PENCEREMDEKİ ÇOCUK

De eliffdoruk

374K 17.4K 1.1K

Onu 5 yaşımdan beri tanıyordum. Birbirimizi gördüğümüz ilk andan beri kavga ediyorduk. Sanki her kavgamız da... Mai multe

PENCEREMDEKİ ÇOCUK
1--Bay Öküz--
2--Sıra Arkadaşım--
3--Akşam Yemeği--
4--Büyük Sorun--
5--Anlaşma--
6--Kızlar Gecesi--
7--Ben--
8--Alışveriş--
9--Balo--
10--Yalan--
11--Süpriz--
12--İstanbul--
13--Sır--
14--Cesur ama Korkak--
15--Piyenşeş Doya--
16--Plan--
17--Mahcup--
18--Leke--
19--İhanet--
20--Kahvaltı--
21--Kahvaltı 2--
22--Yardım--
23--Mesaj--
25--Kaybetmeyeceğim--
26--Son Dilek--
27--Yalancı Kalın Kafa--
28--Rüya--
29--Psikolog--
30--Korku--
31--Korku 2--
32--İnatlaşma--
33--İtiraf--
34--Kabus--
35--Çözüm--
36--Okul--
37--Garip--
38--Sonsuza Kadar--
39--Minik Gülümseme--
Teşekkürler
*
**
***
****
*****
******
*Özlemek*

24--Gerçekler--

6.2K 328 23
De eliffdoruk

Boğazım hızlı koştuğum için yanıyordu ama içinde olduğum durum yüzünden boğazımı düşünecek durumda değildim. Hala eğilmiş soluk alırken ne yapacağımı bilmez bir halde doğruldum.

"Doğa ver şu telefonu" nefes alışlarım düzelmişti ama hala boğazım yanıyordu.

"Veremem" kaşlarını çatıp bana baktı.

"Neden?" Çünkü her şeyi öğrenirsin. Berk'e boş gözlerle bakarken aklıma gelen fikirle gülümsemeden edemedim.

"Çünkü ozaman benim ile gelmezsin" tek kaşını kaldırınca kahkaha atasım geldi. Kafamda çoktan plan hazırlamıştım. Gereken tek şey Berk'in inanmasıydı.

"Nereye?" Berk cevap beklerken Öykü ile Yağmur da gelmişti. Bütün sınıfın da dikkatini çekmiştik.

"Okuldan kaçıcaz" hala şaşkınla bana bakıyordu.

"Ne zaman" gözlerimi devirdim.

"5N 1K mı oynuyoruz Berk? Çok soru sorma eşyalarını hazırla" derken kendi eşyalarımı hazırlamaya başlamıştım bile. Aslında okuldan kaçmış olmayacaktık. Bugün cumartesiydi. Okulda etütteydik. Bir günden bir şey olmazdı.

"Hazırlanmayı bırak ve telefonu mu ver Doğa" son kitabımı çantama koyarken ona döndüm.

"Gelmek zorundasın Berk" inmeyen tek kaşını tekrar kaldırdı.

"Niye?" Tekrar gözleri mi devirdim. Resmen 5N 1K oynuyorduk.

"Hatırlarsan 2 hafta geçerli bir dilek hakkım vardı. Onu hatırladım ve bir an önce gerçekleştirmek istiyorum" bu sefer o gözlerini devirdi.

"Bütün koşturma bunun için miydi?" Başımı sallayıp çantamı omzuma astım. "Tamam kaçarız. Telefonumu ver bir şeye bakıyodum" bana uzanınca geri çekildim.

"Olmaz. Bugün benim istediklerimi yapıcaksın ve telefon yasak. Hadi hazırlan kapının önünde bekliyorum" cevap vermesine izin vermeden kapının önüne çıktım.

Kapının önüne çıktığım gibi telefonu çıkardım. Ekranını açtığımda model ekran kilidi çıkınca hala aynı şekil olması için dua ederek şekli girdim. Ekran açılınca hemen mesajlara girdim. Tahmin ettiğim gibi ses kaydını indirirken elinden almıştım. Altında da üç mesaj vardı.

'Dinlemelisin ve kimin yalancı olduğunu görmelisin Berk'

'Doğa'nın gerçek hislerini duy tanı onu'

'Mesaj yazmamanızın sebebi şuan kavga ediyor olmanızdır umarım'

İrem'e küfrederek konuşmayı sildim. Numarayıda engelledikten sonra telefonu kapadım. Telefonu cebime koyarken Berk yanıma geldi.

