SEVDANA GÖNÜL VERDİM

Bởi nslhn5828

196K 16.3K 8.5K

Ne bir yıldız aydınlatır gecesini bir şairin parıltısıyla, ne de bir güneş aydınlatır olmayan gündüzünü.. Her... Xem Thêm

TANITIM
Kesit
Kesit II
Kesit III
Bölüm 1: ~Sevda Adamları~
Bölüm 2: ~Hasret Uzun Bir Yol~
Bölüm 3: ~Çıkmaz Sokak~
Bölüm 4: ~Bela Geliyorum Demez~
Alıntı :))
Bölüm 5: ~Tehlike Çanları~
Bölüm 6: ~Soğuk Savaş~
Bölüm 7: ~Hopali kim?~
Bölüm 8: ~Baskın / Part 1~
Bölüm 9: ~Baskın / Part 2~
Bölüm 10. ~Geçmiş Gelecek~
Bölüm 11. ~Sırlar~
Bölüm 12. ~Yara İzi~
Bölüm 13. ~Umutlar~
Bölüm 14. ~Eve Dönüş~
Yazarınızdan..
Bölüm 15: ~Yiğit'in İmtihanı :)~
Bölüm 16. ~Sebep Olduklarımız~
Alıntı :)
Bölüm 17: ~Sevdalar Hep Deli~
Bölüm 19.~Berat Ağa~
Bölüm 20. ~İmtihan~
Bölüm 21. Artvin / Part 1
Bölüm 22. Artvin / Part II
Bölüm 23. Hayaller ve Hayatlar
Duyuru
Nerede Kalmıştık;)
Bölüm 24 - Sevdanın Tadı
Bölüm 25: Öfkenin Bedeli
Bölüm 26: Emanet

Bölüm 18. ~Adım Adım Gel Bana~

3.5K 448 183
Bởi nslhn5828

"Yiğit?"

Cihan, bahçenin bir köşesine sinmiş oğlunun yanına doğru yöneldiğinde, genç adam oturduğu yerde dikleşerek, bacağının üzerine doğru attığı diğer bacağını indirdi. Ayağa kalktığı sırada, "Buyur baba?" dedi. Cihan saygıda bir kez olsun kusur göstermediği oğluna gururla baktı. Gecenin karasına yaraşır gözleri kısıldı. Eliyle oturmasını işaret ettiğinde baba oğul karşılıklı oturarak bir süre bakıştılar. Cihan oğlunun derdine derman olmak istiyor, Yiğit ise içindeki derdini usta bir şekilde gizliyordu. Çünkü Yiğit Soydan, böyleydi. Güçsüz olarak anılamazdı. Yıkılmış bir adam ona göre, yaşamaya layık bir adam değildi. Ve bugündür yaşadıklarına bakılırsa başına büyük bir bela almış durumdaydı.

"Tek başına ne yapıyorsun?"

Babasının sorusu üzerine hiç düşünmeyen Yiğit, "Düşünüyorum!" dedi. Cihan yarım bir gülüş sergileyerek oğluna yandan bir bakış attı.

"İhtiyacın mı var?"

Yiğit dirseğini sandalyenin kenarına yasladı. Parmak uçlarıyla hasırlarını çekiştirerek derin bir nefes bıraktı. "Var. Hem de fazlasıyla.." dediğinde bakışları ansızın babasını buldu. Babası.. O, Cihan Soydan'dı! Hayatta tek gurur kaynağı olan babası.. Korkusuz, güçlü sevda adamıydı.. Ailesi için hiç düşünmeden dünyaları yakacak adamdı..

Cihan oğlunun sebep olduğu durumu yüzüne asla vurmazdı. Şuan tek korkusunun Berdan ile arasının kendi yüzünden açılacağıydı. Halbuki, onlar daha büyük imtihanlardan geçmiş adamlardı. Böyle durumlarda eser gürler ama aralarında asla bir savaşın olmasına ikisi de izin vermezdi. "Berdan amcan hep ne derdi biliyor musun?" diye sordu Cihan tok sesiyle.

