Kolej Savaşçıları [Tamamlandı...

By Renkli_Bukalemun_

26.4K 3.3K 269

Hayatta bu kadar salak bir grup tanımışmıydınız? O halde tanışma zamanı! 🙈🙉🙊 Amac sadece salaklardan kurt... More

Tanıtım
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm.
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Korkusuzlara
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dozuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
💕Teşekkürler💕

On Yedinci Bölüm

638 95 13
By Renkli_Bukalemun_


"Efendim!"

"Okul bitti mi?"

"Evet az önce çıktık. Ne oldu ki?" Çantamı yatağımın üzerine atıp banyonun yolunu tuttum.

"Çekim için buraya gelin dicektim."

Saçımı açıp tokayı lavabonun kenarına attım. "Tamam bizimkilere söyleyeyim hazırlansınlar geliriz. Ben zaten dansı öğrettim." elimi saçımın arasına daldırıp acıyan kısımları ovaladım. "Tamam. Dört gibi gelirsiniz. Klibin yapısı hakkında konuşuruz." saçımı iyice rahatlattım. "tamam birazdan çıkarız."

Telefonu kapatım lavabonun kenarına indirdim üzerimdeki okul formalarını çıkartıp siyah bir eşofman giyip üstüne de crop beyaz bir kazak giydim. Saçımı iki yandan örgü yaptım. Telefonumu lavabonun kenarından alıp hazırlanmaları için bizimkilere mesaj attım.

Ecem: yarım saate çıkıyoruz hazır olun. Başkan prova için yanına çağırdı. Öküz sürüsü size diyorum sakın hata yapayım demeyin yoksa öldü bilin kendinizi.


Mesajı yollayıp ayakkabı almak için giyinme odama gittim. Bizimkiler yemekhanede oldukları için oda boştu. Hızla gidip beyaz bir spor ayakkabı aldım. Ayağıma hizla geçirip lavaboya telefonumu almaya gittim. Banyonun kapısını açar açmaz telefonumun sürekli öttüğünü gördüm.

Derya: tm kanka hazır oluruz birazdan.

Mert :Nereye hazır oluyoruz? Daha provadan yeni çıktık ayaklarım koptu.

Emre : Ayn bro ya! En az iki saat dinlenmezsem kendime gelemem.

Derya : sen ne maydanoz oluyorsun?

Derin : hop hop! İki erkek bir kıza oynamak olmuyor😤

Efe: yemeğe dalmıştım. Ne kaçırdım?

Pelin : bir şey yok aç domuz sen yemeye devam et.

Biricik : şu an aynı masada yemek yiyip oturuyoruz neden mesajlaşıyoruz?

Burak : 👏 profösör konuştu.

Biricik : Ay buda illa konuşmak için konuşuyor.

Mete : Bir tane akıllıya rastlamaz mıyım?

Dayanamayıp cevap verdim.

Ecem: lan çabuk yiyin yemeğinizi. On dakikaya çıkıcaz.

Derin: tm kanka birazdan orda oluruz. Giyinir hemen çıkarız.

Ecem : Mert arabayla gidelim yoksa geç kalırız.

Mert : banane aga neyle giderseniz gidin.

Ecem : hani yorgundun bide o kadar yol yürüyeceksin.

Mert : tamam tamam arabayla, okey.

Telefonu elimde dönderip sıkıca kavradım. Banyodan çıkıp yatağın üzerinde bulunana kırmızı şapkamı alıp aşağı inmek için odadan çıktım. Merdivenlerden hızla inmeye başladım. Gözümün önüne bakmadan indiğimden başımı bir şeye çarpıp geriye doğru düşer gibi oldum ama düşmedim. Gözlerim bir an o kargaşadan sadece saçma sapan görüntüler görmüştüm. Çarpmanın etkisi geçince ne olduğunu anladım.