"Ne uyuşuksun be bi gelemedin" önden yürürken oh çekmeyide unutmadım tabi.

"Sus istersen Doğa" durup arkamı döndüm.

"Ben değil sen sus. Unutma bugün benim isteklerim olucak" kahkaha attı.

"Bırak hayal kurmayı Doğacım. Sadece bir dilek hakkın var" bende kahkaha attım.

"Heh işte bende o dilek hakkımı bir gün içinde bütün dileklerimi yerine getirmen için kullanıyorum" sabır dilenircesine başını yukarı kaldırdı. Kıkırdayıp yürümeye devam ettim.

"Resmen saçmalık ya! Neden 2 hafta süre verdim ki keşke o gün söylettirseydim" ah be Berk ben onu unutmuştum. Sadece bir dakikada aklıma geldi o. Zaten Türkün aklına ya kaçarken ya da sıçarken gelirmiş.

"Çok konuşma yürü"

"Emredersiniz hanımefendi" kahkaha attım.

"Ee bugün böyle" arkamdan söylenirken gülümsemeden duramıyordum. Son anda yırtmıştım. Ama İrem bunun ile durmazdı. Hayır anlamıyorum Berk ona olan hislerimi öğrenince , gidip onun boynuna atlıyacağını falan mı zannediyordu? Olacak tek bir şey vardı. O da Berk ona yalan attığımı öğrenince bana çok kızacaktı. Gerisini tahmin edemiyordum.

Güvenliğin oraya gelince durup Berk'e işaret verdim. Anlayınca oflaya puflaya güvenliğin oraya gitti. Bir beş dakka sonra anca geldi.

"Gelmeseydin ya orda yatsaydın" ellerini iki yana açtı.

"Dedim burda kalabilirmiyim diye ama izin vermedi. Güvenliğin işi öğrencileri içerde tutmak değil mi? Niye saldı ki o beni şimdi?" Kahkaha atıp yanına gittim.

"Çok konuşma düş önüme" elini omzuma atarken can alıcı soruyu sordu.

"Ee planın nedir küçük hanım" aynen planım ne benim!

"Ee şey aslında fazla düşünme vaktim olmadı. Ama hava fazla soğuk değil o yüzden piknik yapmaya ne dersin?"

"Piknik yapmak demek eve gidip eşya almak demek Doğacım ve eve gitmek demek de ailelerimize hesap vermek demek" ciddi misin bakışlarımı atarken Berk'e döndüm.

"Zaten okuldan kaçtık ailelerimize haber vermiyecekler mi sanıyorsun? Hem gidip biz söylersek cezamız azalır" başıyla onayladı.

"Haklısın" omuzlarımı gururla kaldırdım.

"Her zaman olduğu gibi" gözlerini devirince gülümseyip yürümeye devam ettim.

Yol boyunca ne yapıcağımızı konuştuk. Her şeyi planladık ama evin oraya gelene kadar hava kararmıştı. Gökyüzünde ki kara bulutlar yağmurun habercisiydi. Berk havaya bakıp gülümsedi.

"Piknik işi yattı. Hadi bizde eve gidip yatalım" evine doğru yürümeye başlayınca kolundan tutup geri çektim.

"Dur durduğun yerde" bana aldırış etmeden yürümeye devam edecekken önüne geçip yolunu kestim. "Unutma benim istediklerimi yapıcaktın" bıkkın bir şekilde ofladı.

"Yağmur yağacak nasıl piknik yapmayı düşünüyorsun?" Omuz silktim.

"Bizde bowling oynarız" o da omuz silkti.

"Tamam çantanı bırak izin al 10 dakka sonra kapının önünde ol" tek kaşını kaldırıp dik dik ona baktım.

"Beni duymadın heralde bugün sen değil ben emir veriyorum unuttun mu? Şimdi 10 dakka sonra araba evin önünde olsun" göz kırpıp arkamdan homurdanmasına aldırış etmeden eve girdim. Annem beni görünce şaşırdı.

"Doğa?" Güldüm.

"Anne?"

"Bu saatte evde ne işin var?" İrem yüzünden okuldan kaçtık anne ama bunu sana nasıl açıklıyacağım.

"Şimdi acelem var ama kısaca bowling oynamaya gidiyoruz. Gelince anlatsam?" Annem o kadar sıkı insan değildi. Son zamanlarda daha sıkı çalıştığımında farkındaydı. Olumluca başını sallıyınca gidip yanağından öptüm.