Yiğit ansızın değişen kalp ritmiyle nefesini tuttu. Alt dudağına dişlerini geçirerek damarlarında kaynayan kanın, azda olsa durulmasını sağladı. Şuan, Özçakır ailesinden herhangi bir ferdini düşünecek ne yeriydi ne de zamanı! Cihan oğlunun değişen mimiklerine aldırış etmeden, oturduğu yerde öne eğilerek dirseklerini bacaklarına yasladı. "Derdini anlatmazsan, o dert içinde dolar ve patlar. Patladığı zamansa, yıkımı ağır olur. Toparlanamazsın.."

Cihan kısa biran için sustu ve oğlunun tepkilerini ölçtü. Kendisine benzeyen oğlunu açık bir kitap gibi okuyabiliyordu. Yiğit suskunluğu her zaman olduğu gibi suratına bir maske gibi geçirdi. Susmak ona göre en iyisiydi. Oğlunun söyleyecek çok şeyi olmasına rağmen, susmasına şimdilik karışmayan Cihan, dudaklarına şefkatli bir gülüş bıraktı. "Demem o ki, derdin patlamadan, o yıkım gerçekleşmeden anlat. Bu taşmadan kastım sinirlerimde olabilir, zira annene verdiğim 'Çocuğun üzerine çok gitme Cihan!' sözünü daha ne kadar tutabilirim bilmiyorum!"

Yiğit babasının homurdanması üzerine belli belirsiz gülümsedi. Güldüğü zaman göz kenarlarında oluşan çizgiler babasından kalan mirastı..

"İçindeki yangında tek başına yanamazsın Yiğit!" Cihan, son bir kez şansını denedi ve oğlunun direncini kırmayı başardı.

"Annemi ilk gördüğünde ne hissettin?"

Cihan gelen soru karşısında nefesini tuttu. Sol elinde takılı duran alyansını minik dokunuşlarla okşarken, bütün benliği yıllar öncesine gitti. Yolun ortasında, kucağına çekilmiş halde ağlayan bir melekle karşılaştığı günü nasıl unuturdu? Ölürken bile açık kalan gözlerinin önüne gelen o gözleri, bir şifa verir gibi suratına düşen inci tanelerini her zerresinde hissetti. Yıllar geçmesine rağmen o anlar zihninde canlandığı sırada adamı bir ürperti sardı. Uzaklara dalan gözlerini boşluktan çekmeden, "Ölüm gibiydi.." dedi. Cihan'ın fısıltıyı aratmayan sesi oğluna ulaştığında Yiğit öne doğru kaydırdı tükenmiş bedenini.. Cihan bakışlarını boşluktan çekerek, oğlunun gözlerine sabitledi.

"Ve hiçbir ölüm, bu kadar güzel olmamıştı.."

Cihan'ın gözlerindeki sevda ışıkları, zifiri karanlığı aydınlatmaya yeterdi. Yiğit babasının, annesine duyduğu aşkı sadece gözlerinden bile anlayabiliyordu. O ışıkları aynaya her bakmasında görüyordu ve ne acıdır ki sadece kendisi görebiliyordu. Bir başkasının görmesine izin veremezdi.. Cihan oğlunun konuşmayacağını anladığında yavaşça ayağa kalktı. Arkasını döndüğü anda oğlunun tok sesiyle olduğu yere çivilendi.

"Ölüyorum baba.."

Yiğit ellerini birbirine sürterken, tükenmiş bakışlarını aheste bir şekilde gitmekte olan babasına çevirdi ve artık yüreğine ağır gelen gerçeklerin dökülmesine izin verdi..

"Ölüyorum ben.."

Gitmekten vazgeçen Cihan, tekrar oğlunun karşısındaki yerini aldı. Yiğit bakışlarını babasının kısık gözlerine dikti. "Ben karşılıksız bir sevdaya tutulmadım baba. Ben umudumun olduğu bir sevdaya gönül verdim. Bunu her şekilde dile getirdim. Bugün ilk defa dudaklarımın arasından seviyorum kelimesi döküldü baba.. Ve ben bunun karşılığını, yaptığım şeyler yüzünden alamam diye korkuyorum!"