"dikkat et biraz. Tutmasam gidiyordun." Arda'dan uzaklaşıp "Teşekkür ederim. Acelem vardı da biraz...şey afedersin" dedim çekinerek. Elini sallayıp "önemli değil. Her insanın başına gelir. Sen nere gidiyordun böyle aceleyle?" başımdaki şapkayı düzeltip "dans provasına yetişmem gerek " elimdeki telefona bakıp beş dakikanın kaldığını gördüm. "hatta geç kalmak üzereyim sonra görüşü..." yanından geçeceğim sıra önüme atılıp "akşam bir planın var mı?" hiç beklemediğim bir anda gelince soru mal gibi kaldım. "yok ama saat on gibi gelirim. Yorgun olurum." tam gidecektim ki yine durdurdu. " hafta sonu?" dedi. "Bir arkadaşımın nikahı var oraya gidicem." tam ağzını açacağı sıra "yarında çekim var oraya yetişicem. Pek boş değilim." umudu kesmiş gibi "müsait olduğunda ben burda olucam" dedi. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip yanından gitim.

Aşağı indiğimde bizimkilerin kapıda beklediklerini gördüm. "Hadi hadi geç kaldık. Çabuk gide..." kaşlarımı çatıp "Mete nerde?" dedim. Arkamdan         " burdayım, gidelim hadi" arkamdan çıkınca biraz korksamda hızla arabalara binip yola koyulduk.

💀💀💀

Yolda iki kez patronun telefonla azarlamasına marus kalsamda sonunda varmıştık. Hızla arabadan inip binanın içine girdik. Bu binada her grubun kendine ait bir salonu vardı. Kapıdan içeri girdiğimiz zaman başkan kapıda bizi sinirle karşılayınca sakin ve güler yüzlü olmaya çalıştım. Hiçbir şey söylemeden bize arkasını dönüp yürümeye başladı. Bizimkilere gönüp yürümelerini söyledim. Başkan bizim dans salonuna girince bizde arkasından girdik.

Bu günü ne kadar hızlı yaşıyordum böyle?

" birkaç kere çalışın sonra gelip izlerim, ona göre yarınla ilgili planımıza karar veririz."

Başkan kapıdan çıkınca içim bir an rahatladı. "Valla ucuz yırttık." telefonumu aynanın önüne koyup şapkamı çıkardım. "Ee şimdi ne yapıyoruz?" Emre arkamda söylenince "dansçılar gelmesini beklicez." onlarda getirdikleri eşyalarını aynanın yanına koyup bir köşeye çöktüler.

Yarım saate kadar tüm dansçılar salonda olunca -baya kalabalık olmuştuk- dansa başladık. İlk olarak kız erkek karışık yapmaya karar verdik ama öyle işi biraz karışınca ayrı ayrı yapmaya karar verdik. "Bakın önde kızlar olur arkada erkekler sonra kızlar eğilir erkekler kalkar. Sonra ilk kızlar sonra erkekler sonra tekrar kızlar, sonra erkekler en son karışık olur." önerim biraz kusurluda olsa en mantıklısı benimkiydi. Sena yan taraftan "takla tarafını nasıl yapıcaz?" diye sorunca bende bağlar koptu. "kızlar yan tarafta olur bir erkek takla atar. Öyle yaparız."

İki saatlik kurgunun ardından sonunda neye nasıl karar vereceğimizi nasıl yapacağımızı kararlaştırıp ilk provaya başladık.

İlk başta topluca yapıp daha sonra kızlar kenara çekilip erkekler dans ettiler, biz köşede sıramızın gelmesini beklerken alttan çaktırmadan yerimizi alıp erkeklerin köşeden çekilmesini bekledik.

Birkaç kere daha tekrarlayıp Başkanı çağırıp ona gösterdik. "Tamam, iyi ayarlamışsınız, yarın geçen sefer Kusursuzların yaptığı yerde şirketin terasında yapıcaz. Sabah altı gibi burda olun." hepimizi tersleyip salondan çıkınca "tamam yarın hazır olun siyah ve bayaz hariç başka renk giymeyin. " aynanın önünden telefonumu alıp bizimkilere "hadiyin" dedim. Diğerlerinede "yarın görüşürüz" deyip el sallayıp salondan çıktım.