"Dikkatli olun. Sizi yine hastaneden toplamak istemiyorum. Kavga edip bir birinize topları atma girişiminde bulunmayın" annemin dediklerinden sonra utanıp başımı yere eğdim.

Daha önce Berk ile bowling oynamaya gittiğimizde beni sinir etmişti. Bende kendimi kaybedip elimdeki 8 kglik topu ona atmıştım ama tabikide ona ulaşmamıştı. Yarı yolda biraz gerimizde duran bir adamın ayağına düşmüştü.

"Söz sinir krizi geçirmek yok ama eğer olursa bu Berk'in suçu haberin olsun" gülümseyip mutfağa gitti. Bende çantamı fortmantoya koyup dışarı çıktım. Bowling fikri birden gözüme kötü geldi ama başka bir etkinlik düşünecek vaktim yoktu.

Biraz sonra Berk arabayla evin önüne geldi. Arabayı garajdan çıkarmak bu kadar uzun sürmemesi gerekiyordu. Yolcu tarafına geçip Berk'e döndüm.

"Altı üstü arabayı alacaktın" gözlerini devirdi.

"Eve çıkıp anahtarları aldım. Yukarı çıkarken sorun yoktu ama evden çıkarken annem sorguya çekti." Kaşlarımı çattım.

"Doğa ile bo_"

"Doğa ile bowlinge gidicem dedim 'tamam ozaman' diyip direk izin verdi. Annem üzerindeki etkin beni sinir ediyor" kıkırdayıp önüme döndüm.