Cihan durumdan memnun kalırcasına başını salladı. "Berdan amcan anlayış gösterecektir.."

"Ya göstermezse?" Yiğit'in korku dolu çehresi kasıldı. "Anlamıyor musun baba, Meltem babasının gözlerinde en ufak bir itiraz emaresi görürse beni ardında bırakır! Zaten en başından beri benden uzak durmasının sebebi buydu! Korkuyordu! İkimiz arasında kalmaktan korkuyordu! Yıllardır bu korkuyu yenmesini bekledim. Adım adım gel bana dedim. Şimdi Meltem bana bir adım attı ve geri gitmesine izin veremem!"

Yiğit'in haklı düşüncelerine karşılık Cihan kısa biran için sessizliğini korudu. Oğlunun korkusu normaldi. Berdan'ın itirazı zaten olası bir ihtimaldi. Ama o yaşadığı müddetçe bunun olmasına izin vermezdi. Eliyle çenesini ovuşturdu. Kafasından geçirdiklerini yanlışıyla doğrusuyla tarttı ve oğlunun içini rahatlatmak için cümlelerini özenle seçmeye özen gösterdi. Suratına güven verici bir gülümseme bıraktı. "Oğlum bahsettiğin adam sıradan bir adam değil. Aşka sonsuz inancı olan bir adamdan bahsediyoruz. Bende kız babasıyım yarın bir gün ablan karşıma geçecek ve o Özgür itiyle evlenmek istediğini söyleyecek. Delirmeyecek miyim sanıyorsun? Şimdi bile sinirlerime annen sayesinde hakim olabiliyorum."

Yiğit güldü. Cihan yandan bir bakış atarak boynunu büktü. "Tamam, her ne kadar Melih'i seviyor olsam da, o çay delisi oğlunu sevmiyorum!" diye tısladı. Konuyu değiştirircesine elini savurdu. "Yani demem o ki, evlatlarımızın mutluluğu her şeyden önemli! Berdan amcanda bunun bilincinde bir adam! Sadece kabullenmesi için biraz zamana ihtiyacı var, hepsi bu!"

Yiğit derin bir nefes alarak, babasının dediklerini sindirmeye çalıştı. Haklı olabilirdi. Haklı olmasa bile, önüne çıkan her itirazı bertaraf edebilecek gücü ve inancı vardı. Ne olursa olsun, karşısına kim çıkarsa çıksın sevdasından asla geri bir adım atmayacaktı.

"Hadi git kızın yanına.. Konuş onunla.." Cihan oturduğu yerden kalktı oğluna tepeden bir bakış attı. "Ben Berdan amcanı oyalarım." dedi göz kırparak.

Yiğit, hafifçe tebessüm etti. "Sağ ol baba.."

***

"Neredesin sen Yiğit? Neden hala bir haber yok?"

Meltem'in merakla çıkan sesi Yiğit'e ulaştığında, genç adam odanın kapısını kapattı ve hiçbir şey demeden kızın önüne kadar geldi. "Biraz sakin olur musun? Her şey yoluna girecek!" dedi tok sesiyle. Omuzlarından tutarak kendine çektiği kızın alnına dudaklarına bastırdı. Meltem'in içi ürperirken kafasını geri çekip, bakışlarını adama dikti.

"Hiçbir şey yoluna girmeyecek Yiğit! Babamın damarına basmayacaktık."

Geri bir adım atarak adamın kenetli ellerinden kurtulan Meltem, kollarını göğsünde kenetleyerek camdan dışarıya baktı. Hala dışarı çıkan kimse yoktu. Hatta az önce babasının kükremeyi andıran sesini bile duymuştu. Olayların buraya kadar geldiğini bile anlamamıştı. Korkulu bekleyişi ne zaman son bulacak çok merak ediyordu. Beline doğru sarılan adamın sıcaklığıyla irkilerek nefesini tuttu.