Saat nerdeyse dokuzdu. Altı saatir durmadan dans edip durmuştuk. Arabalara hızla binip okulun yolunu tuttuk. Arka koltukta ben, Derin ve Mert oturuyorduk. Arabayı kullanan Mete, önde oturan ise Emre oturuyordu. Her zamanki  gibi kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım.

Yolu seyredalarken birden araç durdu. Kulaklığımı çıkartıp "niye durduk?" dedim. Halbuki daha okulun önüne bile gelmemiştik. Derin çantasını koluna takıp "markete gidicez. Çok açıktım. Bir şey ister misin?" başımı hayır der gibi sallayıp "aç değilim" dedim. Burak, Mert ve Derin arabadan inince kulaklığımı takıp cama tekrar döndüm. Öyle bir yerde durmuştuk ki güneşin son vedasını izleyebiliyordum. Telefonumu elime alıp şarkıyı değiştirdim. Kulağımda her zamanki o tanıdık şarkıyı açınca huzura dalmış gibi oldum.

Ekranı kapatıp telefonumu koltuğa koyduğum zaman gözlerim dikiz aynasına kaydı. Mete dirseğini cama yaslamış dikiz aynasından bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp cama tekrar döndüm. Hala bakıyor mu diye kaçamak bir bakış attım.

Hala bakıyor!

Kollarımı bağlayıp arkama yaslandım. Bir an önce Derin'in gelmesi için dua ederken dikiz aynasına baktığımda Mete'nin bir şeyler söylediğini farkettim. Telefonumu elime alıp sesi daha fazla açtım. Onun ağzından çıkan tek harfe bile katlanamazdım. Acaba çok mu yumuşak davrandım?

Akılsız Ecem! O her özür dileyişinde onu affettin. Affetmeyecektin peşinden sürükleyecektin.

Pardon da, acaba Mete neden Ecemin peşinden özür dilemek için koşsun ki? Biraz mantıklı ol.

Sen onu dinleme ecem o boşa konuşuyor. Gruptan atılmamak için özür dileyecektir. Sakın affetme.

İç seslerim kendi aralarında kavga etmeye başlayınca arabanın kapısını açıp dışarı çıktım. Derin provaya gelirken getirdiği siyah çeketini arabada bırakınca hemen kapıp üzerime geçirdim. Artık kış olmuştu ve havada baya soğuktu. Arabanın kapısını örtüp gün batımını izlemeye başladım. Müziğin sesi o kadar da açık olmadığından Meteninde peşimden arabadan indiğini duyabiliyordum.

Hala kulaklık kulağımdaydı ve telefonum cebimdeydi. Ellerimi cebime koyup müziğin sesini sıfıra indirdim. Onu dinlemiyormuş gibi yapıp ne diyeceğini dinlemeye başladım. Son adımını attığında tam yanımdaydı.

Sadece öylece güneşin batışını izlemeye başladık. Konuşmayacağını anlayınca cebimdeki telefonumdan müziğin sesini açmaya başladığımda parmağım ses tuşunun üzerinde kaldı.

"bilerek olmadı" dedi. Ya tabi. Ona aldırış etmeden sanki onu duymuyormuş gibi yaptım. "Bak müzik dinlemediğini biliyorum."

İyi tamam rol yeteneğim yoktu. Bunu yüzüme vurmasına gerekte yok "daha ne kadar tavır atıcaksın bilmiyorum ama bilerek yapmadım."

Ya bu çocuğun sesi neden bu kadar hipnoz edici oluyor.

Kulaklığımı çıkartıp "benden özür mü diliyorsun?" dedim. Sesim o kadar tok çıkmıştı ki bu sesin benden çıkmadığına yemin edebilirdim. "hayır, ben sadece bilerek olmadığından bahsediyorum."

Küstah!

"iyi tamam anladım bilerek yapmadın. Şimdi beni rahat bırak" kulaklığımı takıp bu sefer tam gaz ses tuşuna basıp sesi açtım. Kulaklığımın kulağımdan çıktığını hissedince onun olduğu tarafa döndüm. "sadece yarışmaya kadar birbirimize katlanmak zorundayız. Gel bir anlaşma yapalım. Yarışma gününe kadar kavga dövüş olmasın. Bizde sakince yarışmadan sonra hayatlarınızdan çıkalım. Bunlar hiç olmamış gibi."

