for all my adult children
61.1K 8.6K 31
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.
317K 22.8K 27
Park Jimin, kardeşi Jeongguk ile birlikte hayranı olduğu Agust D'nin şirketinde stajyerlik yapmaya başlar.
4.2K 497 6
Tanrı bizden daha acımasız sevgilim. Min Yoongi Tanrı'nın gözdesi olarak yaratılmış bir melekti. Fakat Tanrı'nın gözdesi için bile kurallar kaçınılma...