"Korkunu biliyorum.." diye fısıldadı Yiğit. Nefesi kızın kulağını yakıyordu sanki. Meltem gözlerini kapattı. "Baban ve benim aramda kalmaktan korkuyorsun ama.." dedi ve sustu Yiğit. Kızın boyun girintisine suratını eğerek derin bir nefes soludu..

"Buna izin vermem dağ esintisi.."

"Yiğit.." diye inledi zavallı Meltem. Adam konuşmasına izin vermedi. Kendisine doğru çevirdi. Meltem titrek bir bakış attı. "Sen bana bir adım attın Meltem.." dedi aşk dolu sesiyle.

Meltem masum bakışlarını hemen ayakuçlarına indirdi. "Atım atmaktan ziyade bayıldım!" dedi gözlerini devirerek. Yiğit utanarak kafasını eğen kızın haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Bu bayılmayı iyiye yordum bende.. Yanlış mı düşündüm yoksa?" diye sordu genç adam. Sesinde alaylı bir tını olmasına rağmen Meltem, "Hayır.." diye mırıldandı. Yerden çektiği bakışlarını bu sefer, Yiğit'in omzunun üzerinden karşı duvara dikti. Çünkü adamın alevli gözlerine bakarak konuşma becerisi sıfırdı!

"Gözlerime bak.." dedi Yiğit inatla. Meltem bakmadı.

"Hadi ama bak gözlerim burada.." Genç adam parmaklarıyla gözlerini işaret ettiğinde Meltem, bozulan sinirlerinin etkisiyle güldü.

"İşte böyle.." diye fısıldadı Yiğit. Kızın çenesini parmaklarıyla okşadı. "Bu gözlerin bana böyle aşkla bakmasını ne zamandır bekliyorum biliyor musun?"

Meltem, bu sefer bayılmamak için bütün iradesini zorladı. İçini bir hoş eden her kelimede bayılacaksa işi cidden zordu. Ve sonuç olarak Yiğit Soydan'dan bu tarz cümlelere duymaya artık hazır olmalıydı. Karşısındaki adam ne kadar ciddi olursa olsun, yeni sürüm sevda adamlarının arasında romantiklikte bir numaraydı. Ve o adamı deli gibi seviyordu. Hiç beklemediği anda işlerin bu raddeye gelmesi ona tuhaf gelse de, artık uzatmanın bir anlamı yoktu. Biliyordu ondan vazgeçmeyeceğini ve yine biliyordu eğer vazgeçerse kendi çekeceği acıyı.. 'Korkularının üstüne gitmeyi öğren!' demişti annesi.. Gitmeye hazırdı. Kararlıydı. Artık aşkını doyasıya yaşamak istiyordu.

"Seni seviyorum.." dedi ansızın.. "O gözlerinin bana bakışını daha çok seviyorum.."

Yiğit dondu. Kelimenin tam anlamıyla bütün yaşam belirtilerini bilinmez diyarlara yollayan genç adam, heykel gibi Meltem'in karşısında taş kesildi. Gözlerini bile kırpmıyordu.

Seni seviyorum.. Seni seviyorum..

Sadece bu iki kelime adamın kulaklarında yankılanıyordu. Meltem, korkuyla gözlerini araladı. Elini adamın gözlerinin önüne hızla salladı ve tepkisini ölçtü. Tepki sıfırdı!

"Hey şimdide sen mi bayılacaksın?" diye sordu korkuyla. Tek düşündüğü adamı bayılırsa onu nasıl taşıyacaktı? Çünkü daha önce üzerine düştüğünde ağırlığından neredeyse son nefesini verecekti. Bir de kastan! Kaslı kollar.. Kaslı beden.. Kaslı..

"Hay kasına!" diye inledi bu seferde! Bu anda bile hala kas aşkına düştüğüne inanamıyordu. Kesinlikle bütün suç annesi Füsun'un kas ahıydı!