Bir anlaşma..? Kabul etme nasıl olsa yarışmadan sonra kolayca kovarsın.

Sen onu dinleme Ecem. Yarışmadan sonra başkan sana sormaz mı neden bir anda gruptan attın diye. Kabul et sakince çıkıp gitsinler.

İçimden " siz bi susun ya! " diye bağırdım.

Elini uzatıp "anlaştık mı?" dedi. Uzattığı eline boş boş bakıtım. Yani sonuçta sorun çıkarmadan gidiceklerdi. Uzattığı elini tutup "Tamam ama şartlarım var." başını sallayıp "buyur" dedi. Elini tutmayı bıraktım. "sizinkiler bize karışmayacak bizimkilerde size karışmayacak. Mecburi olarak bu grup zırvalıklarına katılacaksınız. Son olarak Başkanın gözüne batacak herhangi bir hareket yapmayacaksınız."

Beni onaylayıp "tamam benim şartlarım da var. Siz nereye giderseniz biz sizinle gelicez. Sebebini sorma. Grup zırvalıklarımıdır nedir onlara katılırız ama kısa süreliğine"

Şartlarını pek anlamasamda başımı sallayıp "tamam" dedim. Yanından uzaklaşıp arabaya bindim. O da arkamdan gelip arabaya bindi.

🎧 🎧 🎧

"Ecem hadi geç kalıcaz!"

Üstüme siyah bir şort ve siyah yarım kollu bir swet giydim. Şapkamıda takınca kendimi hazır ettim.

Merdivenlerden hızla inip bahçeye çıktım. Derin yarı yolda biziden ayrılıp Deniz Hocadan izin almak için odasına gitmişti. Bahçede bizi bekleyen öküz sürüsünün yanına gittim . Diğerleride arkamdan gelip benim durduğum yerde durdular. "Bir kaç dakikaya Derin gelir" deyip biraz daha beklemelerini istedim. Elimdeki telefon titreyince ekrana baktım. Başkan arıyordu. Ekranı sağa kaydırıp aramayı cevapladım.

" Alo"

"Çıktınız mı?"

"birazdan çıkıcaz"

"tamam geç kalmayın biz ışıkları falan ayarlıyoruz."

"hemen çıkarız merak etmeyin" dedim.

"oldu" deyip suratıma telefonu kapattı. Biri bu adama görgü kurallarını öğretmeli.

Telefonu tekrar elimde çevirmeye başlarken arkadan Derin'in geldiğini görünce "hadi gidelim artım." hızla arabalara doluşup yola koyulduk.

Yol biraz uzun sürsede sonunda şirketin önüne gelmiştik. "Yangın merdiveninden çıkıcaz" dedim. Kemerini çözmekte olan Emre durup "elli katı merdivenle mi çıkıcaz?" cantamı koluma takıp "yok özel jet ayarlattım onunla çıkıcaz" kapıyı açıp " hızlı olun biraz" dedim.

Bu binayı tabikide merdivenle çıkıcaktık. Bide elli kat değildi sadece kırk dokuz katcıktı. Çünkü  özel bir binayıdı. İçinde çalışan ya da çalışmayan herhangi biri bizim çekim yaptığımızı bilmemeliydi.

Yangın merdiveninin olduğu tarafa gidip kapıyı açtım hızlı adımlarla merdivenleri üçer beşer atlaya atlaya çıkmaya başladım. Daha onuncu katta Emre'ye hak vermeyye başladım. Ama ne hikmetse bunu söyleyen Emre on sekizinçi katı çıkıyordu. Yarı soluklanıp yarı dinlenip çatıya çıkmıştık.

Hızla terasın kapısını açıp içeri girdik. Çoktan ışıklar kurulmuş dansçılar ise hazırlıklı bir şekilde bizi bekliyorlardı. Arkada çok güzel bir manzara vardı ve bu çekim için harika olucaktı. Çantamı diğerlerinin koyduğu yere koyup bir şişe su kaptım. Kana kana içtikten sonra Başkanın ellerini çıpmasını "hadi başlıyoruz" deyişini duydum. Şişeyi bırakıp yerimizi aldık.