"Bende senin babam üzerindeki etkine sinir oluyorum" gururla gülümsemesine gözlerimi devirdim.

~~~

Sadece 2 saat önce nefes nefese Berkten telefonunu saklamaya çalışıyordum. Şimdi ise Berk ile salonda rakip arayan bir çiftin teklifini kabul etmiş bowling oynuyorduk. İlk başlarda köyü oynuyordum ama şuan elim iyice alışmıştı. Kötü oynamıyordum. Karşı tarafında bayan oyuncusu benim seviyemdeydi. Şuan yendiğimiz için Berk te dalga geçemiyordu. Telefonlar cebimdeydi. Sorunsuz bir şekilde devam ediyorduk ama böyle anca yarına kadar oyalananilirdim elinde sonunda okula gidicektik.

İremdeki ses kaydını almadan bu iş bitmeyecekti. Bu iş hiç bitmeyekti. İrem hep peşimde beni aşağıya çekmeye çalışan girdap gibi bekleyecekti. Küçücük bir yanım bile değiştiğine inanmazken nasıl olurda ona bu fırsatı vermiştim. Belkide yalan söylemeyi denemeliydim. O inanmasada en azından ses kaydında belli olmazdı.

İrem beni nasıl tanıyorsa bende kendimi tanıyordum. Yalan söyleyemezdim. Yalan söyleyince direk yanaklarım kızarırdı. Tabi bunu sadece arkadaşlarıma ve aileme karşı böyleydim. Gidip bir hocayı kolaylıkla kandırabilirdim. Ama iş uzun süre tanıdığım ve samimi olduğum kişilere gelince değişiyordu. Hemen kendimi ele veriyordum.

"Doğa?" Berk'in seslenmesiyle refleks olarak "hı?" dedim.

"Sıra sende" oyunun başından beri kullandığım topu bana verdi. Ayağa kalktım. Ne yalan söyliyim sıkılmıştım. Oyun eğlenceliydi ama ses kaydı aklıma geldikçe düşüncelere dalıp kendi kendimi sıkıyordum.

"Doğa bir şey mi oldu?" Hala aynı yerde olduğumu farkedince kendimi toplayıp yürüdüm. Düşmemeye çalışarak hızlıca topu ileri attım. Topların hepsi devrilince zıplamam lazımdı ama içimden zıplamak gelmiyordu. Arkamı dönüp Berk'e gülümsemekle yetindim. Kaşlarını çatıp bana bakınca yanına gittim. "Bir şey mi oldu?"

"Hayır sadece.. Ne biliyim sıkıldım biraz" güldü.

"Bugün güzel oynuyorsun diye dalga geçip seni sinir edemedim ya oyüzdendir" gözlerimi devirdim.

Bir kaç atıştan sonra oyun bitmişti. Biz kazanmıştık. Rakiplerimizle vedalaşıp salondan çıktık. Berk açıktığı için yemek bölümüne gittik. Bende acıkmıştım. İkimizde menülerimizi alıp bir masaya oturduk.

"Telefonumu versen artık" hamburgerimi ısırırken Berke baktım. Isırdıktan sonrada başımı kaldırıp olumsuz anlamada salladım. "Doğa sinirleniyorum ama" omuz silktim. "Peki sen bilirsin" tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda hamburgeri ile haşır neşirdi. Tekrar omuz silkip hamburgerime geri döndüm. İkimizde yemeğimizi yedikten sonra bizim ordan milkshake içmeye karar verdik.

Hasan amcanın cafesinin önüne gelince Berk arabayı durdurdu.

"Ben alırım sen parkta bekle beni" başımla onaylayıp arabadan indim. Berk cafeye girerken bende parka doğru yürüdüm. Her zamanki banka oturup Berk'i bekledim. Fazla bekletmeden geldi.

"Al bakalım çilekli aşkın" kıkırdadım. Milkshake içerken kendimden geçiyordum ve Berk benim ile dalga geçiyordu. Geçen seferki benzetmem aklıma gelince yüzümü buruşturdum ama yinede hiç tereddüt etmeden içtim. Cebimde el hissedince başımı aşağı indirdim. Geç kalmıştım telefon çoktan Berk'in elindeydi. Ama benim telefonum. Oda benim olduğunu farkedince yüzünü düşürdü.

"Yanlış seçim" diyip telefonu almak için uzandım ama benden uzaklaştırdı.

"Ha senin habenim bakıcağım şey ikimizede gönderilmişti" Berk'in cümlesiyle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.

"Berk telefonumu verirmisin" kaşlarını çatıp olumsuzca başını salladı. Almaya çalıştım ama ayağı kalkarak benden uzaklaştı. Telefonu almamım imkanı yoktu. Şifreyi unutmuş olmasını dilemekten başka çarem yoktu. Tabi bu hayallerimde ilk önce Berk'in bana düşünceli bir şekilde bakması ve sonrada duyduğum ses ile beraber yerle bir oldu.

"Berk'e aşıksın Doğa kabul et"

"Berk'e aşık değilim İrem"

"Emin misin? Çünkü Berk'e olan bakışların öyle söylemiyor. Onu dinlerken, onunla konuşurken gözlerin ışıldıyor. Ben Berk'i kaybettim Doğa, sakın sen kaybetme. Sadece Berk'i değil hepinizi kaybettim. Özelliklede seni"

"İrem bizi kaybetmen de senin suçun bunun farkındasın değil mi?"

"Evet biliyorum ve o yüzden senden yardım istiyorum." Biraz sessizlikten sonra tekrar iremin sesi duyuldu. "Onları geri kazanmak istiyorum. Sizden sonra hiç arkadaşım olmadı"

"Ben sana yardımcı olamam İrem. Gidipte İrem bize böyle böyle yaptı ama olsun olur böyle şeyler affedelim diyemem. Ama şimdi kalacak bir yerin yoksa bizde kalabilirsin."

"Teşekkür ederim" uzun bir süre ses gelmedi. Gerisinin olmadığını düşündüm ama berkin yaptığı bir kaç hareketten sonra devam etti.

"Berk'e karşı bir şeyler hissediyorsun değil mi Doğa?" İşte herşeyin bittiği soru sorulmuştu. Kendimi gelecek tepkilere çoktan hazırlamıştım. Ses kaydından gelen diğer cümlede son noktayı koymuş gerçekleri gün yüzüne çıkarmıştı.

"Biliyordum. En yakın arkadaşımı tanıdığımı biliyordum."

------------------------------------------------------------------------------

Kabul ediyorum kötü bir yerde bitirdim. Umarım beğenmişssinizdir. Bütün okurlarıma çok teşekkür ediyorum. 15700 okuma süpersiniz.

Çoğu kişi artık Berk ve Doğa birlikte olsun diyor ama zaten kitap onların birlikte olma hikayesini anlatıyor. Yani onların birlikte olmaları demek hikayenin bitmiş olması demek. Kitabın en büyük olayı bu bölümde oldu diyebilirim. Bakalım Berk'in tepkisi nasıl olucak.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum. :)

Continuă lectura

O să-ți placă și

644K 18.9K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
3.5M 77K 25
• Daddy issues • || Mardin'den Kaçış Serisi: I || * Kurgu ve isimler değiştirildi. "Bazen evler, dört duvar olmaz." Kadın küçücüktü fakat adamın k...
6.4M 279K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...
54.1K 2.1K 18
Mirzah Arslan 3 yıldır aşık olduğu kızı yanına almak isterse ne olur? Mirzah Arslan ❤️ Gizay Çetin Not: -Arkadaşlar bu kitap benim kendi yazdığım k...