Kendine gelen Yiğit, suratında belki de hayatında ilk defa bu kadar coşkulu bir gülümsemeyle Meltem'e bakıyordu. "Bu anı bayılarak mahvetmektense ölürüm daha iyi.." dedi ve haşin bir şekilde kızın belinden sarılarak kendine çekti. Genç kız adamın bedeninden yayılan sıcaklığın esiri olurken, elini kaldırıp göğsüne dayadı. "Sadece seni kaçırmakla ne iyi etmişim bir kez daha emin oldum!"

Meltem kıkırdadı. "Kendi isteğimle gidiyordum!" dedi. Yiğit dudak büzerek omzunu çekti. Ne olursa olsun, bu yaptığından artık pişmanlık duymayacaktı.

"Bilemezdim. Hem fena mı oldu? Meltem Özçakır beni sevdiğini dile getirdi.. Tarihte unutulmayacaklar arasında bir numaraya yerleşti.."

Alt dudağını dişleriyle ezerek hemen kafasını adamın sinesine saklayan Meltem, en yakın zamanda şu utanma huyundan da vazgeçmeyi kafasına not etti. Yiğit, hafifçe geri çekilerek kızın kızarmış suratının gün yüzüne çıkmasını sağladı.

"Utanma kurban olduğum.."

"Elimde değil.." diye fısıldadı Meltem. Alev gibi yanan yanaklarını kavrayan Yiğit, kendinden soğutacak bir davranış sergilememek için var gücüyle direndi. Çünkü Meltem utanmanın yanı sıra titriyordu. Ona istemediği bir şey yapmasından korkuyordu. O kızarmış yanaklar, ezilen dudaklar genç adamı ateşe davet etse de, bütün nefsini dizginledi ve geri çekildi.

"Korkma dedi.." fısıltıyla. Genç adam güven verircesine gülümsedi. "Her şeyi düzelteceğim.. Sana söz veriyorum.." dedi.

"Korkmuyorum.." dedi Meltem ve parmak uçlarında hafifçe yükseldi ve adamın gamzesine bir öpücük kondurdu.

"Çünkü biliyorum, Yiğit Soydan verdiği sözleri tutar.."

-Bölüm Sonu-

^-^ Merhabalar.. ❤❤❤

Bölüm çok kısa geldi dimi 🤭🤭

Hemen korkmayın 🙈 Bu sefer böyle bir deneme yaptım. Çünkü bazı okurlarım aynı bölüm içinde farklı karakterleri okuyunca kafalarının karıştığını dile getirdi. Onlara birde böyle deneyeceğimi dile getirdim. Siz bu bölümü okurken ben hemen diğer karakterlerimi düzenleyip atacağım.. Peş peşe okumak daha farklı olur belki seversiniz.. 😘

Hiç değilse ben okurlarıma verdiğim sözü tutmuş olurum.. 😊

Bu arada son iki haftadır orta yoktum. Mesaj atanlara dönüş sağladım ama buradan da kısa bir açıklama yapayım. Annemin sağlık sorunlarıyla ilgileniyorum. Çok şükür ciddi bir durumu şuan için yok ama yakın bir tarihte ameliyat olma durumu da söz konusu. Tahlilleri ve kontrolleriyle yakından ben ilgilendiğim için yanında kalmak zorundaydım. Evde pek duramadığım için kısa bir aksaklık yaşadım. Kusura bakmayın.. 🙏

Bir saate diğer bölümü atacağım.. ❤

Bu haftada böyle olsun bakalım😊

Seviliyorsunuz.. 💜

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

80.3K 3.6K 22
~Yeşim Deniz ~ Kendisi hayatını yaşıyor sanarken daha gerçek hayattı ile bile tanışmaması gerçeği fakat hayatı olan adam Alaz Karadağ onu 7 yıldır ta...
1.6M 95.4K 60
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
5.8M 192K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
681K 45.4K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...