Öne bizim grup geçip arkaya ise diğerleri. Kameracımız Ahmet hızla üçten geriye saymaya başladı. Arkadan müzik girince ve Ahmet üç deyince başladık. Kızlar ilk sahneyi başlatıp eğildiler arkadan erkekler yaptıklarında kızlarla yavaşca kalktık.

İlk perdeyi güzel bitirmiştik ama sıra erkeklere gelince bizim mal Emre karıştırınca işin uzayacağı ta burdan belliydi. En az üç çekimin ardından erkeklerin kısmı kusursuz olmuştu. Ahmet kestik deyip kameranın açısını bize doğru ayarladı. Derin ortaya geçip Ahmetin komutunu beklemeye başladı.

Ahmet başla deyince bizim olduğumuz tarafı kusursuz bir şekilde oynamıştık. Yavaş yavaş açılmaya başladığımızda Derin arka arka gidip birden eğilince arkasından Mert çıkıp takla atmaya başladı. Bizde kenarlara açılıp kendi etrafımızda Mert'e uygun dönmeye başladık. Tabi ki yine işi batırıp yarıda düştü. Ahmet'in kes demesiyle bizim Derin Mert'in yanına koştu.

(Derin Aksoy...)

Mert'in yanına hızla gittim. Kesinlikle çok fena düşmüştü. Önünde eğilip "iyi misin?" diye sordum. Beni tersleyip    " iyiyi, devam edelim" dedi. Yerden destek alıp kalkmaya çalışırken -bileğini burkmuş olacak ki - sendeleyerek üzerime yığıldı. Düşmemek için kendimi zor tutarken arkamdan Ahmet "beş dakika mola" dedi. Burak, Emre ve Mete koşarak yanımıza geldi. " Sizin şu lanet danslarınız yok mu?.. İnsanı çileden çıkartıyor. " Burak üstüme çullanan Mert'in koluna girip ağırlığını ona vermesini söyledi.

Onlara arkalarından bir kaç dakika baktıktan sonra bizimkilerin yanına gidip sırt çantamı kurcaladım. Aradığımı bulunca tam gaz Mert'in yanına gideceğim sırada Ecem kolumdan tuttu. " iyi mi?" diye sordu. Ona boş gözlerle bakınca istediği cevabı almış gibi yanımdan uzaklaştı. Mert'in olduğu tarafa döndüğümde arkadaşlarının gitmiş olduğunu gördüm.

Avucumun içini sıkıp Mert'in yanına gittim. Oturduğu sandalyenin önünde eğildim. Avucumun içini açıp kutuyu ona uzattım. "Bir arkadaşım bileğimi burktuğumda bu merhemden sürmüştü."

Anlamsızca suratıma bakınca içimden derin bir Off çekip sandalyenin önünde eğildim. Burkmuş olduğu bileğine elimdeki küçük kutunun içinden parmağımla merhemi alıp bileğine yaymaya başladım. Yavaş yavaş merhemi yayıp kutunun kapağını kapatırken göz göze geldik. Yanlış bir şey yapıyormuşum gibi bakıyordu. Merhemin kapağını hızla kapatıp gözlerimi kaçırdım. Hafif utanmışlık hissi içimi kapladı. Önünden ayağa kalkıp yanından uzaklaştım.

Niye öyle bakıyordu ki?

Çantamın yanına gidip merhemi çantama attım. Çantamın yanından uzaklaşırken Ecemle çarpıştım. "ne yaptığını sanıyorsun?" kızgın bir şekilde sorunca biraz şoka girmiş gibi oldum. "Oda bana yardım etmişti." daha fazla soru yanıtlamak istemeden Ecemin yanından hızla ayrıldım.

Ahmet'in tekrar "başlıyoruz" anonsunu duyunca eski yerimi alıp kızların olduğu taraftan tekrardan başladık.

(Ecem Seven...)

Derin'in garip davranması pek hoşuma gitmesede Ahmet çağırınca pek üstelemeden takla atma bölümüne tekrardan başladık. Mert bu sefer düzgün takla atıp yandan kameraya çaktırmadan ortadan kayboldu.

Kızlar yanlardan birleşip tek sıra olup sonra tekrar açıldılar. Kamera bizim hemen karşımızda duran diğer kız gurubuna dönünce bizim taraf ful hızla kenara çekilip meydanı erkeklere bıraktık. Şu anki duruma göre az da olsa biraz sıkıntı çıkardılar ama iyi gidiyorlar.

Kızların bölümü bitip kamera bu sefer erkeklere döndü. Bizim Efe en köşede duruyordu. Boğaç Efe'nin hemen yanında durup Efe'yi karnında yakalayıp ters çevirdi. Sanki Efe havada yürüyormuş gibi olucaktı. Kısa ve hızlı bir yer değişikliğinden sonra bizim Murat ortaya geçip dansına başladı. Efe tekrar havada dönüp yavaş yavaş açılmaya başladılar. Birkaç hareket sonra bizim Mert iki tane çocuğun sırtına basıp havada takla atttı.

Onlara fazla haksızlık etmişim galiba.

Arkadan Ahmetin sessizce bizim hazır olmamızı söyleyince tüm kızlarla bir araya gelip yerimizi aldık.

Baya uzun süren çekimin ardından topluca son hünerlerimizi gösterip çekimi bitirmiştik. Açık havada yaptığımız için başkana minnettarım. O kadar hareketin ardından acayip sıcak olmuştu burası. Başkan birkaç konuşma yapıp dağılabileceğimizi söyledi. Çantamın olduğu yere çöküp bizimkilerin gelmesini bekledim. Derin ve Pelin birbirleriyle konuşakarak yanıma geldiler. "Kanka senin şu arkadaşının düğünü için bir şeyler bakmaya gidicez. Sen okula mı geçiceksin?" dedi.

Ay bide o vardı!

"Yok kanka ben de geleyim ben daha bir şey almadım." oturduğum yerden telaşla kalkıp saate baktım. Çoktan altı olmuştu. On iki saattir çekimdeydik. Çantamı sırtıma atıp "acele edin de bir an önce gidelim." telefonumdan Cihan'a mesaj attım.

Ecem: Ya biz Başak ablanın davetine katılamayacağız. Benim adıma özür dilermisin.

Diğerleride yanımıza gelip eşyalarını aldılar. Yine o devasa merdivenlerin başına gelmiştik. "iniş daha kolay olacaktır" deyip motivasyon vermeye çalıştım.

Çantamın tek kulpunu takarak "kim daha önce inecek!" deyip basamakları 3 er 5 er atlayarak inmeye başladım. Bu grupca yaptığımız yarışma olduğu için diğerleri anlamadan bizimkilerde benimle basamakları atlamaya başladılar. Tabi birkaç basamak sonrasında üçüncü sıraya yerleşmiştim ya hadi neyse. Hızlı hızlı indiğimiz için merdivenler çok çabuk bitmişti. İlk inen Derya olunca derin bir of çektim. "Üç oldu! Üç!" diye çıkıştım. " bizar yavaş in" yanından geçince beni kolumdan tutup sarıldı. "ağlama ya söz bir dahakine yavaş inicem." kollarından kurtulup arabaya yürüdüm. Arabanın kapısını açıp içeri girdim.

Diğerleride çok geçmeden gelince bizimkiler yarınki nikah için kıyafet almak için ısrar edince büyük bir alışveriş merkezine gelmiştik. Arabadan inip avmnin kapısından girdik. Oldukça büyük olan Avm, her türlü şeyden vardı. Bizimkiler koşturarak yürüyen merdivene gidince kaybolmamak için bende acele ettim. Merdiven yavaş yavaç çıkınca elimdeki telefonum titremesini hissetim. Ekrana baktığımda bu günün en azından o kadar kötü olmadığını anladım.

"Naber fıstık"

"bana öyle demeyi kes!" bunu gülerek söylemiştim.

"niye? Fıstık değil misin?"

"Ben sana pudink diyor muyum?"

"Ay keşke pudink olduğumu Başak ablanda anlasaydı."

Arkadan Başak ablanın bağırışlarını duymakta hiç gecikmemiştim.

"Ya sen benim için pudinkten ötesin be anla artık" Başak abla arkadan tatlı tatlı söyleyince ikisininde gülüşmelerini duymamla benim de gülmem bir oldu.

"Ecemle konuşmam bitsin sen o zaman gör. Ecem canım bu saçmalıklara marus kaldığın için kusura bakma. Ben sana şey dicektim. Gelemeyeceğini yazmışsın. Neden?"

Dudaklarımı büzüp "ya bu gün çekim vardıda ondan. Şimdide nikah için bir şeyler bakıyoruz."

"neden bana söylemedin? Ben sana en güzel elbiseyi yapardım. Boşuna mı modacı olduk?"

Bunları söylemesiyle itiraz etmem bir oldu. "ay yok seninkiler olmaz" dedim. "Tamam tamam istemezsen isteme. Neyse yarın görüşürüz." telefonu kapatıp çantama koyduğumda çoktan bir mağazaya girdiğimizi ve bizimkilerin elbiselerin üzerine atıldıklarını gördüm. Erkekler koltuklara çöküp telefonla zaman geçirdiklerini görünce yanlarına gidip bence çöktüm." Efe şu çantamı tut da ben bizimkilere bakayım" dedim. Yanlarına oturduğum an burda kalıp bunlarla zaman öldürmektense diğerleriyle öldürme fikri daha çazip gelince yanlarından kalkıp kızların yanına gittim.

Çoktan kollarına birkaç parça şey atmışlardı. Pelin yanıma gelip bana bir elbise uzatıp "al bunu sana seçtim. Sana çok yakışır." elbiseyi kucağıma atıp kabine doğru yol aldı. "Pelin" diye arkasından seslensemde beni pek umursamayıp kabine girdi. Elimdeki elbiseye baktığımda ise fazla abartılı olduğunu gördüm. Elbise diz kapağından bir karış yukarıdaydı ve gece mavisiydi. Elbiseyi yakınımdaki bir askıya asıp Derin'in yanına gittim elinde gri mavi karışımı bir tonda abiye duruyordu. "Ay bu sana çok yakışır. Deniyecek misin?" başını olumlu anlamda sallayıp kabine doğru gitti. Derin kabine girdiği an arka taraftaki kabinden Biricik çıktı.
Üzerinde morun en güzel tonunda önünde baya bir gösterişli bir elbise vardı. Hayranlıkla ona bakıp "bunu kesin almalısın" dedim. Bizimkilerin oturduğu tarafta boydan bir aynanın karşısına geçti. Aynada kendine bakınca şok olmuş gibi bana döndü. "alıyorum." başımla onaylayıp              "alıyorsun" dedim. Aynanın karşısına geçip beraber baktık.

" O ne ya? " aynaya bakmayı kesip Burak'a baktım. "Sanane" sakince söyleyip aynaya tekrar döndüm. Ben umursamasam da Biricik'in umursadığı belli olmuştu. "ciddi misin? Yakışmamış mı?" Burak'a sorduğu soru bana ne kadar anlamsız gelsede Burak'ın cevabını merak ettim.

"Saçlarınla çok zıt renkler. Olmamış" deyip baş parmağını aşağı çevirip "tarz değilsin" dedi. Güleyim bari, Burak ve moda... Ne kadar saçma bir cümle oldu farkettiniz mi? Mete'ye kaçamak bir bakış atıp Burak'ı susturmasını bekledim. Sonuçta bir anlaşma yapmıştık.

"Burak sana ne oluyor? Bırak kız ne isterse giysin. " Biricik'e dönüp "yoo gayette yakışmış" dedi. Bir an ağzım açık kalsada bunu anlaşma için yaptığı yüz kilometre öteden yine anlaşılırdı.

Ardından Emre de Mete'nin dediğine katılınca daha bir şaşırmıştım. Biricik bu yorumlar üzerine birazda olsa kalp kırıklığı onarılmıştı. Mutlulukla kabine giderken Burak ile göz teması kurdum. "Bir daha arkadaşımı üzersen keserim seni" Mert de bana katılır gibi başını salladı. Tehdidimin üzerine arkadan Derin kabinden çıkıp aynanın katşısına geçmişti. Bir şok dalgası da Derinden dolayı yaşayınca "bu ne ya? Çok güzel" dedim. Üzerinde çok güzel gri, arkası uzun ve üst kısmı parlak taşlarla süslenmişti.

"Tam üzerine oturmuş kanka." kendi etrafında dönüp aynaya poz verdi. "Sen niye bir şeyler denemiyorsun?" sarunun bana yönlendiğini anlayınca "hiç havamda değilim" dedim. Baya güzel bahane olmuştu ama (!) Elini beline koyup "Pelinle sana elbise bakıştık, nerde o?" Valla bende bilmiyorum.

Yüzüne aval aval bakınca "gel benimle" kolumu çekiştirip abiyelerin olduğu tarafa götürdü. Askıdan uzun mavi bir elbise çıkartı ve bana uzattı. Başımı sallayıp "uzun istemiyorum" dedim. Elindekini geri bırakıp başka bir tane daha uzattı. "Bunuda dekoltesi çok" onuda bırakıp az önce Pelin'in elime tutuşturduğu elbiseyi yine uzattı. "Bunu kesin deniyorsun" dedi. Elbiseyi oflayarak elinde kapıp kapbinlerin olduğu tarafa gittim. Boş bir kabin bulduğumda içeri dalıp bir an önce deneyip bu eziyetten kurtulmak istiyordum. Hızla mavi elbiseyi giyip kabinden çıktım. Umutsuz bir şekilde bizimkilerin yanlarına gittiğimde Pelin'in de kabinden çıkmış olduğunu ve diğerkerininde onlarla ilgilendiğini gördüm. Adım atmamla bana dönmeleri bir oldu. Olduğum yerde durup "nasıl?" dedim. Derin yanıma gelip "olmak ne kelime mükemmel" Efe oturduğu yerden kalkıp "bak kankam olmasan..." arkasını dönüp başını bana çevirdi  "böyle bakardım"

Yüzümde bir gülümseme oluşunca Efe'nin bile beğendiğini anladım. O kadar da kötü değildi elbisede. "Gözlerini çok güzel ortaya çıkarmış." Derya üzerindeki beyaz dantelli elbisesiyle ilgilenirken banada yorum yapmakada hiç de gecikmemişti.

Pelin ise ayağındaki ayakkabıları bağlayıp bana baktı. "Ay onu ben alayım. Keşke sana hiç göstermeseydim." içten içe yakınsa da üzerindeki gri elbise oldukça çok yakışmıştı kendisine. Onun elbisesinde de diğerlerinde olduğu gibi önünde taşlar vardı. Ama onun sırtında derin bir dekolte de vardı.

Hepimiz elbiselerimizi paketlere koydurtup arabanın yolunu tutmuştuk. Saat baya geç olunca ve yatakanenin kapanmasından korkmaya başlayınca  -Mete arabayı nasıl kullandıysa artık- on dakikada okulda olmuştuk.

Yazmaya tekrar başladım. Bunun için çok mutluyum. Kitabın gidişatı için düşüncelerinizi yorumlarda bekliyorum. Ayrıca bölümlere vote bırakırsanızda sevinirim. 👋 Hoşcakalın 😔

Continue Reading

You'll Also Like

198K 12K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
1.1M 40.9K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
14.2K 791 9
Bu benim yazdığı ilk fantastik hikayem umarım beğenirsiniz. ????????????? Dolunay gece uykuya daldıktan sonra bir rüya görür rüyasında 4 tane kadın d...
217 92 8
Okullarının başına yıkılması ile kendileri bambaşka yerlerde bulan bir grup gencin hikayesi... !Kesinlikle Hayal ürünüdür! ...